Yıldırım binicileriyle randevu
Popüler

Yıldırım binicileriyle randevu

Rock tarihine damgasını vuran, heavy metal denince ilk akla gelen grup Metallica, 13 Temmuz’da bir kez daha İstanbul’u sallayacak. Efsaneyi bir de gitarist Kirk Hammett’tan dinleyin.

Aradan tam 33 yıl geçti... Müziğin zincirleri kırıp sokaklara taşındığı, elden ele dolaşan kasetlerin kalemle başa sarıldığı, gitarların hızlı ve sert çalındığı zamanlardı. Dünyada geri dönülemez değişimin en güçlü hissedildiği 80’li yılların başında, bir grup asi genç adam kendi müzikal devrimlerini başlatmak için Los Angeles’ta buluştular. Onlar sadece sevdikleri müziği en iyi biçimde yapmak için yola çıktılar ve tartışmasız bir efsane oldular. Kült albümler ve muhteşem konserlerle rock tarihine adını altın harflerle yazdıran Metallica, dördüncü canlı performansı için 13 Temmuz’da İstanbul’da olacak. Grubun gitaristi Kirk Hammett’la büyük konser öncesi telefonda konuştuk.

Bir kez daha İstanbul’da çalacak olmak nasıl hissettiriyor?

Yeniden İstanbul’a dönmek hepimiz için çok heyecan verici. En son konserimizde çok iyi zaman geçirdik, harika bir şovdu. Daha fazla kalmak istiyorduk ama diğer yandan, dünya turnemizin son konseri olduğundan ailelerimize kavuşmak için de sabırsızlanıyorduk. Bu yüzden hemen geri döndük ama bu sefer İstanbul’da biraz takılmak için vaktimiz olacak. Türk kültürüyle ve tabii ki yemekleriyle yeniden buluşacağımız için çok heyecanlıyız. İstanbul’u çok seviyorum, burası çok güzel bir şehir, kendi Golden Gate köprünüz bile var.

Geçmişten bugüne, buradaki konserleriniz sizce nasıldı?

Türkiye’deki ilk konserimizi 1993 yılında İnönü Stadı’nda verdik. Çok ilginçti, çünkü herhalde orada sahneye çıkan ilk heavy metal grubu biz olduk. Hem bizim hem de izleyiciler için çok büyük bir heyecandı. Son İstanbul konserimizdeyse çok geniş bir kalabalık vardı, sadece Türkiye’den değil İran, Irak, Lübnan ve daha birçok ülkeden hayranlarımız izlemeye gelmişti. Hepsi bayraklarını konser alanına getirmişti ve farklı yerlerden gelen tüm heavy metal hayranlarını bir arada görmek harikaydı. Çok duygusaldı aslında, Amerika’da Ortadoğu hakkında duyduklarımız insanların birbiriyle geçinemediği bir yer olduğu. Oysa bu sadece politika; gerçek insanlar, gerçek müzik ve gerçek ilişkiler böyle değil. Bunu bizzat gördük ve bu insanları bir araya getirerek iyi bir şey başardığımıza sevindik. İstanbul’un, konserlerimiz sayesinde bölgenin heavy metal zevkini paylaşan insanları için bir buluşma noktası olduğunu düşünüyoruz.

Metallica by Request ile hayranlarınıza konserde çalacağınız şarkıları seçme şansı verdiniz. Bu büyük bir meydan okuma. Sonuçlar nasıl?

Şimdilik Master of Puppets ve One başa baş yarışıyor, onları Fade to Black ve Enter Sandman izliyor. Aslında sürprizler bekliyorduk ama asıl sürpriz, bizi sevenlerin aynı eski şarkıları dinlemekten hiç sıkılmadığını görmek oldu. Tüm dünyadaki hayranlarımızdan favori şarkılarını oylamalarını istedik. Enter Sandman, Sad But True, Nothing Else Matters en üst sıralarda yer aldılar. Oysa bunlar zaten sahnede çalacağımız şarkılardı. Tabii ilginç sonuçlar da var; Whiskey in the Jar, Güney Amerika’da rekor sayıda oy aldı. Bu şarkının İrlanda kökenli olduğundan dolayı orada çok sevildiğini biliyorduk ama Güney Amerika’da ne kadar popüler olduğu hakkında fikrimiz yoktu. Aynı şekilde Orion, Türkiye’de konser listesinde yer aldığında çok şaşırdık, bir o kadar da heyecanlandık. Ben insanların The Frayed Ends of Sanity, The Call of Ktulu ya da Dyers Eve gibi şarkıları oylayacağını düşünüyordum. Oysa Fade to Black, Wherever I May Roam ya da Whiplash gibi şarkılarla konser listesi sonunda çok şaşırtıcı bir hal aldı.

Metallica birçok nesli etkiledi ve pek çok kişiye ilham verdi. İnsanları müziğinizle değiştirmek nasıl bir duygu?

Şunu söylemeliyim ki amacımız asla müziğimizle insanları değiştirmek olmadı. Bizim hedefimiz her zaman harika müzik yapmaktı. Ama bunun bir yan etkisi olarak insanlara ilham verdik, onları ve bakış açılarını değiştirdik. Umuyorum ki onları olumlu anlamda etkiledik, hayatlarını daha iyi bir hale getirerek değiştirdik. Eğer biraz da olsa başardıysak bence bu dünyadaki en harika duygu.

Röportajın tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Haziran sayısında ve GQ Türkiye iPhone/iPad edisyonunda....

İZLE
Az Nota ve Sözle Çok Duygu Vermek: Evrencan Gündüz
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası