Sabah hava durumu uygulamanızı açtığınızda, 18 derece, bulutlu ve yüzde 20 yağmur ihtimali yazıyordu. Yani siz ve ben işe kazak ve yağmurluklarla gittik. Jude Law içinse böyle şeyler yok. Onun dünyasında her gün güneşli, 24 derece ve hafif bir esinti var – en azından gardırobu böyle söylüyor.
Dün New York’ta kaldığı otelin önünde görüntülenen Law, sanki vergi cenneti bir adaya doğru yola çıkan bir yata binmek üzereydi. Elinde laptopu, telefonu, Jim Steinmeyer’in Hiding The Elephant kitabı vardı. Üzerindeyse beyaz ve krem tonlarının kusursuz uyumu.
BG048/Bauer-Griffin
Üstünde cepli ve yaka detaylı, açık krem rengi bir triko hırka vardı; içine ise düz beyaz bir atlet giymişti. Altına dokulu beyaz pantolon, çıplak ayakla giyilmiş bej süet Oxford ayakkabılar ve Hollywood’un favori gözlüğü Jacques Marie Mage. Bu görünüm büyük ihtimalle baştan aşağı bir tasarım kombini değil (Law, kırmızı halı dışında çoğunlukla kendi kıyafetlerini tercih etmesiyle biliniyor), ama modanın “sonsuz yaz” savunucularının vizyonuna birebir uyuyor. Jacquemus, Orlebar Brown ve Sunspel gibi markaların uzun süredir sürdürdüğü bu anlayış, Law’un kombiniyle vücut bulmuş durumda.
Ve bu görünüm, yazın sonsuzluğunu en çok hatırlatanlardan biri. Hafif, esintili, gerektiğinde katları çıkarıp ekleyebileceğiniz, güneşten koruyan bir stil. Mayo kururken şezlongda piña colada sipariş etmek için, ya da tek başınıza sofraya fazladan bir patates kızartması söylemek için.
Peki dışarıda havanın serin olması, herkesin rüzgârlık ve lastik tabanlı ayakkabılarla dolaşması önemli mi? Hiç değil. Jude Law için yaz bir ruh hali – ve sonsuza kadar sürecek. Şimdi o kokteylin içine küçük bir şemsiye de alabilir miyiz? Teşekkürler.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
