İstanbul’un yeni buluşma noktası Artisan İstanbul’un hikayesini kısaca sizden dinleyebilir miyiz?
Daha önce Taksim Gümüşsuyu’nda Mercure Hotel olarak hizmet veren binamız 2020 yılının başında pandemiden dolayı gerçekleşen kapanmayı da fırsat bilerek, kapsamlı bir renovasyondan geçti. Tüm hazırlıklar tamamlanınca da Accor ailesinin üst segment premium markalarından MGallery olarak Kasım 2020 de kapılarını açtı.
Accor çatısı altında olmak nasıl bir fark yaratıyor?
Accor Grubu’nun dünyada 100 den fazla ülkede 3700’den fazla oteli var. Yüksek kalite ve hizmet standartları, inovatif yaklaşımı ile her kesimden insanın rahatlıkla konaklama, gastronomi ve eğlence ihtiyacına cevap vererek, markamızın sadece devamlılığını değil aynı zamanda gelişimini de sağlıyor. Böylesine büyük ve profesyonel bir yapının içinde olmak diğer markalara göre bize oldukça fazla imkan ve kaynak sunuyor. Misafirlerimize temiz ve güvenli bir otelden öte dünyada ve ülkemizde yeni gelişmekte olan gastronomik trendleri de deneyimleme imkanı verebiliyoruz.
Yeni bir şehir oteli olarak nasıl bir fark yaratıyorsunuz?
İstanbul’un dünya metropolleri arasında hak ettiği yeri alması için her bakımdan öne çıkacak yatırımlara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Konaklama ve restoran sektörü olarak üstümüze düşeni yaparak, pek çok ülkeden gelen ziyaretçilerimize eşsiz bir deneyim yaşatmak ve tekrar geri gönme arzusu yaratmak temel hedefimiz. Biz otel olarak sadece misafirlerimizin konaklama ihtiyaçlarını karşılamıyor aynı zamanda onların evlerine döndüklerinde buradan götürdükleri hatıraları oluşturmaya da yardımcı oluyoruz.
Gümüşsuyu gibi tarihi ve çok merkezi bir konumda, Boğaz manzaralı bir otel olmanın ne gibi avantajları var?
Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi, Dolmabahçe Sarayı ve Kabataş gibi merkezlere sadece birkaç dakikalık yürüme mesafesinde olmak misafirlerimize eşsiz bir imkan sunuyor. Bununla beraber Taksim’in gürültü ve kalabalığından da yeteri kadar uzak kalabiliyorlar. İstanbul’un eşsiz Boğaz manzarasına karşı uyanmak, otelin terasındaki Madam Niça’da yine Boğaz manzarası eşliğinde kahvaltı keyfi yapmak, öğle ve akşam yemeklerinde bu göz ziyafetine mükemmel lezzetlerle beraber varabilmek tabii ki tarifsiz bir deneyim yaratıyor.
Odalar özelliklerine göre nasıl sınıflandırılıyor?
Otelimizde standart, delux, delux Boğaz manzaralı ile Boğaz ve şehir manzaralı süitler olmak üzere tamamı yenilenmiş toplam 136 oda bulunuyor.
Tüm odalar, lobi ve restoran alanı oldukça cool ve konforlu. Mimaride kiminle çalıştınız?
Mimari stilimizi belirlerken yine markamızın özelliklerini göze aldık. Yenilikçi, konforlu ve insanı yormayan, zorlamadan uzak bir dekorasyon benimsedik. Erhan Sağır ve ekibinin hazırlayıp uyguladığı bir çalışma oldu.
Sanatla da oldukça güçlü bir bağınız var? Tüm bu detaylar otele nasıl bir değer katıyor?
Mekanlardaki sanat eserleri oradaki mekanın iletişiminin önemli bir parçası. The Artisan Istanbul’daki sanat eserleri de otelin hikayesini oluşturmakla kalmayıp, oteli ve gelen misafirleri kucaklayıp sarmalıyor. Sanat eserleri üzerinden sağladığımız bu iletişim sayesinde gelen misafirlerimiz tıpkı bir ev gibi bulundukları alanları kendilerine ait ve yakın gelecek alanlara çeviriyorlar. MGallery markası da bir konaklama ihtiyacını gidermekten ziyade life style bir otel olarak misafirlerine sunduğu ürün ve hizmetlerle tamamen deneyim yaşatmayı amaçlıyor. Her MGallery oteli kendi hikayesi ve özellikleriyle öne çıkıyor. Bizim de adını Beyoğlu’nun eski ve yeni zanaatkarlarından esinlenerek almış olduğu “The Artisan İstanbul” ismimizden de anlaşılacağı gibi sanat ve zanaata olan gönül bağımız bu konuda öne çıkmamızı sağlıyor. Misafirlerimizin otelde konaklamaları sırasında güzel sanatlara olan ilgisini de en güzel şekilde karşılıyoruz.
Otelde toplam kaç eser var?
Otelimizde toplam 68 adet sanat eseri yer alıyor. Eserler yağlı tablodan heykele, enstlasyondan serigrafiye uzanan bir seçkiden oluşuyor. Richard Mas, Şükrü Karakuş, Selma Gürbüz, Derya Geylani Vuruşan, Haydar Akdağ, Atilla Galip Pınar, Seyit Bozdoğan gibi birçok yerli ve yabancı sanatçının eserine ev sahipliği yapıyoruz.
Gastronomik anlamda da oldukça güçlüsünüz. Sizce bu nasıl bir fark yaratıyor?
İnsanın ruhuna ve yaşam tarzına hitap eden lezzetler yaratmaya gayret ediyoruz. Misafirlerimizin memnuniyeti bununla orantılı bir şekilde artış gösteriyor. Bunların bir geri dönüşü olarak da marka bilinirliliğimiz yükseliyor.
Bozcaada’nın ünlü restoranı Madam Niça terasınızda. Büyüleyici Boğaz manzarası ve harika menüsüyle büyük ilgi görüyor. Marka ile yollarınız nasıl kesişti?
Otelin yenilenmesi ve MGallery markası ile yoluna devam etmesi kararlaştırıldığında aynı zamanda otelin teras katına 360 derece manzaralı bir restoran yapılmasına da karar verildi. Ama bu restoranın klasik otel mutfağı yerine, kendine has bir kişiliği olmasını ve bu karakterinin MGallery markasıyla örtüşüyor olmasına gayret ettik. Accor’un bu markası kadın enerjisiyle bir bütünlük oluşturularak hayata geçmiş ve gelişmişti. Biz de pek çok işletmeciyle görüştükten sonra Bozcaada’da Madam Niça’nın sahibeleriyle iyi bir sinerji yakalayabileceğimizi düşündük. Kadın elinin değdiği her iş gibi, detaycı, mükemmeliyetçi ve samimi bir menümüz var. Genç şeflerimizin yorumlarıyla muhteşem Boğaz manzarası eşliğinde misafirlerimize harika bir damak şöleni sunuyoruz.
Hedef kitleniz kimler?
Biz bir life style otel olarak daha çok konaklama ihtiyacından dolayı değil de yeni yerleri, lezzetleri ve şehri deneyimlemek isteyenlerle birlikte yeni hatıralar biriktirmek isteyen, hayattan ve tecrübelerinden zevk alan kişileri ağırlıyoruz. Özetle, geleneksel sıkıcı otel anlayışını aşarak misafirlerimizle samimi bir bağ kurup, bunun devamlılığı için çabalıyoruz.
Önümüz yaz… Yaza dair planlar neler?
Bu kış çok sert geçti. Dolayısıyla geçen yıllara göre yaz daha bir heyecanla beklenir oldu. Biz de aynı heyecanla otelimizin muhteşem Boğaz manzarası ve konforunu da düşünerek yaza özel çok güzel hazırlıklar yapıyoruz. Öncelikle teras buluşmalarımız olacak. Harika gün batımları eşliğinde, müzik ve eğlencenin bir arada… Bunun için şehrin en güzel manzaralarından birine sahibiz. Ayrıca çok sevdiğimiz semtimiz Gümüşsuyu’ndan ilhamla farklı sanat projelerimiz olacak. Bunlarla da farklı kitleleri Artisan dünyasında buluşturmayı hedefliyoruz. Buna fotoğrafçılardan ressamlara uzanan farklı sanatçıları dahil ederek güzel bir etki yaratacağız. Çalışmalarımız tamamlandığında detayları paylaşacağız. Ayrıca terasımızda yer alan ve çok sevilen Madam Niça’nın da yaz menüsü ve eğlencesi heyecanla bekleniyor. Orada da çok güzel buluşmalar ve unutulmaz anlara ev sahipliği yapacağız. Ekip olarak yaza çok iyi hazırlanıyoruz. Umarım hepimiz için güzel bir yaz olur.
Bozkurt Atabek
The Artisan İstanbul Hotel Gn.Md.