Tüm Zamanların En İyi 10 Spin-Off'u

The Walking Dead bizi zombi kıyametinin tam ortasına bıraktı, 11 sezon boyunca devam etti ve 2022'de final yaptı. Ancak onun spin-off'u Fear the Walking Dead, yaşamın hayatta kalma moduna geçmesiyle birlikte zombilerin kontrolü ele geçirmesinden önce yaşananların hikayesini sundu. Sonunda dizi, orijinaline yetişti ve olaylar aşağı yukarı aynı zamanda, ancak ülkenin farklı yerlerinde (Los Angeles ve Georgia) gerçekleşti. Aynı anda aynı tehditle uğraşan iki dizinin olması ve hatta orijinal diziden önemli bir karakterin (Lennie James'in Morgan'ı) getirilmesi büyük bir sorun yaratabilirdi, ancak her ikisinin de başarısı zombi patlamasının sona ermekten çok uzak olduğunu gösteriyor.

That 70s Show'un tahmin edilebileceği gibi “That 80s Show” adında başarısız bir spin-off'u zaten vardı ve daha sezon ortasına gelmeden başarısız olmuştu, bu yüzden orijinalinin büyüsünü yakalamaya yönelik başka bir girişimin işe yarayıp yaramayacağı merak konusuydu. Neyse ki, That 90s Show tuttu. Frasier'ın tamamen yeni bir şey yaratmak için bir spin-off'u tüm tuzaklarından arındırdığı yerde, 90'lar Şovu yeni bir çeteyi, birkaç nostaljik haykırışa neden olacak kadar tanıdık yüzlerden oluşan bu güruhu eski topraklara yerleştiriyor ve dizinin odak noktasını,  Kitty (Debra Jo Rupp) ve Red (Kurtwood Smith) oluşturuyor. Yeni çocuklar aşağı yukarı 70'lerin orijinal çetesinin karbon kopyası, onlar sadece 90'ların sorunlarıyla uğraşıyorlar. Çığır açan bir dizi değil ama bazı diziler sadece bir boşluğu doldurmak için vardır ve bu dizi bu boşluğu doldurmak için gerekenden daha iyi bir iş çıkarıyor.

Law & Order: SVU, hem orijinal Law & Order'ı hem de diğer çeşitli spin-off'larını geride bırakarak serinin gerçek son başarısı olarak var oldu. Yirmi yılı aşkın bir süredir ekranlarımızda (en azından orijinal oyuncu kadrosunun bir kısmı hala ortalıkta dolaşıyor), spin-off dönemi için gerçek bir başarı hikayesi. Dedektiflerin 'özel kurbanlarına' odaklanan dizinin tuhaf bir şekilde rahatlatıcı bir yanı var.

Reality şovlar genellikle spin-off muhabbetinin dışında bırakılır, ancak piyasadaki en geniş kapsamlı evrenlerden bazılarını sunuyorlar (Sadece Real Housewives serisinin 27 spin-off'u var!). Ancak bu diziler arasında en iyisi ve muhtemelen 2000'lerin başındaki magazin medyasını en çok değiştireni The Hills oldu. Kendisi de Orange County'deki gerçek gençlere odaklanan, The OC'nin bir reality TV spin-off'u olan dizi, Laguna Beach'in başrol oyuncusu Lauren Conrad'ı Teen Vogue'da stajyer olarak çalışırken ve genç sosyete hayatını bir grup rol arkadaşıyla birlikte görmek için Los Angeles'a kadar takip etti. Heidi ve Spencer olmasaydı şimdi nerede olurduk? Ya da Natasha Beddingfield açılış jeneriğinde "Unwritten" şarkısını kullanarak beklenmedik bir Amerikan şöhreti elde etmeseydi? 2019'da bir reboot ile büyüyü yeniden yaratmaya çalıştılar ama bazı şeyleri 2010'larda bırakmak bizce en iyisi.

The Good Fight, tüm dünyanın doğru bildiği bir şeyi, yani her zaman daha fazla Christine Baranski izlemeye ihtiyacımız olduğunu anladı. Dizi, The Good Wife'ın finalinden bir yıl sonra geçiyor. Baranski'nin The Good Wife'ın kilit oyuncularından Diane Lockhart'ı canlandırdığı karakteri, bir dolandırıcılık sonucu mali açıdan çöküşe sürüklenmesinin ardından yeni bir hukuk firmasına katılıyor. Baranski'yle ilgili herhangi bir konuda objektif olmak zor çünkü ekranda o kadar etkileyici ki, dizi Rose Leslie, Audra McDonald, Michael Sheen ve Mandy Patinkin'den oluşan yardımcı oyuncu kadrosuyla tamamlanıyor. Biraz mahkeme salonu draması, biraz sosyal yorum, hepsi bir arada harika.

Bir Game of Thrones spin-off'u kesinlikle kaçınılmazdı ve tabii ki rekor kıran bir hit olacaktı. George R.R. Martin'in orijinal eserinde değinilmemiş o kadar çok dönem var ki, fırsat verildiğinde daha derinlere inmemek olmazdı. House of the Dragon, doğrusal bir spin-off'tan ziyade bir prequel ve Game of Thrones'tan 170 yıl öncesini konu alarak orijinal eserin mihenk taşı karakteri Daenerys Targaryen'in soyunu hikaye olarak ele alıyor. Dizi, iyi bir Game of Thrones dizisinin yapması gerekeni yapıyor ve bize seks, şiddet ve daha fazlasını veriyor. Doğal olarak, diğer sezonlar da yolda.

Vampir avcısının bakış açısından vampirin bakış açısına geçen Angel, David Boreanaz'ın işkence görmüş ve yaralı olan yakışıklı vampiri Sunnydale'deki kargaşadan alıp yeni bir yere, Los Angeles'a taşıyor.

Angel, orijinal dizinin üçüncü sezonunun sonunda Buffy'yle olan ilişkisinin sona erdiğini anlayınca bavullarını toplayıp Los Angeles'a gider. Orada özel bir dedektif olarak çalışmaya başlar ve bir sürprizle karşılaşır (sürpriz iblislerdir, her zaman olduğu gibi). Beş sezon boyunca devam eden dizi, Buffy'ye benzer, haftalık bir canavar hikayesi sunuyordu ancak dramayı banliyölerin güneşli sokakları yerine bir şehrin cesur kalbine taşıdı. Muhtemelen Buffy'nin daha olgun bir uzantısı olan dizi, esas diziyi asla unutmadığımızdan emin olmak için zaman zaman orijinal kadrodan bir konuk yıldız alıyor.

Diziniz zaten desteklemekten nefret ettiğiniz bir anti-kahraman hakkında olduğunda, aynı derecede sinir bozucu olduğunu kanıtlayan karakterlerden biri hakkında başka bir dizi başlatmak cesur bir harekettir. Ancak bunu yapabilecek bir dizi varsa, o da yeni nesil prestijli yapımların tartışmasız ilk dizisi olan Breaking Bad'dir.

Hayranların favorisi Saul Goodman'a odaklanan dizi, egomanyak avukatın Albuquerque'de dolandırıcılıktan iyi niyetli bir hukuk adamına dönüşme hikayesini anlatıyor. Bob Odenkirk, doğal olarak, rol aldığı hemen her şeyde olduğu gibi bu rolde de muhteşem ve Breaking Bad evreninin kalıntıları, ilk dizinin sona ermesinden çok sonra bile hala ağırlığını koruyor.

Başarılı bir spin-off dizisi iki şekilde yapılabilir; ya mevcut fikri mülkiyete o kadar çok eğilirsiniz ki insanlar sadece favori dizilerinin daha fazlasını izlediklerini düşünürler ya da insanlara bu karakterlerin var olduğunu neredeyse unutturursunuz. Kelsey Grammar'ın canlandırdığı havalı psikiyatrist Frasier Crane'in Boston'dan ve Cheers'in bar taburelerinden kalkıp Seattle'da bir radyo sunucusu olarak yerleşmesinin ardından, izleyici var olan karakteri aslında unutmuş oldu. Crane'in erkek kardeşi, babası ve onların yörüngesindeki kadınların üst sınıf yaşamlarını merkeze alan dizi, 90'ların sitcom patlamasının temel dayanaklarından biri. 1993-2004 yılları arasında 11 sezon boyunca (Cheers'la aynı dönemde) devam eden Frasier o kadar sevildi ki, yakında yeniden başlatılarak bir tür “yeniden spin-off” yaratılabilir.

Bir şekilde hafızalardaki en yaygın TV şovu aslında kimsenin spin-off olduğunun farkında bile olmadığı spin-off. İster inanın ister inanmayın, Simpsonlar aslında, The Tracey Ullman Show'da dijital kısa filmler olarak başladı ve programın üç sezonu boyunca devam etti. O zamanlar biraz daha farklı görünüyorlardı, daha az kabarcıklıydılar. Bugün gördüğümüzden daha çok Times Meydanı'nda görülen taklit Homer Simpsons'lara benziyorlardı. Nihayetinde, öncül yarım saatlik bölümlerden oluşan bir sezon için kabul gelmişti ve sonrasında bilindiği üzere tarih yazıldı.  Dizi 30 yılı aşkın bir süre sonra, belki de ihtişamlı günlerini geride bırakmış olsa da, bugün hala yayında. İşte bu, spin-off'un gücünün gerçek bir kanıtıdır.