Hacks dizisi üç sezonu geride bıraktı. Siz de Hacks'in ne olduğunu merak edenlerdensini değil mi? Hadi yahu! Hacks! Jean Smart'ın komedyeni oynadığı Hacks!
Görünüşe göre buralarda Hacks çok izlenmemiş. Bunu düzeltmemiz lazım. Başlıyoruz.
Hacks, benim “komedi-öncülüğünde dram” olarak adlandıracağım (The Bear'ın tam tersi), göz kamaştırıcı Jean Smart'ın kariyerinin sonundaki komedyen Deborah Vance'i canlandırdığı, menajerinin Las Vegas'taki bir kumarhanede alacakaranlıkta sahneye çıkmadan önce şakalarını tazelemesi için genç ve gelecek vaat eden Ava Daniels'ı (Hannah Einbinder) tuttuğu bir dizi.
Dizi daha sonra, Seinfeld'in bu tarafında gördüğünüz en keskin komedi yazılarından bazılarıyla işleri güncel tutarak, denenmiş ve test edilmiş “sonunda her iki taraf için de verimli olduğu kanıtlanan ve her iki tarafın da değer verdiği isteksiz kişilerarası ilişki” durumunun etrafında keyifli bir şekilde dönüyor.
Vance ve Daniels arasındaki ilişki çatışmanın anahtarı, öyle ki dizi boyunca birbirlerinden gerçekten ne kadar hoşlandıklarını sorgulamaya devam ediyoruz. İş ortaklıklarının hakaretler üzerine kurulu olması tamamen yerinde - ilk buluşmalarında Vance Daniels'ı çabucak kovuyor, ardından kapıdan çıkarken savurduğu ayrılık hakaretleri nedeniyle onu tekrar birlikte çalışmaya davet ediyor.
Birbirlerine karşı daha fazla sevgi geliştirmiş gibi görünseler de, Vance'in Daniels'a beyin fırtınası seansları izlemenin “Picasso'nun şarkı söylemesini izlemek gibi” olduğunu söylemesi gibi, hakaretler dizinin birçok komedi noktasını sağlamaya devam ediyor. Daniels “Resim demek istemedin mi?” diye sorar. Vance'in basit “hayır ”ının düzlüğü, TV komedisinin temelleri konusunda ustalık sınıfındadır.
Bu dinamik işe yarıyor çünkü her iki karakter de komik, sempatik ve aslında biraz da berbat olmanın inandırıcı bir karışımı. Vance özür dilemeyecek kadar bencil ve komedisinin ve kişisel tutumlarının güncellenmesi gerektiğinden bilerek habersiz. Günümüz kültüründeki Daniels tartıştıklarında çoğu zaman haklıdır, ancak bu konuda etkileyici bir şekilde sinir bozucu olmayı başarır ve ayrıca kendini bile şaşırtan bazı ahlaki suçlar işler.
Daha ciddi karakter dinamikleri ve anlatılarının nihayetinde devreye girmesi takdire şayan bir sabırla gerçekleşiyor ve ancak dizi bu karakterlere gerekli yatırımı yaptıktan sonra geliyor; kısmi korkunç özellikleri, onlara karşı geliştirdiğimiz duyguları görmemizi engelliyor. Yüzeysel olarak, hatta özellikle sevilebilir insanlar değiller. Ama yine de onları çok seviyoruz, çünkü Hacks asla karakterlerden hoşlanalım diye yalvarmıyor, aksine onları sevmemiz için bize meydan okuyor.
HBO
Vance'in menajeri Jimmy (yapımcı Paul W. Downs tarafından canlandırılan) ve onun harika kaotik asistanı Kayla (aptalllık derecesinde eğlenceli Megan Stalter) gibi tamamen ete kemiğe bürünmüş yan karakterlerin yanı sıra işkolik eğilimlerini dizginleyemeyen Vance'in COO'su Marcus da dizinin ana temposuna paralel ilerleyen ilgi çekici bir hikaye sunuyor.
Bu da başarısının bir diğer önemli bileşeni - olay örgüsünden kaçınmıyor. Bazen bir olay örgüsüne sahip olmaları gerektiğini unutan bazı dramedilerin aksine (The Bear'ın üçüncü sezonu), Hacks bize her sezonun sonunda büyük sürprizler ve bazı gerçek gerilimlerle işleri oldukça eski bir klipte ilerleten gerçekten zorlayıcı bir anlatı sunuyor. Hacks hikayeye hizmet ediyor, hikaye Hacks'e hizmet etmiyor.
Şimdiye kadar kaçırdığınız için sizi affedebiliriz. Çok insanun gözünden kaçtı. Ama kendinizi uyarılmış sayın - bu kaçırılmaması gereken bir TV yapımı.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
