The Devil Wears Prada geri dönüyor. Anne Hathaway’in canlandırdığı Andy Sachs – 2000’ler komedi klasiği, moda dünyasında ezilmiş bir gazeteci ikon – yeniden sahnede. Ve eğer gözlerim beni yanıltmıyorsa, bu sefer ciddi anlamda maskülen kodlu kombinlerle dönüyor.
Tekrar tekrar izlenen kült filmler arasında The Devil Wears Prada (2005) çok ayrı bir yerde duruyor. Filmde her şey vardı: alıntıya açık teatral replikler, harika bir soundtrack ve A sınıfı oyuncu kadrosu (Meryl Streep! Emily Blunt! Stanley Tucci!). Ama moda kısmı, açıkça söylemek gerekirse, hep feminen kadın giyimi odağındaydı. O meşhur makyaj-sahne dönüşümü, dev elbiseyle gelen kırılma anı, sevgilisinin ona trip attığı o gala gecesi, o unutulmaz montajdaki her bir görünüm – hepsi kadınsı silüetlerle doluydu.
Jason Howard/Bauer-Griffin
İşte bu yüzden sette yayınlanan yeni fotoğraflarda Andy’nin bu sefer “maskülen havalara” bürünmüş olması ciddi bir sürpriz.
Evet, film hâlâ kadın modasını merkezine alıyor gibi: bir Gabriela Hearst yama elbisesi, baştan ayağa beyaz bir Pradakombini gibi beklendik tercihler var. Ama şu ana kadar gördüğümüz ipuçları, menswear (maskülen stil) etkisinin ağır bastığını gösteriyor.
Her şey, Jean Paul Gaultier çizgili takım elbiseyle başladı. Üzerine gri, bol kesim bir blazer giymişti. Bu görünümü topuklu botlar ve klasik bir postacı çantasıyla tamamladı (sonuçta hâlâ bir kadın dergisinde çalışıyor, abartmıyoruz), ama bu kombin, ilk filmin kostümlerine kıyasla çok daha maskülen bir havaya sahipti.
Ardından kısa kollu lacivert bir tulum (Re/Done x Ford işbirliğinden) geldi – Chanel sandaletler ve Valentino çantayla kombinlenmişti. En son olarak da, bol kesim kot pantolon, yılan derisi botlar ve ipek fularla tamamlanmış kahverengi süet bir blazer görünümü gördük.
Aeon
Tamam, diyemeyiz ki Andy tamamen “menswear” stiline geçti. Ama bu yeni set görselleri ile ilk filmdeki kostümleri yan yana koyduğunuzda, aradaki maskülen çizgilerin net biçimde ortaya çıktığını görebiliyorsunuz. Ve bu da mantıklı. Artık Andy 20 yaş daha büyük. (Tahmin ediyoruz ki) işinde de çok daha kıdemli. Yani büyümüş, olgunlaşmış. Muhtemelen ne iş yaptığı tam olarak anlaşılmayan ama havalı duran bir unvanı da var.
Kostümleri de onunla birlikte evrilmiş: daha rahat, daha yaşanmış görünüyorlar. İlk filmde sektöre yeni giren biri olarak tamamen “moda dergisi estetiğine” bürünmüştü. Şimdi ise bu dünyada kendi tarzıyla var olmanın yolunu bulmuş.
MEGA
Bu arada şunu da es geçmeyelim: kadın modasında menswear etkisi şu sıralar zirvede. Daha önce hiç olmadığı kadar çok kadın, takım elbise gibi maskülen parçaları giyiyor (bunda A/W 2024 Saint Laurent defilesinin etkisi büyük – yıl boyunca neredeyse her kırmızı halıda kendine yer buldu). Günlük kombinlerde de geleneksel erkek giyiminden ilham alan formlar daha sık karşımıza çıkıyor.
Son bir yılda Ayo Edebiri, Julia Fox, Bella Hadid ve Alana Haim gibi isimler bu “maskülen stil ikonları” arasına girdi. Bu kadınlar, erkek gardırobundan alınmış parçaları alıp ya aynısını yapıyorlar… ya da çoğu zaman çok daha iyisini. (Ayo, şu Bottega bağlantını bizimle paylaşır mısın? Kendim için soruyorum.)
Peki Andy Sachs bu isimlerin arasına katılıp New York’un yeni maskülen stil kraliçesi olmaya mı hazırlanıyor?
Setten bir takım elbise görünümü daha gelsin, biz taç giymeye hazırız.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.