Reservoir Dogs (1992)
Olabildiğince talihsiz giden soygunun ardından, filmin başlarındaki sahnede garsona bahşiş vermeyi reddeden cimri Mr. Pink'in herkes ölürken elmasları alıp kaçıyormuş gibi görünmesi birazcık adaletsiz görünebilir ama merak etmeyin. Kapanış sahnesinde kameraya yansımadığı halde arka plan seslerinde anlatılan tek şey, Mr. Pink'in polis tarafından nasıl yakalandığı.
Pulp Fiction (1994)
Bruce Willis'in canlandırdığı Butch karakterinin nasıl köşe bucak kaçtığını, Marsellus Wallace ile düştüğü sadist ortamı ve sapık polis Zed'in Marsellus'a nasıl tecavüz ettiğini unutmadık değil mi? Tecavüze uğrayan Marsellus'un kendisini samuray kılıcıyla kurtaran Butch'u borcundan azad etmesi ve tecavüzcü Zed'le özel olarak 'ilgilenmesi', Tarantino'nun ilahi adalet yorumlamalarının ilk örneklerindendi.
Kill Bill: Vol. 1 (2003)
Sahneye yansıttığı ilahi adaletin gerçek anlamıyla intikam adaletine dönüştüğü film, başından sonuna “Oh olsun sana!” dediğimiz anlarla dolu olsa da Uma Thurman'ın canlandırdığı The Bride'ın komadaki bedenini peşkeş çeken hasta bakıcı Buck'ı kapı eşiğinde hakladığı an, intikamların en tatlısıydı.
Kill Bill: Vol. 2 (2004)
Yönetmenin filmin örgüsünde zirveye çıktığı an ise, intikamcı Beatrix'in azılı düşmanlarından Elle Driver'ı öldürmeden önce gerginliğin tepeye tırmandığı dövüşme sahnesinde rakibinin gözünü bir anda kapıp koparıvermesiydi. Hayranlarının hatırlayacağı üzere Elle, Beatrix'in Kung Fu hocası Pai Mei'yi zehirleyen kişiydi. Elle'in halihazırda kaybettiği gözünü de saygısızlığından dolayı yine Pai Mei almıştı.
Inglorious Basterds (2009)
Tarantino'nun eskinin hor görülmüş akımlarını yorumlamaktan çıkıp dönem filmlerini yorumlamaya başladığı bu filmde, dünya çapında kabul gören bir nefret süjesi olarak Nazileri ele alması her ne kadar biraz banal görünse de final sahnelerinde Hitler'i öldüren Donny Donowitz'in bütün bir şarjörü kurbanının suratına boşaltması ve bakışları, söz konusu nefretin en katıksız ifadelerinden biriydi.
Django Unchained (2012)
Amerikan tarihinin en karanlık dönemini işlediği filmi, ucu açık kalan bütün intikam hikayelerinin tamamlanmasıyla sonlansa da baş karakter Django'nun özgürlüğünü yakaladığı anda zamanında eşi Broomhilda'ya işkence eden Brittle kardeşleri öldürmesi en can alıcı sahnelerdendi. Tarantino'nun filmin müziklerine bilhassa gösterdiği özen, bu sahnelere eşlik eden Anthony Hamilton ve Elayna Boynton'ın Freedom (Özgürlük) isimli parçasında kendini göstermişti.
The Hateful Eight (2015)
O döneme kadar işlediği intikam hissini tamamen farklı bir boyuta taşıdığı filminde kendi hikayeleri içinde nefretin yoğurduğu sekiz karakteri bir şekilde birbirlerinden nefret edecek şekilde aynı salonda toplayan yönetmen, karakterlerini diğer filmlerinin aksine hiçbir şekilde tamamen haklı gösterilmeyecek şekilde tasarlamıştı. Pek çoklarının eleştirisine maruz kaldığı bu seçimine, Tim Roth'un canlandırdığı Oswaldo Mobray'in sözleriyle cevap veriyordu: “Adaletin özü, tarafsızlıktır. Zira tarafsız olmadan getirilen adalet, her zaman adaletten sapma riskini taşır.”