The Devil Wears Prada 2, şu sıralar New York’ta çekiliyor. Setten gelen son paparazzi fotoğrafları ise 2006’daki ilk filmin üzerinden neredeyse yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen, haksızlığa uğramış o sanat yönetmeninin hâlâ moda dünyasında bir şekilde ayakta kaldığını gösteriyor olabilir. Gerçek bir mucize!
Yeni karelere göre Meryl Streep, hayranların unutamadığı Runway dergisinin baş editörü Miranda Priestly rolüne geri dönüyor. Yanındaysa Stanley Tucci’nin canlandırdığı Nigel Kipling var: Runway’in sanat yönetmeni ve Miranda’nın sağ kolu. (Hafızaları tazeleyelim: Miranda, 2006’daki filmde Nigel’ı büyük bir terfi için epey yüzüstü bırakmıştı. Nigel o sahnede iç burkan bir sakinlikle, “Zamanı geldiğinde bana karşılığını verir,” demişti.)
Yeni set fotoğraflarında üçlü — Miranda, Nigel ve Andy Sachs (Anne Hathaway’in oynadığı, Miranda’nın eski asistanı) — Manhattan’da bir ofis binasından birlikte çıkarken görülüyor. Nigel’ın son yirmi yıldır Runway çevresinde kalıp kalmadığı net değil, ama kıyafet tercihi hâlâ lükse olan tutkusundan ödün vermediğini gösteriyor: Günümüz Nigel’ı, taupe tonlarında ekose üç parçalı bir takım elbise, çizgili mavi bir gömlek, kareli kravat ve cep mendiliyle birlikte toffee kahvesi renkli monk-strap ayakkabılar giymiş. Elinde ise bir Berluti evrak çantası var. (Şahsi fikrim: 2025’te bir moda dergisi yöneticisinin karamel rengi ayakkabı giymesine pek inanmasam da, bunu başka bir zaman tartışırız.) 23 Temmuz tarihli başka bir sette de Tucci, yine karışık desenli, güçlü duruşa sahip bir takım elbiseyle görüntülendi — bu da onun sadece filmde değil, gerçek hayatta da bir üç parçalı takım tutkunu olduğunu kanıtlar nitelikte.
Dikkat çeken bir diğer detay: Nigel hâlâ orijinal filmde taktığı, büyük oval kırmızı taşlı kalın gümüş yüzüğünü takıyor — o zamandan beri modaseverlerin gözünden kaçmayan, ikonik bir aksesuar.
Page Six’in haberine göre, devam filminin kostüm tasarımı Molly Rogers’a emanet. Rogers, aynı zamanda HBO Max’te yayınlanan Sex and the City devam dizisi And Just Like That…’in de kostüm tasarımcısı. Kendisi, 2006’daki filmin Oscar adayı kostüm tasarımcısı Patricia Field’ın öğrencisi. Field, moda dünyasında bir ikon ve Sex and the City ile Emily in Paris gibi projelere de imzasını atmıştı.
Bu noktada, orijinal filmdeki o efsanevi sahneyi hatırlamamak elde değil: Nigel, Andy’ye sadece beş dakikada yerine başka birini alabileceğini söyledikten sonra Runway’in neden bu kadar önemli olduğunu anlatıyordu:
“Burada, yüzyılın en büyük sanatçılarını yayımlamış bir yerde çalıştığının farkında değil misin? Halston, Lagerfeld, de la Renta. Bu sadece bir dergi değil. Bu bir umut ışığı... Mesela, altı erkek kardeşiyle birlikte Rhode Island’da büyüyen bir çocuğa. Futbol antrenmanına gidiyorum ayağına, dikiş kursuna katılan; geceleri el feneriyle yorgan altında Runway okuyan birine. Bu koridorlardan kaç efsane geçti, haberin bile yok.”
Ve belki de The Devil Wears Prada 2’de, Nigel’ı Runway’in koridorlarında yürürken, aynı medya grubuna ait bir erkek moda dergisine uğrarken göreceğizdir. Kulağa güzel geliyor, değil mi? Onu bir Our Legacy terlik giyerken görmeyi gerçekten isteriz.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
