Yaz mevsimi kolay yaşamla özdeşleştirilse de, sahile ya da arka bahçedeki bir barbeküye gitmiyorsanız, serin kalmaya çalışırken şık görünmek zor olabilir. Bir yandan mümkün olduğunca az şey giymek istersiniz, ama diğer yandan da (çok az özel durum dışında) kıyafet giymeniz gerekir. Bu hep böyle olmuştur. Bu çelişkili durumların en iyi örneklerinden biri de çorap ikilemidir. Çorap giyerseniz, ayaklarınız ısınıp terleyebilir. Giymezseniz, topuklarınız su toplar ya da daha kötüsü, ayakkabılarınız kokmaya başlar. Üstelik şortla hangi tür çorap giyilir ki zaten? Belki daha iyi bir dünyada, görünmez çorap mükemmel bir çözüm olabilirdi (ayakkabıyı ter ve kokudan koruyup bileklerin hava almasını sağlayan). Ne yazık ki, bu çoraplar çoğu zaman ayak parmaklarınızın altında topaklanmış halde biter. Ayrıca—modern bilimin henüz tam olarak açıklayamadığı nedenlerden ötürü—insanlarda bir rahatsızlık hissi uyandırırlar. Peki bu durumda, terli ve nemli yaz günlerine girerken biz ne yapacağız?
“Benim için çorapsız olmak kabul edilebilir ama, nasıl desem, oldukça dar ve özel bir çerçevede,” diyor erkek giyim markası Noah’ın kurucusu ve J.Crew erkek koleksiyonunun kreatif direktörü Brendon Babenzien. “Buradaki bağlam tamamen şu sorularla ilgili: Nereye gidiyorsun? Ne giyiyorsun? Günün nasıl geçecek?” Long Island kıyılarında büyüyen Babenzien için çorapsız olmak, gençliğinde tanık olduğu sörfçülerin, kaykaycıların ve sahilde takılmayı sevenlerin umursamaz havasını çağrıştırıyor ve bu stil en çok gündelik bir havaya yakışıyor. “Loafer ayakkabıyla çorapsız olmak güzel. Bazen kanvas sneaker’la da çorapsız olurum ama o bile güne bağlı çünkü, şey, kanvas sneaker’lar biraz kokabiliyor,” diyor. Her durumda, görünmez çoraplara kesinlikle karşı. “Hiçbir zaman sevmedim. Hani sanki çorap giymemişim gibi görünmek istiyorum ama aslında giymişim. Bu fikir bana hiç mantıklı gelmiyor.”
Loafer ve sneaker ayakkabıları çorapsız giymek, 20. yüzyılın başlarındaki Ivy stilinin doğuşuna kadar uzanan bir gelenektir ve o zamandan bu yana bu stil zaman zaman popülerliğini yitirip yeniden yükselmiştir. Ancak 2000’li yıllarda, ofis giyim kurallarının rahatlaması ve Thom Browne’un ayak bileklerini açıkta bırakan takımlarının etkisi birleşerek çorapsızlığın yeni bir dönemini başlattı. Pitti Uomo’nun gösterişli erkeklerinden Ortabatı’daki damatlara kadar çıplak ayak bilekleri her yerdeydi—hem de sadece yazın değil. Aradan on beş yıl geçti ve işler biraz sakinleşti. Hatta #menswear döneminin o baş döndürücü günlerini yaşamış olanlar bile artık yeniden çorap giymeye başladı.
“Ben büyürken, bağcıklı ayakkabılar dışında neredeyse hiç çorap giymezdim,” diyor Atlanta’lı erkek giyim mağazası sahibi Sid Mashburn. 1960’ların sonlarında, abisinin paçaları kısa pantolonlarla loafer giymesine hayranlıkla baktığını hatırlıyor. “Eskiden sürekli çorapsız şekilde çift tokalı ayakkabılar giyerdim, ama bugünlerde eskisine göre daha çok çorap giyiyorum muhtemelen.” Bugünlerde Mashburn, sneaker’dan chukka botlara kadar her türlü günlük ayakkabıyla çorapsız olmayı destekliyor. Hatta bilekleri fazla beyaz değilse, Belçika tarzı loafer ve smokinle bile çorapsız olabiliyor. “Koyu renk deriyle beyaz ten arasındaki o keskin geçişi sevmiyorum, ama biraz bronzluk olunca her şey değişiyor.” Not olarak: Mashburn görünmez çorap giymiyor, ama (nazik bir centilmen olarak) sizin giymenize de karşı değil.
Yazın çorapsız dolaşıp dolaşmamak kişisel bir tercih olsa da, bu tercih aynı zamanda kuşaklar arasında farklılık gösteriyor gibi görünüyor. FYP (For You Page) içerikleri üzerinde yapılan son derece bilimsel bir incelemeye göre, Z kuşağının meşhur “crew socks” yani klasik uzun çoraplara olan bağlılığı, tüm mevsimlere ve tüm ayakkabı türlerine—hatta sandaletlere bile—yayılmış durumda. “Evden çıkıyorsam mutlaka ayağımda çorap olur,” diyor 24 yaşındaki dijital içerik üreticisi Austin Chen. “Çorapsız olmak sadece hijyenik değilmiş gibi gelmiyor, aynı zamanda insanlığa bir haksızlık gibi hissediyorum. Ayakla ayakkabı arasında doğrudan temas olması bana biraz yasaklı bir şey gibi geliyor.” Chen, görünmez çoraplara tamam diyor ama yalnızca istisnai durumlarda. “Eğer daha sade bir görünüm istiyorsanız ama aynı zamanda ayak mantarı da olsun istemiyorsanız, görünmez çoraplar iyi bir seçenek [ama] 10 durumdan 9’unda, yaz aylarında bile uzun çorap giymeyi tercih ederim,” diyor.
Ancak çorapsızlık konusundaki bu kuşak ayrımı çok da uzun süre devam etmeyebilir. Parmak arası terliklerin geri dönüşü, Gen Z’nin uzun çoraplara olan sadakatini ciddi şekilde sınayacak bir yazlık ayakkabı devriminin habercisi. O zamana kadar, eğer hava sıcaksa ve şık görünmeniz gerekiyorsa, çorap giyin. Daha rahat, gündelik kombinlerde ise çorapları atlayabilirsiniz. Ve eğer ille de görünmez çorap giymekte kararlıysanız… bunu kendinize saklasanız iyi olur.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
