Moda tarihinin çok az dönemi, 90’lar kadar nostaljiyle anılır. Aradan 30 yıldan fazla geçmiş olsa da, birçok moda tutkunu hâlâ bu dönemi tarzın altın çağı olarak görür. Minimalizm ile maksimalizm yan yana var olmuş, ünlüler kırmızı halıda kendi kıyafetlerini giymiş ve kıyafetler gerçekten uzun ömürlü olacak şekilde üretilmişti.
Üstelik 90’lar tarzı tek bir tanıma sığmazdı. Renkli ama sade, pop kültürüne ait ama punk ruhuna yakın, dar kesimli ama aynı anda bol, karmaşık ama doğal bir dengedeydi. Ve bir zamanlar geri dönmeyeceğini sandığımız bu estetik, bugün Burberry, Gucci, Tom Ford ve Valentino gibi markalar sayesinde Paris ve Milano podyumlarına yeniden taşındı.
Peki 90’lar modasını yeniden popüler kılan şey ne? Cevap basit: rahatlık. Arşivlere kısa bir bakış bile, bu dönemin sadeliğinin milenyum sonunun anahtarı olduğunu gösterir. İlham arıyorsan, erkek modasını sonsuza dek değiştiren en unutulmaz 90’lar stil anlarına göz at.
Ne diyebiliriz ki? 1991’de Brad Pitt’in o zamanki saç kesimi, bugün hâlâ TikTok’ta erkeklerin peşinden koştuğu modeldi. Metal çerçeveli gözlükler, yıpranmış deri ceket ve asit yıkamalı bir tişörtle kombini tamamlamıştı. Neden mi? Çünkü 90’lardı, başka açıklaması yok.
Ron Galella
90’lar modasından bahsedip David Bowie’yi anmamak mümkün değil. Ziggy Stardust katmanlı giyinmeyi seven biriydi. Eğer takım elbise giydiysen, neden üstüne bir palto daha eklemeyesin? Ayrıca, aksesuar kullanmaktan korkmamak gerektiğini gösteren o parlak kırmızı kaşmir atkısı hâlâ ders niteliğinde.
Deri ceketler bugün her yerde, ama çoğu erkek onları sade tutmayı tercih ediyor. Oysa 1996’da David Schwimmer, parlak mavi bir ceketle bu işin nasıl yapılacağını gösterdi. Oversize kesim, kontrast siyah düğmeler ve arkada “Boys Will Be Boys” yazısı olmamasıyla tam yerinde bir seçim.
Denzel Washington, her 90’lar stil panosunun yüzüdür ve bu tesadüf değildir. Burada, LAX havaalanında, New York Yankees şapkası, beyaz tişört ve Levi’s mavi kot kombiniyle görülüyor. Bu tarz bugün hâlâ sokak modasının ilham kaynağıdır ve birçok markanın temelini oluşturur.
Artık film galaları eskisi gibi değil. Günümüzde kırmızı halılar kusursuz smokinlerle dolu. Ama 1995’te George Clooney, Planet Hollywood logolu tişörtünü bir blazer ve siyah jean ile kombinleyerek rahat bir tavır sergilemişti.
Jared Leto belli ki her zaman Gucci evrenine aitmiş. 1997’de oyuncu, İtalyan markanın imzası olan turuncu camlı aviator gözlüklerle sade gömlek ve kazak kombinini tamamlamıştı. Bu görünüm normcore’un erken bir örneğiydi; bugün Aimé Leon Dore ya da Kith lookbook’larında kolayca yer bulabilir.
Prada gömleklerinin sembolü olmadan önce, Jeff Goldblum koyu tonları tercih ederdi. Burada, üst iki düğmesi açık siyah gömleğiyle ve kutu formunda bir deri ceketle görülüyor. “Jurassic Park” havasını hissetmemek elde değil. Bu tarz, o zaman olduğu kadar bugün de etkileyici.
Keanu Reeves, deri trençkotları havalı hâle getiren adam olarak bilinir, ancak Neo olmadan önce bile tamamen siyah takımları mükemmel şekilde taşıyordu. Klasik gömlek yerine tişörtle giydiği takım elbise, “smart casual” tarzının en iyi derslerinden biridir.
90’ların başında grunge sahnesi patlama yaptı. Bu müzik türünü sevmesen bile, uzun kollu çizgili bir tişört, Nirvana solisti Kurt Cobain’in tarzına bir selam niteliğindedir. Jean’lerini zincirlerle tamamla, işte o dönemin altın görünümünü yakaladın.
Siyah ve lacivertin bir arada gitmeyeceğini kim söylediyse, 1993’teki Leonardo DiCaprio’yu görmemiş demektir. Kombini baştan aşağı çılgın olsa da, her parça tek başına oldukça etkileyici. Kırmızı dikişli denim ceket ve büyük beden süet gömlek özellikle dikkat çekiyor.
21. People’s Choice Ödülleri kırmızı halısında Matt LeBlanc, tamamı Chrome Hearts işlemeli bir smokinle göründü. Bu kadar iddialı bir takımı kimse ondan daha iyi taşıyamazdı.
Matthew Perry, Friends dizisindeki rol arkadaşlarıyla birlikte pek çok ikonik stile imza attı. Geniş kesim pantolon, beyaz tişört ve bol bir blazer al. 90’lardan kalma bu görünüm bugün “sessiz lüks” olarak adlandırılıyor.
90’ların en unutulmaz stil anlarından bahsedip Michael Jordan’ı dışlamak imkânsız. Sadece tüm zamanların en iyi basketbolcularından biri değil, aynı zamanda milyar dolarlık Jordan Brand imparatorluğunun da yaratıcısı. O yıllarda giydiği Oakley şapkalar, parlak eşofmanlar ve sneaker’lar bugün bile modanın temel taşları.
Nicolas Cage’in yapamayacağı bir şey var mı? Oscar’lı bir oyuncu olmasının yanı sıra, havaalanı modasının kralıdır. Deri ceketler, botlar, çantalar ve yıpranmış bir trucker şapka ile tamamladığı görünüm hâlâ Hollywood’un en iyileri tarafından taklit ediliyor.
Paul Rudd’dan öğrenecek çok şey var. 1999’da lacivert gömlek, kadife pantolon ve uzun bir twill paltoyla dış giyim sanatını mükemmelleştirmişti. Her erkeğin gardırobunda bu üç parça mutlaka olmalı. Cilt bakım sırrı hâlâ çözülmedi ama oraya da bir gün ulaşacağız.
Pierce Brosnan kadar çekici olamayabiliriz ama en azından onun gibi giyinebiliriz. James Bond olmadığı zamanlarda, bej blazer ve beyaz jean kombinleriyle Akdeniz havası estirirdi. Bu rahat ama şık görünüm, hâlâ Riviera tarzının özüdür.
Robert Downey Jr bugünlerde mükemmel takım elbiseleriyle tanınıyor, ama 25 yıl önce deri ceketleri ve şapkasıyla uyumlu renkli camlı gözlükleri tercih ederdi. Değişmeyen tek şey ise o yaramaz gülümsemesi.
Bu listeye üzüm renginde bir blazer gireceğini düşünmemiştik ama Tom Cruise fikrimizi değiştirdi. Kutu kesim, tek düğmeli mor ceketini jean ile kombinlemiş ve ortadan ayrılmış saçlarıyla 90’ların tam simgesi hâline gelmişti.
Parlak kırmızı bir blazer ve birkaç zincirle şık görünemeyeceğini kim söylüyor? Will Smith kesinlikle öyle düşünmüyor. Bu tarz, özgüven gerektirir. Eğer zaten sahipsen, harika; değilsen bile, bu kombin seni cesaretlendirecektir.
Biraz 90’lar etkisini bugünkü tarzına katmak söylendiği kadar kolay değil. Fazla ileri gidersen kostüm partisindeymiş gibi görünebilirsin, oranları yanlış ayarlarsan başka bir döneme ait olursun.
Aşağıda 90’lardan ilham alan parçalar ve onları nasıl kombinleyeceğin yer alıyor.
Günümüzde de bol jean giymek sıradan bir şey, ama 90’lar havasını yakalamak için koyu mavi tonlara yönel. O dönemde bu ton popülerdi. Üzerine vintage bir tişört ve oversize bir gömlek giyebilir ya da modernleştirmek için sade bir kazakla kombinleyebilirsin.
90’ların tüm havalı adamları deri ceket giyerdi. O dönemde fermuarlı ve apoletli moto modeller modaydı, sen ise daha sade bir kesim seçebilirsin. Şık bir deri bomber tişörtün ya da gömlek-kravat kombinasyonunun üzerine harika durur.
90’larda slim-fit kavramı yoktu. Blazer’lar omuzdan dökülür, göğüsten bol dururdu. Tam o kadar aşırıya kaçma ama blazer’ının kesimini biraz rahat bırak, bu sayede nostaljik etkiyi abartısız şekilde yakalarsın.
Aviator ve Oakley modelleri 90’larda popülerdi ama döneme uygun bir alternatif istiyorsan çerçevesiz degrade camlı gözlükler ideal. Akila gibi markalardan bir çift, vintage hissi verir ama yarın iş pantolonunla da uyum sağlar.
90’lar deyince akla iri spor ayakkabılar gelse de Converse Chuck Taylor hâlâ dönemin ruhunu taşır. Siyah-beyaz klasik versiyon veya ying-yang detaylı modellerle modern bir retro etki yakalayabilirsin.
Bir tişört yakasından görünen boncuklu bir kolye kadar sade bir 90’lar detayı yok. Leonardo DiCaprio’yu hatırla. Puka deniz kabukları, gümüş zincirler veya renkli taşlı kolyeler o dönemde popülerdi. 2025’te de hâlâ işe yarıyorlar. Peyote Bird’ün çok renkli taşlı modeli, nostaljiyi şıklığa dönüştürüyor.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.