İngiliz yıldızlar daha önce hiç bu kadar parlamamışlardı. David Beckham eşliğinde İngiltere’de yetişmiş yetenekleri yeniden keşfetmeye var mısınız?
İngiliz yıldızlar daha önce hiç bu kadar parlamamışlardı. David Beckham eşliğinde İngiltere’de yetişmiş yetenekleri yeniden keşfetmeye var mısınız?
1 / 11
Bu tek kişilik pazarlama maestrosunun İngiliz filmciliğinin bir elçisi olarak olaya dahil olması, Amerikalılar için yalnızca daha fazla gizem anlamına geliyor. Beckham’ın dönüşünün gücü asla küçümsenmemeli. Çünkü onun isminin önüne getireceği herhangi bir şey, şüphesiz sektörü ateşleyecektir. İster Olimpiyat olsun, ister tek buzlu bir bardak viski, ister modaya uygun iç çamaşırları; dahil olduğu her neyse, tek başına Beckham, Prens William’dan sonra ülkenin tılsımlı ikinci elçisi olabilir.
ALTIN ÇOCUK EDDIE REDMAYNE
2 / 11
“Eğer” kelimesi, Eddie Redmayne’in potansiyeline güvenen bizler için asla söz konusu olmadı bile. Böyle bir yıl (hakiki bir ödül hasadı) er ya da geç gelecekti. Redmayne’in Profesör Stephen Hawking’i canlandırdığı Her Şeyin Teorisi, film (ve de Redmayne) için tam da olması gereken gibiydi; dönüştürücü, inandırıcı ve gereken miktarda saygı uyandıran. Görünen o ki, altın yaldızlı metal heykelcik yığını, aktörün şöminesinin başını layıkıyla dolduracak. Yalnızca bu filmdeki olağanüstü performansı için de değil, çok daha fazlası için. Bu ödül, Redmayne için sadece yolun başlangıcıydı.
PELERİNİ GİY VE UÇ! HENRY CAVILL
3 / 11
Cavill imkansızı başarmış gibi duruyor; hem de iki kere. Önce Christopher Reeve’den sonra Superman rolünü üstlendi ve bunu yaparken bir Amerikan zorlamasından ziyade Christian Bale’in Batman performansı gibi bir iş çıkardı. İkincisi, Clark Kent olmaya devam etmekle kalmadı, The Man from U.N.C.L.E.’daki rolüyle Smallville dışında da iyi seçimler yaptığını göstermiş oldu. Dahası Batman ve Superman: Adaletin Şafağı’nda Ben Affleck’le savaştı. Daha da ilgi çekici olan bir diğer rolü de Duncan Falconer’ın otobiyografik hikayesinin beyazperde uyarlaması Stratton: First Into Action.
YARIŞMACI JACK O’CONNELL
4 / 11
Jack O’Connell ileride, 2014’ün sonlarına ve 2015’in başlarına dönüp baktığı zaman bir rahatlık hissedecek, belki de gururlanacaktır. Yüksek Risk’teki muhteşem performansının yanında, O’Connell’ın yeteneklerini dünya izleyicisiyle tanıştıran, yönetmenliğini Angelina Jolie’nin yaptığı Boyun Eğmez filmi oldu. Jolie’nin filmi odaktan yoksun olmasına rağmen, O’Connell’ın başrolünde hata bulmak çok zor. Savaş kahramanı Louis Zamperini olarak da BAFTA dahil pek çok ödül aldı.
GÖZÜPEK JAMES MCAVOY
5 / 11
James McAvoy’un kamera önünde ve arkasındaki tavırlarında, herhangi bir övgüyü umursamazmış gibi bir hal var. Aslında 20 yılın ardından ciddi anlamda övülmeyi hak ediyor. Komedi-drama türündeki TV dizisi Shameless’dan, eleştirmenlerden tam not alan tiyatro oyunu Macbeth’e ve ödüllü roman uyarlaması Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap’a, her rolü başarılı bir şekilde üstlendi. Fakat Irvine Welsh’in kitabından uyarlanan Pislik (Filth, 2013) filminde öfkeli bir polisi canlandırması, uyuşturucu bağımlısı kahraman rollerinde daha ilgi çekici olduğunu kanıtlamış oldu.
GALAKSİNİN KORUYUCUSU JOHN BOYEGA
6 / 11
Görüntü belirir, bir çöldeyiz. Boğuk, tehditkar bir ses “Bir uyanış oldu. Hissettin mi?” der. Ve sonra panik içinde, nefes nefese kalmış, yüzü terle kaplanmış John Boyega, Finn rolünde belirir. Kamera uzaklaştıkça İngiliz oyuncunun, sinemanın en ünlü galaksiler arası üniformasını, Fırtına Birlikleri’nin beyaz zırhını giydiğini görürüz. Yeni Star Wars filminin fragmanının bu ilk saniyelerinde, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca hayranın ışın kılıçlarındaki gücü hissettiklerine eminiz. 18 Aralık geldiğinde Star Wars: Güç Uyanıyor, dünya genelinde vizyona girdiğinde, Boyega için, bizim için ve galaksi için her şey değişti.
İÇİNDEKİ KATİL MARK STRONG
7 / 11
Kötü adam rollerini son derece iyi oynayan biri Strong. “Yarısı inşa edilmiş Tower Bridge’in altında bir zincirden sallandım, beni bazukayla Manhattan’da bir balkondan uçurdular, at binerken boynumdan bir okla da vuruldum ama bence, öldüğümden çok öldürdüm” diyor Strong röportajlarından birinde. Müthiş kariyeri boyunca oyuncu, Köstebek’teki Jim Prideaux, Syriana’daki Musavi (George Clooney’e ihanet eden ajan), Göster Gününü’ndeki Frank D’Amico ve Arthur Miller’ın Young Vic’te sahnelenen A View from the Bridge oyunundaki Eddie Carbone gibi karakterleri canlandırdı. Sağlam bir irade ve boksör çenesiyle Mark Strong, kötü adam denince GQ’nun aklına gelen ilk isim.
İYİ VE ZOR ADAM MARTIN FREEMAN
8 / 11
David Brent’in dans figürlerinden sonra, televizyon dizisi Wernham Hogg’dan çıkan en güzel şey Freeman bizce. Benedict Cumberbatch’in Sherlock’undaki Dr. John Watson ya da Peter Jackson’ın Hobbit’indeki Bilbo Baggins gibi adil adamları canlandırdığı rolleriyle üç ödül birden kaptı. Fakat Freeman, gerçekte o kadar da tatlı bir adam olmadığını söyleyip durdu. Aradığı biraz daha karanlık rollerdi ve bunu kanıtlamak istercesine televizyon dizisi Fargo’da karısını öldüren Lester Nygaard rolünü üstlendi. Zalimliğin bu ince ruha bu kadar yakışacağı kimin aklına gelirdi ki?
CİNAYET VAR RALPH FIENNES
9 / 11
Judi Dench’in cesedi 007’nin kollarında soğumadan önce bile Fiennes’ın Skyfall’da görünüşünün daha dolgun bir rolün fragmanı olduğu belliydi. 52 yaşındaki aktörün yılan gibi gözleri ve değişken kontrolü, bir çeşit asil kötülük diye adlandırabileceğimiz (işlerini yapmak için kötü yöntemlere başvuran iyi insanlar gibi; örneğin başbakanlar ve istihbarat şefleri) rollere uyum sağlasa da, Büyük Budapeşte Oteli filmine gişe başarısını ve ödülleri kazandıran şey, oyuncunun eğlenceli, ardı ardına gelen, ince esprileriydi. Fiennes’ın her zaman şeytanca bir yönü olmuştu fakat biraz gevşemek, izleyicilerin oyuncunun yeteneklerini farklı bir açıdan görmesini sağladı.
FORVET SAM CLAFLIN
10 / 11
Aktörlere “Şeytanın bacağını kırın” denir. Henüz kariyerinize başlamamışken şeytanın her iki bacağını da kırmak, paranoya derecesinde batıl görünüyor. Gelin görün ki, Sam Claflin için bu laf, kelimenin tam anlamıyla yaşandı. 16 yaşında her iki ayak bileğini de kırmadan önce gelecek vaat eden bir futbol kariyeri vardı. 2006 yılında London Academy of Music&Drama Art’a katılmadan önce Norwich’te bazı drama topluluklarında yer aldı. Kayda değer ve beğenilen roller bunu izledi ancak onu geniş kitlelere asıl tanıtan ve yeteneğini gösteren Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde filminde Johnny Depp’le yer aldığı sahneydi. Pamuk Prenses ve Avcı, Açlık Oyunları serisi ve bağımsız İngiliz yapımı Taşkınlar Kulübü, Claflin’i Birleşik Krallık’ın en başarılı yeni yeteneği mertebesine terfi ettirdi. Yanlış adımlar attığı günler artık çok uzakta kaldı.
EN İYİ ADAM TOM HIDDLESTON
11 / 11
Hiddleston’ın bugüne dek canlandırdığı en zor rol neydi? Yenilmezler ve Yenilmezler: Ultron Çağı’nda canlandırdığı megaloman karakter olabilir mi? Yoksa Steven Spielberg için Savaş Atı filminde dönüştüğü duygusal karakter mi? Tam da zamanında Woody Allen için Paris’te Gece Yarısı’nda canlandırdığı karakter olabilir mi? Peki ya Donmar Warehouse tiyatrosu sahnesinde oynanan Coriolanus’taki rolü ya da BBC’de yayınlanan IV. Henry veya V. Henry dizisindeki karakteri? Hiddleston, tüm iyi rollerin koleksiyoneri. Bunların ardından Chris Hemsworth’le rol aldığı Thor: Ragnarok ve Peter Jackson’ın Kong: Skull Island’ı ile aktörün durmaksızın yükselen kariyeri sonunda zincirlerini kırdı.