Wellness

Hepimiz Birer ‘Hacıyatmaz’ız

Hangimizin dengesi bozulmadı ki son zamanlarda? Olsun, yine de idare ediyoruz. Çünkü evren bizi birer hacıyatmaz gibi geliştirmiş. Ama dengemizi daha sağlam tutmak için bazı küçük egzersizler yapmanın da kimseye zararı olmaz değil mi?

21-01/09/david-arky-gettyimages-109438831-1610199963.jpg

‘Hacıyatmaz’ı bilirsiniz. Yere nasıl bırakırsanız bırakın, hemen ayağa kalkar. Bir iki kez salınıp, dik olarak dengesini bulur. Benim de pek çok çocuk gibi küçüklüğümde bir hacıyatmazım vardı. Gövdesi yeşil ve şapkası kırmızıydı. Yüzünden anlamsız bir tebessüm hiç eksik olmazdı. Rengini saymazsak bir kardan adamı andırırdı. Üzerinde denemeler yapıp, ayağa kalkamayacağı bir durumu bulmak için epeyce uğraşmıştım. Yuvarlak balkon demirinin üzerinde yaptığım bir deney onun sonu oldu. Yere düştü, parçalandı ve artık ayağa kalkamaz oldu. Onu çöp kutusuna atarken bile gülmeye devam ediyordu. Hacıyatmaz dahil oyuncaklar ve oyunlar, küçükleri erişkin yaşama hazırlamak içindir. Oynarken, aslında yaşamı ve onun kurallarını öğreniriz. Benim hacıyatmazım da bu uğurda yok olup gitti. Denge konusundaki bu yazıyı yazarken, çocukluk hacıyatmazımın görevini başarıyla yaptığını fark ettim. Kendisini minnet ve özlemle anıyorum.  

Daha sonraki yıllarda tıp eğitimi, meslek yaşamım ve diğer hayat deneyimleri bana gösterdi ki hepimiz yaşadığımız süre içinde (metaforik olarak balkondan düşene kadar) aslında birer hacıyatmazız. Bu oyuncak, bize canlı olmanın felsefesini gösteriyor. Evrim bizi birer hacıyatmaz şeklinde geliştirmiş. Yaşamda kalmamızın sırrı bu. Yani her koşulda dengemizi sağlayıp, ayağa kalkabilmek. Fiziksel değilse de zihinsel olarak. Bunu yapabiliyorsak yaşamda kalmaya devam edebiliyoruz. Denge, yaşamı sürdürebilmemiz için vazgeçilmez bir özellik.

Fabrika ayarımız: Homeostasis 

İnsanın bedeni ve beyni (zihni) kolektif çalışan bir organizasyon ağı. Bu ağ, koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun ve ne kadar kötü durumda olursak olalım bizi iyileştirmeye ve ayağa kaldırmaya çalışır. İnsan organizmasında hacıyatmazın dik durmasına benzer şekilde en iyi ve uygun durumda oluşan dengeye ‘homeostasis’ adı verilir. Bedenimizdeki her bir reaksiyonun hedefi budur: Homeostasisisi sağlamak. Buna ‘fabrika ayarlarımız’ da diyebiliriz. Yani bir şeyin ne az ne de fazla, tam ideal miktarda olması. Örneğin bağışıklık sisteminin az çalışması bizi enfeksiyonlara ve kansere açık hale getirir, fazla çalışması otoimmün hastalıklara sebep olur. Dengeli beslenmek, çok fazla yiyerek obezite ve diyabete yakalanmamak ama çok da az yiyerek beslenme yetersizliğine girmemek demektir. Kan basıncının ve kan şekerinin normalden fazla veya düşük olması insanın sağlığına zarar verir. İçimizde bunların hepsini ideal düzeye getirmeye çalışan mekanizmalar vardır. Bu dengelerin toplamı büyük dengeyi yani homeostasisi oluşturur. 

Bunlar dışında yaşamımızda sosyal dengeler de vardır. Çalışmak ve dinlenmek, rekabet ve yardımlaşma, hırs ve yetinme, bencillik ve iyiliğin dengeleri gibi. Biyolojik dengeler nasıl sağlığımızı belirliyorsa bunlar da mutluluğumuzu etkiler.  

Yerçekimine rağmen

Denge çok geniş bir konu olduğu için odaklanmak amacıyla bu kısa yazının bundan sonraki bölümünde insan bedeninin fiziksel dengesi ve bunun önemine değineceğim. Hatta hacıyatmazla en somut olarak benzeştiğimiz alan bence budur. İnsan bedeni için fizyolojik olan durum, uyunmayan sürenin çoğunu ayakta ve hareketli geçirmektir. Ancak günümüz insanı gerek kendi seçimi gerekse koşullar gereği zamanının büyük bölümünü oturarak geçirir. Böyle olması sağlığı için önemli bir risktir. Ancak bir taraftan da ayakta durup, hareket etmek o kadar da kolay değildir. Çünkü üzerinde yaşadığımız gezegen bizi büyük bir güçle kendine çeker. Hareket ederken bedenimizin ağırlık merkezi her an yer değiştirir. Bu nedenle her hareketimiz düşme riskini beraberinde getirir. Travmalar ve düşmeye bağlı yaralanmalar, kemik kırıkları yerçekimi etkisiyle olur.  Ayrıca trafik, havacılık ve ev kazalarının oluşumunda yerçekiminin büyük etkisi vardır. Bizi hızla zemine çeken bu büyük güce rağmen rahatça yaşamımızı sürdürmemizin sebebi, beynimiz ve bedenimizin buna uyum sağlamış olmasıdır. 

Beynimiz her konuda olduğu gibi denge açısından da anlık durumu algılayıp ona göre düzenlemeler yapar. Ona bu verileri gönderenler ise görme duyumuz, iç kulaktaki konum belirleyiciler, deri, kas eklem ve bağlarda yer alan iğ şeklindeki algılayıcılarıdır. Beyin bunlardan aldığı veriyi hızla yorumlayıp kaslara emirler gönderir. Böylece dengemizi sağlar ve düşmeyiz. Çoğumuzun denge yeteneği, günlük yaşamdaki hareketlerde düşmeleri önlemeye yetecek düzeydedir. Kendiliğinden oluştuğu için değerini pek fark etmeyiz. Ama daha gelişimini tamamlamamış bir bebeğin, bisiklete binmeyi henüz bilmeyen bir çocuğun, fırtınalı bir denizde gemi yolculuğu yapanların, bazı nörolojik hastalıkları olanların, uzaydan yeni dönmüş astronotların dengelerini sağlayamayıp düştüklerini düşünürsek, bunun algılayıcı sistemler, beyin ve kaslar arasında kusursuz koordinasyonla ortaya çıkan bir yetenek olduğunu anlarız. 

Yerçekiminin dünyadaki yaşam üzerine etkisi büyüktür. Bedenimiz, bu büyük gücü yönetebilecek ve hatta avantaja çevirebilecek mekanizmalarla donatılmıştır. Bazı yönlerden yerçekimi bedenimiz için koruyucu ve geliştirici etki yapar. Mesela kemiklerimiz ve kaslarımız onun etkisiyle daha sağlam ve güçlü olur. 

 

21-01/09/david-arky-gettyimages-109438825.jpg

 

Tek ayak üzerinde durabiliyor musun?

Denge de dahil insanın bedenine ve zihnine ait tüm yetenekler yaptıkça gelişir. Yapmadıkça kaybolur. Bu, evrimden gelen bir özelliktir. Neyi tekrar ediyorsanız o yönden gelişip ilerlersiniz. Bu, antrenman yapmanın, öğrenmenin, ustalık kazanmanın ve başka pek çok şeyin temel prensibidir. Örneğin yürüdükçe ve koştukça aerobik kapasitemiz artar. Bunun, insan sağlığı üzerinde sayısız olumlu etkileri vardır. Ya da ağırlık çalıştıkça kaslarımız gelişir. Metabolizmamızın hareket alanı olan kaslar gelişip, büyüdükçe pek çok sağlık yararı oluşur. Bu iki grup egzersizin ayrıca dengeyi de geliştirici etkileri vardır. Çünkü bunları yaparken dengemizi de sağlamamız gerekir.  Ancak bunlar dışında sadece dengemizi geliştirmek ve korumak için yapabileceğimiz özel egzersizler de var. Şu anda zihninizden “Benim dengem çok iyi, hiçbir sorun yaşamıyorum” diye geçiyor olabilir. Haklı olup olmadığınızı anlamak için ayağa kalkın ve tek ayak üzerinde durun. Bakalım umduğunuz kadar uzun durabiliyor musunuz? Yoksa kısa süre sonra düşmemek için diğer ayağınızdan yardım almanız mı gerekiyor? Diyelim bunda bir sorun yaşamadınız. Şimdi gözleriniz kapalı tek ayak üstünde durmayı deneyin. Büyük olasılıkla birkaç saniyeyi geçemeyeceksiniz. Demek ki denge yönünden kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. 

Tüm antrenmanlar profesyonel bir yardım alınarak yapılabileceği gibi insanın kendisi de yapabilir. Bunu elbette antrenman biliminin ve antrenörlerin değerini azaltmak için söyleyemiyorum. Ama bunlara ulaşamayan veya zamanı olmayan insanlar kendi yaptıkları etkin çalışmalarla fiziksel kapasitelerini artırıp inanılmaz sonuçlar alabilirler. Denge egzersizleri de bunların arasındadır. Antrenörünüz varsa ona denge çalışmaları da yapmak istediğinizi söyleyin. Eğer yoksa günlük yaşamda çok basit ve kısa süreli şu egzersizleri yapabilirsiniz. Mesela markette sırada beklerken olabildiğince tek ayak üzerinde bekleyebilirsiniz. Böylece o sıkıcı zamanın bir işe yaramasını sağlarsınız. Önde bulunanlardan birisi diğer ayağınızda bir sorun olduğunu sanıp sırasını bile verebilir. Gördünüz mü? Hemen işe yaradı. Tabii ki şaka, benim böyle bir insan olduğumu düşünmenizi istemem. Bunu diş fırçalarken veya herhangi başka bir zamanda da yapabilirsiniz. Bir denge tahtası satın alabilirsiniz. Konkav basit bir tahtadır. İnternet satış sitelerinde bolca ve uygun fiyatlara bulunuyor. Bunun üzerinde durmaya çalışmak denge yeteneğimizi hızla geliştirir. Tek ayak üzerinde dururken birisine küçük bir top attırıp, dengeniz bozulmadan onu tutmaya çalışabilirsiniz. Yapabildiğiniz kadar topuklarınızın üzerinde ve parmak uçlarında yürüyebilirsiniz. Kısa bir zaman sonra bunların hepsini daha kolay ve uzun süre yapabildiğinizi fark edeceksiniz. Çünkü bedeniniz ve beyninizdeki tüm sistemler tekrarlarla güçlenir ve yetenekleri artar.  

Tıp literatürüne baktığımızda yukarıdaki denge egzersizlerinin çok önemli etkileri olduğunu görürüz. Eğer sporcuysanız dengenizin gelişmesi sakatlanma riskinizi azaltır. Koşucuysanız daha yüksek performansta koşmanızı ve yürümenizi kolaylaştırır. Spor yapmıyorsanız günlük yaşamda düşme ve kayma riskinizi azaltır. Şimdi veya ileride yaşayabileceğiniz bir kemik kırığını önler. Evde merdivenin üzerinde bir ampulu takarken veya dolabın üst bölümlerindeki bir eşyayı alırken düşüp belinizi sakatlamanıza engel olur. Hatta trafik kazası riskini azaltır. Yaşamınızın kalitesini ve belki de süresini artırır. 

Bunlar gibi egzersizleri yapmak insana çocukça ve hatta komik gelebilir. Ancak çocukluk yaşlarında hareket ederek oyun oynamak nasıl bizi geleceğe hazırlıyorsa, erişkinlikte oynamak daha sağlıklı ve keyifli bir yaşama kapı açar. Klişeleşmiş olsa da önemli bir öneriyi tekrarlamak istiyorum: Sağlığınız ve mutluluğunuz için içinizdeki çocuğu serbest bırakın. Ben de şimdi internetten kendime yeni bir hacıyatmaz ısmarlayacağım.

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası