Haftanın okuma listesi
Popüler

Haftanın okuma listesi

Bir Paragraf öneriyor: Polisiye meraklıları Hafiyenin El Kitabı'nı, sabırsız sinemaseverlere Acelesi Olanlar İçin 99 Klasik Film'i ve tipografi hastalarına Tam Benim Tipim'i elinden düşüremeyecek.

 Acelesi Olanlar İçin 99 Klasik Film

Sürekli duyarız, “Bu filmi izlememek büyük kayıp,” diye. Bilhassa ‘klasik’ olarak adlandırılan filmlerde muhakkak bu cümle tamamlayıcı unsurdur. Sırf bu cümle yüzünden, izleyip büyük hayal kırıklığı yaşanan filmler de yok değildir. Bunların hepsi, ölmeden izlenmesi gereken filmler arasındadır. Ama sonuna kadar izlemek, başlı başına bir ölüm gibidir, kimi zaman. Neticede hız çağında yaşıyoruz, herkesin acelesi var. Biraz da eğlenmek gerek değil mi? Neticede ‘entertainment’ denmesinin sebebi de bu… Hanrik Lange - Thomas Wengelewski ikilisi bizi büyük bir yükten kurtarıp 99 ciddi, ağır, mükemmel, unutulmaz… uzun lafın kısası ‘klasik’ filmi 1 sayfaya sığdırdıkları 4 karede izletiyorlar. Kuzuların Sessizliği’nden Potemkin Zırhlısı’na, Yüzüklerin Efendisi’nden Jaws’a kadar her filmin 4 karelik skeçleri yer alıyor kitapta. Yıldız Savaşları’nı bakın nasıl anlatıyor: “Çok çok uzun zaman önce, çok uzak bir galakside Efendi Darth Vader babalık zanaatını kıvıramayınca, gezegenleri havaya uçurmak gibi işlerle uğraşmaya başlar. Bu arada, yetim Luke Skywalker, Obi Wan Kenobi, Han Solo ve ayaklı halı Chewbacca Prenses Lea’yı bulmak üzere yola çıkarlar ama onun yerine bir ölüm yıldızı bulurlar. Luke ne yapıyor? Gördükleri mekanik gezegeni havaya uçuruyor. Artık babası kimse?”

[Acelesi Olanlar İçin 99 Klasik Film / Hanrik Lange - Thomas Wengelewski / Çev.: Sinan Köseoğlu / Say Yayınları / Sinema]

Hafiyenin El Kitabı

Her şey, Charles Unwin’in Merkez İstasyonu’na sırf ekose mantolu kadını izler gibi yapıp, gerek olmamasına rağmen neden oraya geldiğini soracak olurlarsa, ne diyeceğini düşünmesiyle başladı. Elinde kahve olmamasına rağmen, kahve için, diye cevaplasa yine olmayacaktı. Hayatı bir düzen abidesi olan Unwin gibilerin düzeni bir kere bozuldu mu, devamı çorap söküğü gibi gelir. Dedektiflik bürosunda efsane dedektif Sivart’ın kâtipliğini yapan, en az altında çalıştığı dedektif kadar efsane bir isimdir. Kimi kandırıyorum canım, hangi kâtip efsaneymiş ki, Unwin de efsane olsun. Ama o sökük çoraptaki doğru ipi yakaladığınız anda, bu bile gerçek olabilir. Üstelik sanılandan kısa sürede ve mucizevi bir şekilde. Unwin birdenbire terfi ettiğini öğrenebilir örneğin. Sonra efsanevi Sivart’ın çözdüğü olayların aslında çözülmediği de ortaya çıkabilir. Hatta garip bir ‘uygurgezerlik’ içinde, herkesin bir başkasının arkasından iş çevirdiği de ortaya çıkabilir. Koskoca kurum, büyük bir kaosun içindedir belki de ve bunu çözebilecek tek kişi sıradan, titiz katip Charles Unwin’dir. Ona yardım edecek tek şey, bizim de satır satır okuyacağımız Hafiyenin El Kitabı’dır. Belki de her şey garip bir düştür ve yapılacak en iyi şey, bu mükemmel kitabı okumaktır.

[Hafiyenin El Kitabı / Jedediah Berry / Çev.: Algan Sezgintüredi / Siren Yayınları / Roman]

Tam Benim Tipim

Yazıdan karakter tahlili yapıldığını biliyordum. Ama bilgisayarlardaki fontlardan kaderimizin etkileneceğine hiç ihtimal vermiyordum itiraf edeyim. Yani Times New Roman kullanan bir insanın hayatında nasıl birtakım şeyler değişebilir ki? Örneğin şaka mahiyetinde en sevdiğim font Haettenschweiler, dediğimde işitmediğim laf kalmaz çoğunlukla… Ama çok mühimmiş kullandığımız fontlar! E-postalar aracılığıyla iletilen fotoğraflardan bilirsiniz; fotokopi makinasındaki arıza hatırlatmasının Comic Sans’la yazıldığı uyarının üstünde bir başka uyarı vardır: “Bu işyerinde Comic Sans kullanılmaz!” diye. Onun bir şaka olduğuna inananlardansanız sıkı durun; bundan bir yıl önce, yakın bir arkadaşım iş müracaatı yapmak için klavyenin başına oturduğunda, CV’sini baştan sona “Helvetica” ile kaleme almış ve CV’nin sonunda özellikle şunu belirtmişti, “Her zaman helvetica kullanırım.” Kısa sürede ve olumlu bir geri dönüşle yeni işine başladı. Daha sonra kendisine, CV’deki “Helvetica” detayının rolünü dile getirmişler. İnsanın inanası gelmiyor değil mi, ama bilgisayarlarımızda kullandığımız yüzlerce fontun böyle etkileri var gerçekten. Yazıdan karakter tahlili misali, kullandığınız fontların da kariyerinize ve kaderinize bir etkisi var. Falcılık değil sözünü ettiğimiz; o fontun kendi kaderi fontu kullanan kişi ve kurumları da etkiliyor. Simon Garfield’ın kaleme aldığı, Tam Benim Tipim adlı kitapta bilgisayarda kullanılan bütün fontların çarpıcı hikâyeleri yer alıyor. Domingo Kitap tarafından yayımlanan kitapta, dünyaca ünlü bütün fontların kendi tarihi, popüler kültürdeki yeri ve daha birçok özelliği anlatılıyor.

[Tam Benim Tipim / Simon Garfield / Çev.: Sabri Gürses / Domingo Yayınları / Popüler Kültür - Sanat]

 Bir Paragraf

İZLE
Serenay Sarıkaya GQ Global Creativity Awards Gala Gecesine Hazırlanıyor
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası