Georges Kern Breitling ile Gerçek Hikayelerin Peşinde
Saat

Georges Kern Breitling ile Gerçek Hikayelerin Peşinde

Gerçek ve “sanal” dünya sınırları teknolojiyle hızla kaybolurken yok satan analog bir sektör durmadan üretmeye devam ediyor: saatçilik. Breitling CEO’su Georges A. Kern ile Galataport’taki mağazada buluştuğumuzda sohbet hatıralar yaratmaktan Brad Pitt’e kadar uzanıyor. Pek tabii favori modellerini de öğreniyorum.

2022 Navitimer

Georges Kern masabaşından ya da çevrim içi toplantılardan şirket yöneten CEO’lardan değil. Bizzat sahada olmayı, ekiplerle satış görevlileriyle iletişimde kalıp fikirleri yerinde edinmenin heyecanını seviyor. Tasarım ekiplerinin de dışarıya çıkıp farklı endüstrilerde, otomotivde mimaride neler olup bittiğini insanların hangi alanda potansiyel arayışta olduğunu öğrenmeleri için teşvik ediyor. Tekrar seyahat edebildiğimiz şu dönemle bir önceki İstanbul ziyareti arasına biraz süre girmiş. Avrupa’da İstanbul ve Türkiye algısının büyük ölçüde yanlış olduğunu vurgularken şehri zevkli, iyi giyinmiş insanların, dünya çapında mekanların bulunduğu son derece “moda” bir merkez olarak gördüğünü söylüyor.

Breitling

Saat dünyasını yakından takip edenler Breitling’in tarihini yazan Cosmonaute’un, 60. yılında tekrar piyasaya çıkmasıyla heyecanlanmıştı. 24 saatlik alışılmışın çok dışındaki kadranıyla uzaydaki ilk koronograf olarak tarihe geçen saat Amerikalı eski savaş pilotu ve astronot Scott Carpenter’ın özel isteğiyle Willy Breitling tarafından yapılmış ve uzay görevinde kullanılmıştı. Konu, saatin bir enstrüman olduğuna gelince, Kern sanki bağımsız bir saat firmasının CEO’su olarak değil de, sadece gerçek hatıralara değer veren biri olarak konuşmaya başlıyor.

“İnsanlar algılayabildikleri ve ilişki kurabildikleri analog ürünler ve analog hikayeler istiyor. Bir saatin mekanik hareketine bakınca onu algılayabiliyorum fakat bir iPhone’u açıklayamam. Kimse iPhone ya da akıllı saat koleksiyonu yapmaz. Bu duyguyu bir kenara atamazsınız.”

Bir koleksiyoner değilse herhangi bir teknolojik cihaz biriktiren birine rastlamak zor. Vintage bir oyun konsolunun ya da belki kameralı ilk telefonun değer göreceği ve gelişim sürecinde değerli olduğu kesin lakin konu kolektif değerin günlük kullanımla birleşmesi olunca analog saatlerin yenilmeyeceği ve çok daha fazla kişiyi mutlu ettiği de aşikar.

“Saat endüstrisi anti-metaverse, NFT’ler olmadan da yok satıyor.” derken iyi deneyimlerin, iyi hikayelerin yansıması olarak mağazadan gidip fiziksel olarak alınabilecek parçalardan bahsediyor.

Bu durum marka stratejisi açısından aslında günü kaçırmak değil, sadece mevcut iklimi farklı yorumlamak. Georges Kern, Breitling’i “neo-luxury” olarak konumlarken ulaşılabilirliği merkeze koyuyor. Fiyat ve dağıtım açısından “exclusive” kalsa da rahat, cool, asla ukala değil diyerek tanımlıyor. Konuşma dilindeki “çok klas” imajı aslında Breitling’de şık ve günlük olarak da sağlanabiliyor. Materyallerin sürdürülebilirliği ile de ilgili olarak tamamen açıklık politikası benimseniyor. 

Ulaşılabilirliğin bir açılımı da kapsayıcılık. Saat endüstrisiyle özdeşleşen sektörlerin dışında yüzlerle gördüğümüz marka, alanındaki efsane isimlerle takımlar oluşturuyor. Bu takımlardan haliyle en çok göze çarpanı, sinema takımında Brad Pitt’i merkezde ya da tek adam olarak görmemek de biraz şaşırtıcı fakat bu durum markanın konuya yaklaşımında samimiyetinin de bir göstergesi.

Geroges Kern, Pitt’in özellikle “takım” konseptini beğendiğini ve ancak bu şartla kampanya yüzü olmayı kabul ettiğini söylüyor. Şimdi izninizle ben de efsane editörlerin yer aldığı - hiç görmeyeceğiniz - bir "squad" ile kolaj bir afiş çalışması yapacağım. Kern’ün önerilerinden Navitimer ya da Chronomat modellerinden birini takmayı düşünüyorum. Metaverse dünyasını kabul ediyorum fakat artizanlığını konuşturan bir parçayı ben de gerçek dünyada deneyimlemeyi ve işlevini anlara değer katarak yerine getirmesini tercih ediyorum. 

 Breitling

Chronomat B01 42

 

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası