Touché Touché Markasının Kurucu Ortağı Cem Öztürk
GQ Tanıtım

Yeniliği Kucaklayıp, Değişimi Başlatan Bir Lider: Cem Öztürk

Touché markasının kurucu ortağı Cem Öztürk, bireyselliği ve özgürlüğü temel alan vizyonuyla Türk moda sektöründe yeni bir dil oluşturmanın 10 yıllık hikayesini anlatıyor.

Touche yolculuğunda yola çıkarken motivasyonunuz neydi? 

Touche bir markadan çok daha fazlası. Touche gerçek bir hikaye, bir duruş, hatta bir mücadele. Dünyaya karşı dünyayla bir olma, kendin olmaktan taviz vermeden özgürce dünyaya karışma mücadelesi. İşte Touche’nin kuruluş motivasyonu tam olarak bu. Çoğunluğa hizmet eden moda endüstrisinin göz ardı ettiği bireysel tercihleri, hak ettiği şekilde sektörde var edip, konumlandırmak en büyük motivasyonumuzdu. Gerçek özgürlük bireysel sınırlarımızı kendimizin belirlemesidir. Biz bu özgürlüğü sonuna kadar hak ettiklerine inandığımız kadınlar için yola çıktık ve bu hikayeyi onlarla birlikte yazdık. İşte bu yüzden Touche’nin hikayesi benim de hikayem. Onun başarısı, benim özgürlük ideallerimin de zaferi. 

Touche olarak Türk moda sektöründe yeni bir dil oluşturdunuz. Bunu nasıl başardınız?

Moda bir ‘kendini ifade etme biçimi’dir. Kullanmayı tercih ettiğimiz her parça, kim olduğumuzu anlatan kelimeler. Stilimizse bu kelimelerin toplamından oluşan bir manifesto gibi bizi diğer insanlara anlatıyor. Touche’nin moda sektöründe oluşturduğu bu yeni dil aslında tüm kadınların ortak dili olma yolunda ilerliyor. Biz kadınlara moda alanında kendilerini özgürce ifade edebilmeleri için gereken enstrümanları veriyoruz, yorumlamak onlara kalıyor. Aslında Touche’nin bu birleştirici moda dilini yine kadınlar deşifre ediyor. Oluşturduğumuz bu inanılmaz iletişimi canlı tutan şey, kadınların içlerinde olan bu birleştirici gücü fark etmelerini ve harekete geçirmelerini sağlamak. 

Kıyafetlerin ruh halimizi yönlendirdiğine inanıyor musun? 

Kesinlikle. Hatta bu benim için bir hayat tüyosu diyebilirim. Nasıl ki tercihlerimiz ruh halimizi, hayata bakış açımızı yansıtıyor, bazen bu etkiyi tersine çevirerek kullanmak, iyi hissetmek için en hızlı ve en etkili yöntemlerden biri olabiliyor. Hissettiğimiz gibi değil, hissetmek istediğimiz gibi giyinmek; benden size tavsiye. Bunu mutlaka deneyin. 

Dünyada moda ve tasarım sence nasıl bir dönüşüm geçiriyor? 

Durmaksızın devam eden bir döngü bu. Yeni girdilerle şekillenen yeni trendler, yeni trendlerin ilham aldığı klasikler... Bu hızlı akışın içinde görünen en belirgin dönüşüm: bireysellik. Dünya modası artık çoğulculuktan uzaklaşıyor. Farklı, orijinal, genel geçer beğeniden ziyade bireysel tercihlere dayalı olanı merkeze alıyor. Bu dönüşümün insanları özgürleştirdiğine ve ötekileştirme algısını biraz olsun ortadan kaldırdığına inanıyorum. Touche’nin misyonu da zaten dünya modasının evrimiyle paralel ilerliyor. 

Touche şu an 10 yaşında, bu süreçten bahsedebilir misin? 

Touche 10 yıl önce moda sektöründe görmezden gelinmiş çok önemli bir boşluğu doldurmak için kuruldu, başlattığımız bu akımın anlamı çok büyük. Daha önce de bahsettiğim gibi globalde bireyselliği destekleyen bir dünya modası hakimiyetini sürdürürken, Türkiye’de modest giyim ve trendleri birleştiren, kıyafetin kullanım yorumunu kullanıcıya bırakan, birleştirici bir marka maalesef yoktu. Kullanıcı potansiyeli bu kadar büyük bir alanda, tüketiciye sunulan alternatiflerin yok denecek kadar az oluşu şaşırtıcıydı. Bu 10 yıl; bizim kadınlara, kurallarını ve sınırlarını kendilerinin belirledikleri özel alanlarında, kendilerini özgürce ifade edebilmeleri için yepyeni bir dünya inşa ettiğimiz ve büyük bir inançla gerçeğe dönüştürdüğümüz bir hikayenin ilk bölümüydü. Her şey daha yeni başlıyor. 

Yeniliği Kucaklayıp, Değişimi Başlatan Bir Lider: Cem Öztürk
Yeniliği Kucaklayıp, Değişimi Başlatan Bir Lider: Cem Öztürk

Bize Touche kadınını tanımlar mısın? Touche kadınının bir günü nasıl geçer, ruh hali nasıldır? 

Eğer Touche tek bir günü, tek çeşit bir ruh halini anlatsaydı çok üzülürdüm ben. Biz kadınlara yepyeni ve her halleriyle mutlu oldukları koca bir dünya sunabilmek için yola çıktık. Açık bir zihinle herkesi olduğu gibi kabul eden, dünyayla barışık, kalabalığa karışmaktan korkmayan, özgüvenli hisseden herkes “her gün” mutludur. Kendini iyi hissettiğin her gün mutlusundur. Biz bütün kadınların kendilerini her gün iyi hissetmeleri için çalışıyoruz. Bu yüzden bir gün seçmem imkansız, her gün Touche günü. 

Peki sence sosyal medya modayı nasıl değiştirdi? Değiştirdiğine inanıyor musun? 

Sosyal medyanın modayı değiştirdiğine değil de, moda akımlarının temas ettiği bölgeler ve kitleleri ciddi derecede genişlettiğine inanıyorum. Her şey o kadar büyük bir hızla, o kadar geniş kitlelere yayılıyor ve sınırsızca paylaşılıyor ki; sanki moda sosyal medyaya göre şekilleniyor gibi bir algı oluşuyor. Bu iki alan birbirini öyle destekliyor, o kadar iç içe geçti ki, ‘tavuk mu yumurtadan çıkıyor, yumurta mı tavuktan?’ sorusunun cevabı kadar afaki bir hal aldı bu sorunun cevabı. Aslında bence sosyal medya hala modanın bir numaralı yayılım aracı. 

Geriye dönüp baktığında kendine ne söylemek isterdin? 

Dürüst olacağım, geriye dönüp bakmak pek bana göre değil ama böyle bir hakkım olsaydı “Doğru yoldasın aynen devam et” derdim. En azından süreçteki heyecanımı ve stresi sıfırlamış olurdum.

Güç senin için ne ifade ediyor?

Benim için gerçek güç ancak şu dört özellikle tanımlanabilir: Esneklik, birliktelik, farkındalık ve her şeye sahipken kendini yönetebilme becerisi yani sapasağlam bir irade. Esnek olmazsan kırılırsın, gücünü paylaşmazsan yalnız kalırsın, kusurlarının ve eksikliklerinin farkında olmazsan onları fırsata çeviremezsin. Ve en önemlisi iraden seni yenerse elindeki gücü dürtülerinle kullanırsın. Gerçek güç bazen yapabilecekken yapmamaktır, sabırdır, istikrardır... Benim güçten anladığım bunlar. Diğer her şey, büyük hareketler, büyük sözler güç değil, sadece ego gibi geliyor bana. 

Bu başarılı serüvende, Touche’yle olan yolculuğunun sana kattığı değerler veya duygusal tatmini nasıl tarif edersin?

Aslında kendi değerlerimize sırtımızı yaslayarak kurguladığımız bir yolculuk bu. En güzel yanıysa, süreç bize sonuna kadar arkasında durduğumuz değerlerin doğruluğunu, kıymetini tekrar tekrar kanıtladı. Doğru yolda olduğunu bilmek, inandığın değerleri geniş kitlelerle paylaştığını ve desteklendiğini görmek; işte en büyük duygusal tatmin bu benim için. 

Yakında karşımıza çıkacak bir sürpriz, bir koleksiyon ya da işbirliği... Henüz kimsenin bilmediği bir proje hakkında, ufak da olsa bir ipucu verebilir misin bize?  

Bunun hakkında asla konuşmamam gerekiyor, keyif aldığım her şeyi ben de hemen paylaşmak istiyorum ama sürprizlerin gücüne de inanıyorum. Madem sordunuz en azından şu kadarını söyleyebilirim; bundan sonraki hedeflerimiz globalde. Touche’nin Türkiye’de gösterdiği cesareti, dünyada göstermeyi başarmış bir kadınla henüz proje aşamasında global bir konumlandırma planlıyoruz. Gerçekleştiğinde bu projenin röportajını ayrıca yapacağız, size söz. 

Bu süreçte yalnız değilsin, oldukça donanımlı insanlarla, son derece uyumlu bir ekip çalışması yürütüyorsunuz. Bu uyumu nasıl koruyorsunuz?

Touche benim seçilmiş ailem gibi. Uzun vadede önünü göremediğimiz hiçbir yapının uzun ömürlü olacağına da inanmıyorum, bu yüzden ekibimi de bu yol arkadaşlığı üzerine kurdum. Ortak bir hedefle yola çıktığınızda, aynı amaç için mücadele ettiğinizde, başarıyı ve mutluluğu da keyifle paylaşıyorsunuz. Benimle birlikte bu işe gönül vermiş, hayal kurmuş, fedakarlıkta bulunmuş ve severek çalışmış insanlar sayesinde bu iş bugün bu noktaya geldi. Evet biz kocaman bir aileyiz, kurumsal bir aile.. Ve ben bununla gurur duyuyorum. 

2025 Benim Yılım Olacak Çünkü….

Evet gerçekten benim yılım çünkü Touche sonuna geldiğimiz bu ilk 10 yılda kendi kulvarını hazırladı. Sıfırdan başlamıştık ve şu an 1 – 1’iz. Yani gerçek rekabet asıl şimdi başlıyor. Bundan sonrası Touche için daha keyifli. Bu yıl Touche’nin yılı ve tabii ki benim de yılım…

Şu an mesleki süreçlerinde kaygı yaşayan genç girişimcilere vermek istediğin tavsiye ya da önerin ne olurdu? 

İstikrar ve cesaret. Fikirlerini dile getirmekten çekinmesinler, gerçekten inandıkları zaman vazgeçmesinler. Evet başarıya giden yol insanı zorlayan, zaman zaman umutsuzluğa sürükleyen, inişli, çıkışlı bir yol ama kim kazanıyor biliyor musunuz? Hiç vazgeçmeyen, her ne olursa olsun istikrarla yoluna devam eden. Benim deneyimim de bu yönde oldu. Pek çok noktada geri dönüp vazgeçmek isteyecek kadar zorlanabileceğimi biliyordum, sırf bu yüzden ben bu ihtimali daha yola çıkarken ortadan kaldırdım. Sürece odaklandım. Sürekli sonuçları düşünmek yerine süreçten keyif almayı, tecrübe kazanmayı ve yeni yollar açmayı öğrendim. En zorlu dönemeçlerde, ne yapacağımı bilemediğimde bile bildiğim tek bir şey vardı; o da geri dönmeyeceğim. Kendinize başka hiçbir yol bırakmadığınızda başarı mecburi istikamet olarak önünüzde duruyor. Sakin olun, haritanızı ve alternatif yollarınızı belirleyin, gidin ve onu alın. 

 

İLGİLİ İÇERİKLER Cem Öztürk Touché
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası