Üretimde sınıfta kalan kontroplak kalıbı fikrini İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan Donanması askerlerin taşınması için acil durum bacak ateli tasarlayarak adapte eder (bir nevi sponsorlu olarak) icadı geliştirme fırsatı bulurlar.
İlk ürünü burada sahneye sokalım: Kontrplak sandalye yani “molded-plywood LCW (Lounge Chair Wood)”. Ergonomik ve tabii ikonik bir “yüzyıl ortası modern tarz” (Mid-Century modern) tasarım örneği olan bu sandalyeye bakınca Charles Eames ve Eero Saarinen’in ilk form çalışmasını anlamak mümkün. Ray ve Charles sorunu resmen elleriyle çözer. Başında biraz uzun bahsetmiş olabilirim: Bir yarışmayla hedeflenen fikrin savaş sırasında başka bir ürün üzerinden geliştirilmesi ve sonucunda ortaya ilk hayalin çözümünün çıkması endüstriyel tasarımı özetliyor. İşin içinde denemeler, hatalar, ısı ve basınç var. Bir de hedef odaklı inat. Tek parça kontrplak olmuş olmamış, bu tasarım onların çizgisine ön ayak oldu diyebiliriz. Daha önemlisi ise bu yaratıcı ikilinin belki de habersizce bir devri başlatmaları. Sonra gelsin sandalyeler, masalar ve çeşitli materyal denemeleri. Lounge Chair Wood 1946’da Herman Miller tarafından üretime sokulur.
1948’de MOMA’nın “Düşük bütçeli mobilya” (Low-Cost Furniture) yarışmasına katılarak The Eames Fiberglass Chair’i tasarlarlar. Tek parça fiberglastan sandalyenin oturma ve yaslanma kısımlarını geliştirirler.
1945-1949 arası Arts & Architecture Magazine sponsorluğundaki “The Case Study” isimli projenin bir parçası olarak Pacific Palisades’de Case Study House Number 8 yani “the Eames House”u tasarlayıp tamamlarlar. Bu ikonik evi hala ilk haliyle gezmek mümkün. Los Angeles kırlarında Mondrian esintileri. 1951’de Eames House’da çay seremonisi daveti vermek üzere evin etrafındaki sıtma ağaçlarından Eames Tel Bazli Alçak Masa (Eames Wire Base Low Table) tasarlarlar. Ağır konuklar arasında Heykeltraş Isamu Noguchi ve aktör Charlie Chaplin de var. Eameslerin “Bir tasarımcının rolü çok düşünceli ve iyi bir ev sahibi olarak ziyaretçilerinin ihtiyaçlarını ön görmektir.” deyişinin form bulmuş hali diyebiliriz.
1949’da the Detroit Institute of Arts için hazırlandıkları bir sergide Japon esintileri ve makine estetiğine uygun fikirleri geliştirmeye odaklanırlar. Diğer bir adıyla “Eames wire desk” ve “Eames wire storage” tasarımlarına bakıyoruz şu anda; kısacası metal altlı ofis tasarımları. Modern tasarim, retro renkler ve pratikliğin yanı sıra, bu ürünlerin bir özelliği de değişik büyüklükteki çalışma alanı veya ofislerde kullanılabilirlikleri.
Aynı zamanda 1950’de sallanan sandalye tasarımı RAR (Rocker height, Armchair shell, Rocking base) ile plastiği ve 1951’de Wire Mesh Chair ile metal/deri kullanımını geliştirdiler.
Bu noktada geliyoruz Eames şezlong ve otomana (Eames Lounge Chair ve Ottoman). “Sunset blvd”, “Some like it hot”, “The Apartment” gibi filmlerin yönetmeni olarak bildiğimiz Billy Wilder Eames’lerin yakın arkadaşı. Setini ziyarete gittiklerinde fark ediyorlar ki, arkadaşları Oscar'lı bir yönetmen olsa da set aralarında dinlenmek için birkaç mobilyayı birleştirip üzerine şezlongmuşçasına yerleşmek zorunda kalıyor. Gongun sesini duymuşçasına fikir düşüyor Charles ve Ray’in aklına. Pürüzsüz kontrplak, uzanmaya elverişli set formu, alüminyum ayak tasarımı ve deri kaplama şeklinde bir tasarım oluştururlar. Sonuç “Arlene Francis Home Show”da İlk olarak 1956’da sunulduğunda”, çiftin ilk tasarımlarından farklı bulunur. Aynı zamanda dönemin minimal ve tutumlu estetiğine karşı samimi ve rahat bir ürün üretmeleri de çağdaş tasarımın kalıplarına vizyonlarını katmaları olarak yorumlanabilir. Ray, Charles’a yazdığı bir mektupta bu tasarımlarını “rahat ve tasarımsız (undesigny)” şeklinde tanımlamıştır. İlk tasarlanan set Billy Wilder’a verilirken, üretim görevi ise Herman Miller’a teslim edilir.