Watches and Wonders bir yılı daha geride bırakmış olabilir ama markalar bu yıl da kendilerinden söz ettirmeyi başardı. Cenevre’de düzenlenen, dünyanın en büyük saat fuarı olarak bilinen bu etkinlikte Rolex, Cartier ve TAG Heuer gibi markalar yepyeni modellerini tanıttı—ve bu yenilikler uzun süre gündemde kalacak gibi duruyor. Yeni modelleri gördünüz, sosyal medyada her açıdan bolca bilek fotoğrafına denk geldiniz; şimdi ise Cenevre’den çıkan başlıca saat trendlerine bir göz atma zamanı.
GQ olarak fuar boyunca sahadaydık ve güvendiğimiz bazı saat uzmanlarıyla sohbet etme şansı yakaladık: Revolution’ın kurucusu Wei Koh, Dimepiece’in kurucusu Brynn Wallner, vintage saat satıcısı ve WatchTok’un yıldızı Mike Nouveau, koleksiyoner ve fotoğrafçı Lydia Winters, The Enthusiasts’ın kurucu ortağı Justin Hast, vintage saat butiği Françoise’ın kurucusu Anne de Pontonx, A Timely Perspective’in kurucusu ve yazarı Roberta Naas ve GQ’dan Cam Wolf.
Tıpkı moda haftalarındaki defilelerde olduğu gibi, Watches and Wonders’da da birden fazla markada tekrar eden bazı saat trendleri öne çıktı. Bu yıl uzmanların radarına takılan detaylar burada—yanlarına birkaç dikkat çekici not da ekledik.
H. Moser’daki taşlarla bezenmiş modellerden Jaeger-LeCoultre ve Rolex’in altın bileziklerine kadar, tüm dikkatler gösterişli bileziklerdeydi (ve bizce de harika görünüyorlardı).
“Jaeger-LeCoultre’ta Derrick Rose’u gördüm. Görünüşe göre Zürih’teki JLC mağazasına uğramış. Reverso’nun pembe altın Milanese bilezikli modelini almış, tamamen kendiliğinden gelişen bir alışveriş olmuş. Reverso gerçekten muazzam bir saat. Bir de yeni Rolex Perpetual 1908’in altın bilezikli versiyonu var. O da adeta Jubilee’ye bir selam gibi ama bilekte su gibi duruyor.” — Nouveau
“JLC, pembe altın Milanese bilezikle karşımıza çıktı. Gerçekten olağanüstü. Reverso’nun havasını tamamen değiştiriyor. Ve Rolex’in 1908 modelindeki bilezik—eski paranın sarı altını gibi, tam anlamıyla muhteşem bir saat. Bence hak ettiği ilgiyi görmedi. Herkes gözünü Land Dweller’a dikmişti. Ama o bilezik gerçekten inanılmaz.” — Hast
“Bilezikler—Moser’daki o dev pırlantalı model! Resmen NBA havası veriyor.” — Wallner
Not düşmeden geçmeyelim: Tudor, tamamen bordo tonlarında yeni Black Bay 58’i tanıttı. Ayrıca bu model, ilk kez çelikten 5 halkalı yeni bir bilezik seçeneğiyle sunuluyor.
Markalar arşivlerine dönüp ikon modellerini yeniden ele alıyor, sevilen klasiklere modern dokunuşlar getiriyor.
“Pek çok marka yeniden ikonlarına yöneliyor. Bence bu biraz da çeşitli yıl dönümlerinin aynı döneme denk gelmesiyle ilgili. TAG Heuer, Formula 1’in ana sponsoru oldu. Bu yüzden Formula 1 temalı saatlere tam anlamıyla ağırlık verdiler ve bu saatler artık 38 mm’lik, çok kullanışlı bir boyutta sunuluyor. Cartier için bu yıl Tank yılı. JLC, Reverso’lara ağırlık vermiş durumda. Hublot da Big Bang modelinin 20. yılını kutluyor. Yanılmıyorsam yaklaşık 25 yeni Big Bang modeli tanıttılar. Bunların arasında beş parçadan oluşan ve ilk günden satılan tek bir set de vardı. Fiyatının 1 milyon doların üzerinde olduğunu söylediler. Satın alan şanslı kişiye tebrikler—ayrıca saati showroom’da bırakmasına da izin vermiş ki başkaları da görebilsin.” — Wolf
Not düşmeden geçmeyelim: 34 mm’lik Alpina Heritage Tropic Proof modeliyle geçmişe bir selam duruluyor—1960’lardan kalan bu model, güncellenmiş haliyle yeniden karşımızda.
Saat dünyası her zaman ciddi olmak zorunda değil, değil mi?
“Patek gibi gerçekten çılgın işler yapan markalar gördük—el işçiliğiyle hazırladıkları modeller inanılmaz. Bir tanesinde kel kartal yapmışlar. Hermès ise zanaatkarlarını at kılıyla kakma işçiliği yapmak için kullanıyor ama ortaya çıkan şey, atların koştuğu bir galaksi ya da ahırda fazla rahat oldukları için dil çıkaran bir at oluyor. Görünüşe göre tembel atların yüz ifadesi bu.” — Wolf
“Bence bu yıl saat markaları gerçekten çok ilginç işler çıkardı. Mesela Rolex’in Land Dweller’ı. Bu yılın sessiz geçeceği düşünülüyordu ya da en azından biz öyle sanmıştık ama öyle olmadı. Hermès’in zamanı bambaşka bir şekilde ele almasına bayılıyorum. Mekanizmalar artık sadece işlevle ilgili değil; zamanın anlamı üzerine kurulu.” — Winters
“Chopard. L.U.C Quattro. Gerçekten büyüleyici. Dört fıçı, elle kurmalı kalibre, grenli kadran. Kasasında küçük bir yaban arısı damgası var. Üst düzey saatçilik. Bambaşka bir seviye. Ama yanımda götürmek isteyeceğim saat hangisi olurdu? Aman Tanrım, bana bunu yapma. Bu modelle Rolex’in 41 mm’lik OP fıstık yeşili modeli arasında gidip geliyorum,” diyor Hast. (Bu arada tatil için Güney Fransa’ya gittiğinde favori dondurma aroması da fıstık.)
Jumping hour (zıplayarak ilerleyen) saatler, koleksiyonunuzu anında bir üst seviyeye taşır ve bu yıl, giderek daha fazla marka bu niş alana adım attı.
“Tabii ki Cartier’nin Tank à Guichets modeli var—koleksiyonerlere tam bir jest. Bir de Bremont’nun à guichet modeli var. Bu arada, ‘guichet’ kelimesinin anlamını biliyor musun? Aslında tam olarak bilet gişesi demek,” diyor Nouveau—ki şunu da belirtmek gerekir, Fransızca süslü kelimeler konusundaki anlayışı çoğumuzunkinden daha iyi.
“Bu yıl sadeliğin içinde bile yaratıcılık gördük. Örneğin, birden fazla Guichet tipi saat tanıtıldı—bu modellerde kadranlar büyük oranda metaldi ve saati göstermek için sadece bir ya da iki küçük pencere bulunuyordu. Cartier, mesela, 1928 modeline dayanan Tank à Guichets saatini tanıttı. Bunun yanında pek çok bağımsız marka da benzer bir estetikle modeller sundu. Bu durum, bu yıl dikkat çeken jumping hour saatlere olan ilginin bir yansıması olabilir ama oldukça sade ve zarif bir yorumla karşımıza çıkıyor.” — Naas
Igor Grbesic
Atlamamamız gereken bir diğer detay: Chopard, saman kakma tekniğiyle hazırlanmış nefis yeşil kadranlı bir jumping hour modeli olan L.U.C Quattro Spirit 25’i tanıttı. 25. yılını kutlayan Gerald Charles da özel bir jumping hour modeli çıkardı: Maestro GC39 25th Anniversary. Açıkçası biz bu modele bayıldık.
Bu sıkıcı ekonomik ortamda, renkli kadranlar hayatınıza biraz neşe katmak için geri döndü. Canlı tonlar da vardı ama özellikle fıstık yeşili ve bej gibi leziz, yumuşak tonlara yönelik ciddi bir ilgi vardı.
“Gerçekten renkli bir yıl oldu. H. Moser’dan yeni döndüm, POP koleksiyonlarını gördüm. Taş kadranlar çok fazlaydı. Renk de öyle. Bu yılın çok eğlenceli geçtiğini hissediyorum.” — Wallner
“Her renkten Skittles vardı resmen: Rolex’in Skittles modelleri, fıstık yeşili, lavanta, bej… Hatta mine kadranlı turkuaz bir Daytona bile vardı.” — Nouveau
“Ben buna eğlenmeyi ciddiye almak diyorum. İlk randevuma Parmigiani ile girdim, karşımda yumuşak gökyüzü mavisi renginde, son derece minimal, olağanüstü güzel bir perpetual calendar vardı. Rolex de pastel tonlarda modeller yapıyor.” — Wolf
“Bu edisyonda maviyi görmemek neredeyse imkansızdı: Chanel, Audemars Piguet, Zenith ve Tudor gibi markalarda ‘mavi, yeni siyah’ olmuş gibi görünüyor.” — De Pontonx
“Bu arada mavi her yerdeydi. Kadranlardan kasalara, bileziklere kadar… ama bu başlı başına ayrı bir hikaye.” — Naas
Nihayet kadınların gerçekten istediği şeylere odaklanılıyor.
“Sanki markalar nihayet tüketicileri biraz dinlemeye başladı. Bu yıl tam anlamıyla muhteşem olan 34 mm’lik A. Lange & Söhne 1815 modelini gördük—şimdiye kadar ürettikleri en küçük boy.” — Nouveau
“Cartier, bizler gibi aktif kadınların günlük hayatta takabileceği, muazzam güzellikte saatlerle kadınlara saygı duruşunda bulundu—bunu yaparken de inci detaylı, pırlanta bezeli saat klişesine hiç düşmeden. Hatta tam tersine, artık erkek saatlerine pırlantalar ekleniyor ve bu da onları sosyal ortamlarda kullanmak isteyen erkekler için keyifli hale getiriyor.” — De Pontonx
“Kadın saatleri dünyasında başka yenilikler de vardı. Bazı markalar geçmişteki ikon modelleri yeniden yorumladı. Bulgari, düz bilezik formunda ve yılan başı detaylı yepyeni Serpenti Aeterna’yı tanıttı. Van Cleef & Arpels ise ilhamını 1935’teki orijinal modellerden alan yeni Cadenas saatlerini sundu. Diğer bazı markalarsa yepyeni kadın koleksiyonlarıyla öne çıktı (örneğin Piaget’nin asimetrik yastık formunda kasaya sahip etkileyici yeni Sixtie modeli).” —Naas
İster karmaşık mekanizmalarla ister gerçekten işe yarayan teknolojilerle, bu yıl yenilikten kaçış yoktu.
“Bu yılın en alaycı trendleri aslında ‘anti-trend’ dediğimiz şeyler. Her şey içerik ve özgünlükle ilgili. Bunun en üst seviyeden en temel düzeye iki örneği var elimizde. İlki: inanılmaz Vacheron Constantin Solaire 41 complications. Dünyanın en karmaşık bileğe takılan saati. Gökyüzünde bir şey belirmeden önce saat kaç olduğunu bile söyleyebiliyor. Bu akıl almaz bir şey. Diğer tarafta ise Rolex Land Dweller’a bakıyorsun—daha temel ama yine de önemli bir yenilik. Rolex’in yüksek frekansta çalışan ilk saati, tamamen yeni bir eşapman sistemi var. Bu da bakım aralıklarının çok daha uzun olmasını sağlayacak. Gerçekten müthiş bir saat.” — Koh
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
