Serhan Erkol:
Kökler dediğimizde etkileyebilecek unsurlar olarak büyüdüğüm toprakları ve kültürü anlıyorum. Soy ağacına girersek bizde çok net olmadığı için işler karışıyor. Ben İzmir’de büyüdüm bu coğrafyadaki yaşam tarzı sıcaklık ve samimiyet büyük ihtimalle yaratım sürecinde beni etkiliyor
Efes büyüdüğüm coğrafyanın tarihsel köklerini yansıtan önemli bir yer. Tarihi bir mekana gittiğimde hep o çağda yaşayan insanların yaşamlarını gündelik hayatlarını düşünürüm. O çağda yaşayan bir müzisyen olsaydım mesela. Enstrümanım ile orada bulunmak çok etkileyici bir deneyimdi.
Can Güngör:
Kök deyince aklıma çok fazla şey geliyor. Kendi köklerim, ailem, büyüdüğüm çevre, genetik mirasım vesair bir yana; gök gürültüsü sesinden korkan, yıldızlara bakıp hayatı anlamlandırmaya çalışan onbinlerce yıl öncesindeki atalarım da köklerim. Müzik olanca soyutluğuyla hepsini kapsıyor benim için. Bazı hislerin ve eğilimlerin referanslarını net bir şekilde adlandırmak çok zor. Bu ülkeden, buradaki yaşantılardan; burada olan ve olamayan her şeyden de köklerimi alıyorum. Bütün bu adresi net olmayan şeyler benim köklerimi oluşturuyor sanırım.
Yaklaşık 1-2 saatlik bir zaman diliminde antik kentin yalnızca bize ayrılmış olması beni çok heyecanlandırdı. Bu bambaşka bir deneyimmiş. Tek başıma bir kalıntının başında durup, o zamanda orada yaşayan insanların hayatlarını hayal etmek, şehri kafamda canlandırmak çok zevkliydi. 10-12 kişilik bir ekiple koca antik kenti kapatmışız ve sakin bir sabah partisi veriyormuşuz gibiydi. Bu müthiş ayrıcalık için çok minnettarım.
VEYasin:
Performansı yaratım sürecinin bir parçası olarak düşünürüm. Kökler senin hislerini düşüncelerini davranışlarını çerçeveleyen manevi birikimdir. Yani senin terbiyendir. Senin ölçüden, dengeden, kıvamdan, letafetten anladığın şeyin kaynağıdır. Ondan ne anlıyorsan ona kaynaklık eden birikime kültür deniyor. Valsten anlaman senin kültüründür, dartla fare avlamakta
Tek başına zamanda yolculuk sıkıcı olurdu. Birbirinden yetenekli müzisyen arkadaşımla beraber, şahane deneyimler yaşadık. Yaptığımız gözlemler ve sohbetler deneyim repertuarımıza yeni malzemeler ekledi. Emeği geçenlere teşekkür ederim.
Ahmet Ali Arslan:
Çağımızın şehirli kopukluğundan sıyrılıp gözümü kendi coğrafyama dikmem uzun süre aldı ama ona dokunduğumdan beri hikayemde bir başka tılsım var. Bir ağacın dalı yaprağı olmak hissi kıymetli. Benden çok daha büyük, yer yer büyüyen, yer yer çürüyüp kuruyan organik bir şeyin parçasıyım ne mutlu.
Issızlıkta Efes'te olmak bir acayipti. O şehri dolduran sanatçı, siyasetçi, esnaf insanların yaşadıkları yere ve zamana olan inanmışlıklarını hayal etmek insanın tüylerini ürpertiyor. Biz de zamanımıza, kendimize ne kadar sarılsak da bir günün şimdisinden o kadar uzak olacağız.
Esra Kayıkçı:
Anadolu insanı çok uzun zamandan beri karma bir kültürün içinde. Arkeoloji okuduğum yıllardan beri bu durum beni çok etkilemiştir. Kendimi kültürün geleneksel bir temsilcisi olarak görmesem de her zaman bir parçası, bir uzantısı olarak hissettim. Bu hissim doğrultusunda 2016 yılında Montrö Caz Vokal Yarışması’nda Aşık Veysel’in Uzun İnce Bir Yoldayım koşmasını seslendirmekten kendimi alamadım. O sahnede herhangi başka bir eseri seslendirebilecekken içimdeki his beni bunu yapmaya yönlendirdi. Üretimimde ve kendimi bulma yolumda bu topraklarda yaşamış ozanlar, şairler, yazarlar, birçok sanatçı ve eserleri benim beslendiğim ana kaynaklar olmuşlardır.
Bu çekimi, devrin imparatorlarına, düşünürlerine, sanatçılarına ev sahipliği yapmış büyük ve görkemli Efes Antik Kenti’nde gerçekleştirmek geçmiş ile bugün arasındaki bağı kalbimde ve zihnimde kuvvetlendirmemi sağladı ve bir kez daha doğanın kültürün ve sanatın bir parçası olduğumu hatırlattı.
Berke Can Özcan
Köklerim beni derinden etkiliyormuş, ancak ben uzun zaman onları görmezden gelmişim, ne zaman ki onları merak etmeye, sorgulamaya ve araştırmaya başladım, o zaman daha bütün bir birey oldum, bu araştırmanın işimi doğrudan etkilemesi kaçınılmaz.
Efes çekimi beni çocukluğuma götürdü, son senelerde onlarca Antik Kent gezmiş olmama rağmen, Efes’i çok silik çocukluk hatıralarında bırakmış ve ona geri dönememiştim, bu yüzden yeniden Efes’i ziyaret etmek heyecan vericiydi, ben değişmiştim ama o da değişmişti.
Hakan Bahar
İstanbul ‘da doğup büyümüş biri olarak İstanbul’un bu şehrin harmanı kendi özümle buluşunca Alaturka ve Alafranga tınlıyor.
Bu kültürün , çok sesliliğinin özüme yansımaları , nostaljiyi , kentliliği , şehrin estetik kültürünü ve müziğini benimle buluşturuyor . İşte bu ilhamın eseri benim için İstanbul , müzik ve moda.
Kusursuz insan sanatının havasını solumak çok gerilerde kalmış çağların köklerini yeniden keşfermek için çıktığım bu yolda bana eşlik eden müzisyen dostlarım ile bu hayalin izini sürdük.
Efes ‘in müzik ve estetik dolu hayaline müzikal kodlarımız eşlik etti .
Gözlerimiz gördüklerimizi önyargısız bir göz ve kalple seyretti .