106 bebeğe nasıl sahip olursunuz ve olmaya devam edersiniz?
Dergi Konuları

106 bebeğe nasıl sahip olursunuz ve olmaya devam edersiniz?

Bugün Ed Houben’in 100’ün üzerinde çocuğu var ve bu “bebek yapıcı” eskisinden daha popüler. Aklınızda onlarca soru oluştuğunun farkındayız, hepsinin cevabı bu yazıda.

Ed Houben, Avrupa’nın en babayiğit adamı. “Normal” yollardan (steril oda, kap, para) sperm bağışıyla geçen yılların ardından, Houben ve bedavaya hamile kalmak isteyen birtakım kadınlar, aracıyı kaldırıp işi doğal yoldan (seks yaparak) halletmeye başladı.

Kısa bir süre önce, Almanya’dan kadın bir profesör, Hollanda’nın Maastricht kentine, Maas Nehri’nin öbür tarafında, şehir merkezinin biraz ötesinde bir mahalleye geliyor. Şehirde birkaç profesör tanıdığı olduğundan, tanınmamak için otomobilini varacağı yerin biraz gerisine park ediyor. Alacakaranlıkta oğluyla birlikte yürüyen bir adamı gördüğü sırada, Ed Houben’in evine doğru adımlarını sıklaştırıyor. Baba-oğul meydanı hızlıca geçiyorlar ama Ed’in apartmanını görünce adam parmağıyla, karanlığın ortasında bir yeri işaret ediyor. Çocuk, penceresinde yıldızlı akşam feneri yanan üçüncü kata bakıyor. Kadın, adamın “Bebek yapıcı işte burada yaşıyor” dediğini duyuyor.

Yaptığı şeyi herkes onaylamadığı ve genellikle sarsıcı Hollandalı dürüstlüğüyle bu hobisinin nedenlerini ve nasıllarını açıklamak için uzun zamanlar harcadığı için, kadın profesör bunu ona anlattığında, Ed’in hoşuna gidiyor. Her şeye rağmen bu baba-oğul, Ed için küçük bir zafer: Bir sokak aşağıda “bebek yapıcı”nın yaşadığı ve kimsenin karışmadığı, yanaklarının kızarmadığı, bir kişinin bile ağzından kınayan tek kelime çıkmadığı bir dünya.

13 yıl önce... Ed Houben ilk defa Amsterdam’da başka bir adamın karısıyla yatıyor. O zamanlar 32 yaşında ve kendini çirkin hissediyor. Hiçbir kadının onunla seks yapmayı aklından bile geçirmeyeceğine kendini inandırmış. Bakir değil ama kırk yılda bir seks yapıyor. Özlemediğini iddia etse de son cinsel ilişkisinin üzerindense tam 10 yıl geçmiş.

Akışına bırak

İşte bu esnada büyük bir karar veriyor. Ailesi olmayacağına ikna olunca Ed Houben, sperm donörü olmaya karar veriyor. Ayda iki kere kliniğe gidiyor, üretim odasında “üretimini” yapıyor, para için bir kabı dolduruyor. İlk kez gittiğinde adını bile sormuyorlar. Olay anonim, duygu yok.

“Oysa bu kutsal olayın kutlamalarla karşılanmasını bekliyordum” diyor Ed: “Pardon dediğimi hatırlıyorum, başka bir odadan biri ‘Evet?’ diyor. Bu kabı ne yapayım diye sorunca da ‘Ah, evet. Masanın üzerine bırakın’ diyorlar.”

Sperm bağışladıkça, bu işlemden daha fazla yakınlık bekliyor. Çeşitli web sitelerinde evlere servise gitmek istediğine dair ilanlar vermeye başlıyor. Aşağı kattaki banyoda işi hallet, yukarıdaki yatak odasına çıkar, gerisini müşterilere bırak. Amsterdam’daki bu olayda da, durumun farklı olmayacağını tahmin etmiş ama...

Kadın, Ed’le bisikletiyle trene bindiği sırada tanışıyor. Beraber evine gidiyorlar, onu kocasıyla tanıştırıyor. Kadın akşam yemek yapıyor. Ed, kadın ve kocası akşam 23.00’e kadar konuşuyorlar. Kadın biraz alkol alıp gergin bir halde yukarı çıkıyor. Ed, Maastricht’te bütün gün çalışmış, iki buçuk saat trenle kuzeye yol almış. Eve geri dönmek için son treni de kaçırmış. Ed, “Bak, kısa kesmem gerekiyor” diyene kadar, adam onunla gece yarısına dek konuşuyor. “Yarın ilk trenle döneceğim...” Vesaire, vesaire.

Çiftin bebek sahibi olmayı ne kadar çok istediğini biliyor, onlara ne kadar çok yardım etmek istediğini de. Kulağa ne kadar garip gelse de sperm bağışı, onun hayatına anlam katan şey. Çifte gelince, onlarınki de Hollanda’da “trafik ışığı” diye adlandırdıkları bir ilişki: Bir bakmışsın kırmızı, bir bakmışsın yeşil. Işık şimdilik yeşil ama adam kısırlaştırılmış.

“Sana bir soru sormam lazım. Belki fark etmişsindir, eşin sürekli gergin” diyor Ed, adama. “Evet, fark ettim” diyor adam, sonra açıklıyor: “Eşim bir sanatçı ve doğaya çok bağlı. Kısacası, ucuz bir şırıngadan yapılacak çocuğun mutlu olabileceğini hayal edemiyor. Çok utangaç olduğu için sana bu çocuğu doğal yollardan yapmayı düşünür müsün diye sormamı istedi.” Ed allak bullak oluyor: “Ne diyeceğimi bilememiştim. Pek çok erkeği tahrik edebilecek bir durumun ortasında bulmuştum kendimi. Adamın biri karısıyla sonunu düşünmeden seks yapmanızı istiyor. Şoktaydım. Bu duruma ‘romantik’ tepkim de şu soruyu sormak oldu: Cinsel yolla bulaşan hastalık testleri yaptırdınız mı?”

İnce bir çizginin üzerinde kalakalmış tabii: Yapay döllenme için bir kadına donör olacak ya da onu doğal yollardan hamile bırakacak. 15 dakika düşünmüş, ki bu da bir kadını ve kocasını arafta bırakmak için uzun bir süre. “Bunu yapmamak için herhangi bir etik neden var mı diye düşündüm. Kime zarar verirdim ki? Sonuçta, bu dünyadaki 7 milyar insan da böyle yaratılmış.” Sonunda Ed olayı “akışına bırakmaya” karar veriyor...

 

Ed'in hikayesinin tamamını okumanız için GQ Türkiye Kasım sayısı bayinizde ve GQ Türkiye dijital edisyonu ile cebinizde!

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası