Sene 2010, aylardan mart. Roma’da yaz görünümlü, kış havasında, bir bahar günü. Tipik bir İtalyan otelinde çekilen bir reklam filmi için kalabalık bir ekip, 20’sine henüz basmamış bir Los Angeles modelini bekliyor. Reklamın teması baştan çıkarmak ve model dünyasının parlayan ismi Alyssa Miller, baştan çıkarmanın kitabını yeniden yazmak için otele varıyor. Senaryoya göre beyaz saten çarşaflara dolanmış Alyssa, kapıda beliren erkeği görünce çıplak ayaklarıyla karşılayacak, duvara yaslayıp baştan çıkarmaya çalışacak. Kabartılmış saçları, öne doğru uzattığı dudaklarıyla çekim arkasını kaydeden kameraya dönüp “Baştan çıkarma, tamamen kendini seksi ve güçlü hissetmekle alakalı” diyor.
Guess Seductive parfüm reklamı, tüm dünyaya baştan çıkarıcı Alyssa Miller’ı takdim ederken, daha büyük kapılar açacak bir teklifi de beraberinde getiriyor: Sports Illustrated’ın meşhur bikini sayısının kapak kızı olmak.
Yeşil sahalardan podyuma
Bugün, Alyssa’nın bakmalara doyamadığınız seksi Sports Illustrated pozlarının yerinde şöyle bir kareyle karşı karşıya kalmanız an meselesiydi: Üstünde terli bir forma, topuğunda meşin yuvarlak, top peşinde koşturmaktan kalınlaşmış bacağı ve şut çekmekten sertleşmiş yüz ifadesiyle size “Nasıl taktım 90’a ama” pozu veriyor.
Futbolcu olacakken tamamen tesadüf eseri kendini podyumlarda bulan Alyssa, yürümeye başladığı gibi top tekmelemeye başladığını anlatıyor heyecanla: “Çocukluğum top peşinde koşturmakla geçti. Evde, sokakta, parkta, plajda, her yerde. Ayaklarım sürekli kanlı, hep yara bere içinde büyüdüm. Mahallede çıplak ayak oradan oraya koşturan bir çocuktum.”
Yeteneğini profesyonel boyuta taşıyıp, yeni Mia Hamm (Tüm zamanların en başarılı kadın futbolcusu, 158 golle dünya futbol tarihinde en çok gol atan milli oyuncu) olma yolunda, yeşil sahalarda koşar adım ilerlerken, o en klişe tabirle kader ağlarını örüyor ve Alyssa henüz 15’inde, kendini New York’ta bir model ajansında buluyor. Çocuk aklıyla New York’a kafa tutmanın, çekimler için tek başına dünyayı dolaşmanın kendisine okulda öğretilen bilgilerden çok daha fazlasını kattığını söylüyor: “Zorlu ve korkutucu bir süreçti. İyi ki yapmışım, iyi ki düşünmeden atılmışım bu maceraya.”
Beş yıldır dünyanın dört bir yanında billboard’ları süslemesine rağmen duruma hâlâ alışabilmiş değil: “Ne zaman bir derginin kapağında ya da billboard’da kendimi görsem şaşkınlık içinde, ‘Bakın bakın, o benim!’ demekten kendimi alıkoyamıyorum.”
Röportajın devamı GQ Haziran sayısında.
