Yüzyıllardır devam eden bir akımın yavaş yavaş sahneyi terk edişine şahit oluyoruz. Klasik saatlerin bir süre sonra sadece koleksiyoncuların çekmecelerini dolduracağını öngörmek hayal değil.
Elbette kolay değiştirilebilecek bir alışkanlık değil fakat akıllı saat satışları gün be gün artış gösteriyor. Klasik saatler de bir o kadar azalıyor. Klasik saatlerin tarih olduğu dönem için konuşmak biraz hayal satmak olur ama, akıllı saatlerin klasik saatlerden daha çok sattığı günlere çok yakınız. Durumu saat editörümüz Oktay ile değerlendiriyorum
Akıllı saatlerin klasik saatleri tamamen yok edeceğini düşünüyor musun? Eğer bu mümkünse nasıl bir öngörün var? Sence kaç yıla kadar klasik saatler artık üretilmemeye başlayacak?
Son 10 yıldır bu soru hep gündemde kalmayı başardı ve ben de her seferinde aynı cevabı verdim. Akıllı saatler veya mekanik saatler arasında bir rekabet, savaş, üstünlük yarışı olduğunu bir an için olsun unutursak aslında her ikisinin de farklı yönleriyle hayatımızda yer alabileceği aklımıza gelecektir. Örneğin ben hem bir akıllı saat hem de mekanik saatlerin tadını çıkarabiliyorum. Koşmaya giderken elbette akıllı bir saat takmak daha ‘akıllıca’ olacaktır. Bununla beraber en sevdiğiniz mekanik saatinizin gömlek manşetinizden gözüktüğü bir toplantı, iş görüşmesi, özel bir randevu, vb. sırasında karşı tarafta bırakacağı izlenim paha biçilemez.
Mekanik saatlerin satışlarında son yıllarda yaşanan zorluklar aslında yeni değil. Bu endüstriye yön veren İsviçre’nin saat üretimini durduracağına ihtimal vermiyorum. Ancak teknoloji şirketlerinin akıllı saatlerle başardıkları mekanik saatlerin başardıkları ile kıyas kabul etmeyecek düzeye geldi bu tartışılmaz. Çok daha enteresanı bunlar oluyorken müzayede evlerinde daha çok mekanik saat müzayedesi yapılır oldu ve bu satışlardan bazıları 20 milyon ABD dolarını geçiyor.
Tıpkı süper spor otomobiller gibi mekanik saatler de birer arzu nesnesi klasik veya birer statü sembolü olarak yaşamaya ve elbette üretilmeye devam edecekler. Şöyle düşünün, akıllı veya elektrikli otomobiller revaçta diye Ferrari Maranello’daki fabrikasına nasıl kilit vurmuyorsa; Apple Watch veya diğer akıllı saatler yüzünden de Patek Philippe üretimi durdurmayacak.
Akıllı saat kullanımı telefon bağımlılığını sence nasıl etkiler? Ekran süresine etkisi nasıl olur?
Benim bir kullanıcı olarak dikkatimi çeken çok da etki etmediğidir. Aslında belki de daha cazibeli bir takım özellikler sunulsa (mesela saat ekranından 30 cm kadar yükselen bir hologram olsa) belki ekrana bakmaktan vazgeçebilirsiniz. Şimdilik kendi adıma konuşayım akıllı saatim daha çok bir ölçüm ve hatırlatıcı cihaz olarak görev yapıyor. Belki ben eski bir sürüm kullandığımdandır. Biliyorum ki Huawei, Samsung ve Oppo son zamanlarda hem pil ömrü hem de ölçüm özelliklerine yaptıkları katkılarla akıllı saat kavramını giderek dönüştürüyor. 20 saniye el yıkama süresine itaat etmeniz için sayaç barındıranlarına ne diyorsunuz? Ancak akıllı telefon ekranları daha renkli, cazibeli ve bağımlılık yapıcı. O sebeple çok etkilediğini düşünmüyorum.
Akıllı saatlerin sağlık ve spor alanında insana sundukları sence gün sonunda herkes için ihtiyaç olabilir mi? Ya da bunun cezbediciliği ne boyutta?
Elbette olacak. Ben çok uzak bir gelecekte olacağını düşünürdüm ancak görüyorum ki şimdi o gelecek bir Philip K. Dick romanındakinden daha yakın. Sağlık önümüzdeki süreçte 100 yıl yaşayacağı aşikar olan bir kuşak ve onun ardından gelecekler için tahmin edersiniz ki çok önemli olacak. Şimdiden hayati pek çok ölçümü yapabilen akıllı saatler aslında bizim için bir aksesuardan çok önemli bir hayat arkadaşı olmaya evriliyor. Şimdilik doktorumuzla aramızda duran bu ‘hayat arkadaşının’ ileride hayatımız ve hastalıklar ile aramızda duracağını düşünüyorum. Günümüz tıp bilimi daha çok hasta olduktan sonrasıyla ilgileniyor ve insanlar artık hastalıkları önlemenin daha önemli olduğunu kavradı. İlaç firmalarına ve sigortanıza ödeyeceğinizin çok daha azıyla alacağınız bir akıllı saat şimdiden size hareket etmenizi, meditasyon yapmanızı, su içmenizi, ellerinizi yıkamanız gereken süreyi, tansiyonunuzu söylüyor ve bunlara göre size çeşitli uyarılarda bulunuyor. Ayrıca mental yetkinlikleri gerilemiş yaşlılar ve güvenliğinden hep endişe edilen çocuklar için şimdiden çok büyük işler başarıyor olduklarını unutmayalım.
Saat dediğimiz şey sadece fonksiyonellikten ibaret değil, işin görsel, tasarım kısmı çok mühim. Akıllı saatlerin tasarımını beğeniyor musun? Klasik saatlerle meselenin tasarım boyutunu nasıl kıyaslarsın?
Bu soru benim de çok uzun zamandır düşündüğüm bu konuya dair izlenimlerimi aktarmak için vesile olsun. Saat tasarımı deyince insanın aklına gelenler biraz yaşadıkları dönemle eş gidiyor. Örneğin 1920’ler ve 1950’ler arasındaki zarif, incelikli ve oldukça küçük boyutlu kol saatlerini hatırlayanlar zarafetle eşdeğer tasarımları anımsayacaktır. 1950’ler ve sonrasında tasarıma inovasyon eşlik ediyor ve gittikçe enteresan ve teknolojik anlamda sıradışı saatler ortaya çıkıyor. 1990’larda ölçülerin biraz daha büyüğünden bahsetmemiz yanlış olmaz. 2000’lerin başlangıç yılları da bu akımdan ve de abartılı lüksün zirve yapmasından nasibini almış modeller revaçtaydı. Şimdi yeniden daha sofistike ve makul boyutlu saatler yanında lüks öğelerin de gizlenmesini istiyoruz daha çok. İşe yarar özellikler dışındakiler insanları belki bir önceki 10 yıldaki kadar cezbetmiyor.
El işçiliği, yeni malzemelerin keşfi, klasik saatlerde sıra dışı olmasa da enteresan tasarımları her zaman mümkün kılabiliyor. Ama günün sonunda bu saati insanlar koluna taksın istiyorsanız, size içinde oynayabileceğiniz minik bir çember kalıyor. İşte modern saat firmalarının bunu çok iyi sindirerek mekanik saatlerin daha ergonomik, göz alıcı, rahat okunur, işlevlerine göre proporsiyonları iyi ayarlanmış ve kesinlikle dayanıklı olmasını sağlamak gibi bir görevleri var. Bu konuda MB&F ve Urwerk butik markalarına dikkatinizi çekerim. Hem oldukça sıra dışı modeller yapıyor hem de bilek de ucube görünümünü öteliyorlar. Bu büyük bir başarıdır.
Akıllı saatlerde iş öyle değil gibi gelse de onlar da bu tasarım kodlarını örnek alıyorlar. Şu anda saat tasarımları genellikle klasik saatler çizgisinde devam ediyor. Hatta Apple Watch ve Samsung Galaxy Watch deri kayışlar ile klasik saatlerin kodlarını benimsemişlerdi. Bu hala devam ediyor. Apple Watch’un ‘Milanese’ dediğimiz metal örme kayışları bence çoğu klasik saatinkinden daha konforlu. Benim en başından beri siyah ekrana karşı neden kimse bir şey yapmıyor diye bir soru kafamı kurcalıyordu ki, ona da çözüm geldi. Ancak bu da pil ömrünü aşırı tükettiğinden pratik olmaktan uzaktı. Şimdi hem ekranınız sürekli saat görünümünde durabiliyor hem de pil ömrü aşırı uzun olabiliyor. Bu yüzden akıllı saatlerin kadran seçenekleri oldukça fazla. Kronograf mı istiyorsunuz veya GMT veya tarih göstergeli veya bir diğeri… Bir iki parmak hareketiyle hepsini deneyebilir veya modunuza göre seçebilirsiniz. Açıkçası bu kulağa çok hoş geliyor. Yeter ki gerçekçi kadran tasarımları olsun. Sanıyorum ki burada da en önemlisi gerçeğini aratmayacak denli detaylı tasarıma sahip olmaları.
Hepsinden öte bir de hem klasik hem de dijital dünyanın bir araya getirildiği saatler var. Bu hibrit modellere ben en başından beri karşıyım. Çünkü bu iki dünyanın bir araya gelmesi illa ki gerekli değil. Ama çok enteresan teknoloji entegrasyonları gördük geçtiğimiz yıllarda. Yanılmıyorsam 2015 yılıydı İsviçre’nin en telaşlı zamanları. Akıllı saatler her yerde konuşuluyor ve insanların aklını çeliyordu. Dahası bu konuda İsviçreli mekanik saat üreticisi köklü markalar ne yapacaktı? O yılın başında SIHH isimli meşhur fuarda gördük ki kendisi olmasa da kayışında akıllı bir modül bulunan modeller arzı endam eyliyor.
Montblanc ve IWC bu konuda öncü markalardı. O dönem belki korkudan belki de bi refleks olarak doğan bu hibrit modeller, çok geçmeden gereksiz olduklarını ispatladılar. Biz de hızlıca onları unuttuk ve herkes kendi yoluna gitti. Bence Tag Heuer Connected isimli saatleriyle gerçekten bu işte son nokta ne olur diye şimdiden gösteriyor. Akıllı bir saat alıyorsunuz ancak son dokunuşlar, düğmeler, bilezik veya kayış gibi öğeleri elde şekilleniyor ve tıpkı klasik saatlerde olduğu gibi özel kutularda satılıyor.
Akıllı veya değil bir saatin ne kadar güzel ve vazgeçilmez bir aksesuar olduğunu anlamak gerek. Bir zamanlar dünyaya yön verenler en büyük teknolojik gizmolardı şimdi her ne kadar form değiştirseler de bu işlevlerinden bir şey yitirdiklerini söylemek çok zor. Bana sorarsanız bir tane akıllı saat veya Fitbit benzeri bir ölçer bileklik, mekanik saatlerinize eşlik edebilir. Her ikisinin de yeri ve zamanı ve de işlevi farklı. Mekanik saatlerde de farklı kayışlarla sürekli cazibeli ve uyumlu bir görünüm yakalamanız mümkün. Aklınızda bulundurun derim.