McLaren yeni motor tankıyla Ferrari'nin çimenlerine park etmiş. 720S, şaşırtıcı derecede aerodinamik, görece hafif ve çok daha hızlı. Roma henüz uykusundan uyanırken, bu süper güçlü İngiliz otomobiliyle ilk tanışmamız bizi Ferrari'nin neredeyse bundan tam 70 yıl önce ilk yarış zaferini kazandığı Caracalla'ya götürüyor. Heyecan verici bir tesadüf!
İtalyan efsanesi, takip eden yıllarda zanaat ile mühendislik arasındaki o tatlı çizgiyi tutturabilmek için herkesten daha çok çalıştı. Şirketin başında gerçek bir hükümdar vardı; Enzo Ferrari. Güçlü kişiliği ve pratik zekası, bir hikâye yaratmada olduğu kadar otomobil yaratmada da işine yaramıştı. O öyle bir adamdı ki aşırı bulutlu bir günde, kapalı alanda olsa bile güneş gözlüğü takardı, çünkü gözlerinin ruh haline ihanet etmesine asla izin vermezdi.
McLaren ise o zamanlar çok gençti. Yarış bölümünün 1963'te kurulmasına ve Ayrton Senna gibi bir devi en parlak çağında bünyesinde bulundurmasına rağmen, ‘deneyim’ konusunda Ferrari'yle rekabet etmesi imkansızdı. Ama günümüzde artık çok özel bir şeye tanıklık ediyoruz: 720S kendi başına, gelmiş geçmiş en etkileyici otomobillerden biri. Woking, 650S'in yerine 720S’i getirerek Ay'a kendi roketini fırlatmaya girişmiş sanki; bu otomobil bizim dünyaya ait değil kesinlikle!
Aslında ortadan motorlu süper otomobillerin şablonunu yaratan Ferrari değil; bundan 50 küsur yıl önce Miura'yı çıkaran Lamborghini. Gövdesi Dolce Vita döneminin Cinecittà film yıldızlarının kıvrımlı zarafetine sahipti ama sürüş deneyimi açısından biraz korku vericiydi. 2017'de McLaren İtalya'nın kaotik başkentinde bir Fiat Panda kadar kolay hareket edebileceğiniz ve dışarıyı da muhtemelen daha rahat görebileceğiniz bir otomobil çıkardı. 720S bu tür otomobillerle ilgili sıkça dile getirilen "Tam gaz gitmedikçe şoföre işkence" ezberini yerle bir etti: Sürüş deneyimi oldukça konforlu, üstelik sakin takılmaya da elverişli. Ancak ön paneli bundan 50 yıl önce kimsenin aklının ucundan geçmeyecek kadar geniş olmakla birlikte, karmaşıklığı ve öngörülemeyen aerodinamik verimliliği otomobili doğal bir güzellikten alıkoysa da McLaren görsel anlamda olabilecek maksimum ögeyi barındırıyor.
“Bir otomobile binmekten çok, kendinizi yaşayan bir organizmaya bağlanıyormuş gibi hissedebilirsiniz.”
"Tasarım tüm ögeleri bir araya getirdiğiniz yerdir" diyor 720S'in baş mimarı Rob Melville. "Stil tasarımın yalnızca bir kısmıdır. Biz size, kendi işlevlerini görsel bir hikâye şeklinde aktarabilen, nefes kesen ürünler yaratmak istiyoruz. Ve bunu yaparken de doğallık ve işlevsellik fikirlerini kendimize esas alıyoruz. Kullandığımız malzemelerin gerçek olmasını istiyoruz; ayrıca özgün de olmalılar. Oranlar kusursuz olmalı. Ve biz de her zaman cesur olmalıyız.”
"İki düzlemli kapılar karşımıza çıkan en büyük zorluktu. Bunları gerektiği gibi yapabilmek için epey acı çektik açıkçası. Bu sürecin sonunda ise çok tatmin olduk. 720S bir şekilde bir yarış otomobilinin ergonomik verimliliği ile modern bir GT'nin teknik konforunu bir arada sunuyor. Ana okunan değerler doğrudan ön tarafta yer alıyor ama katlanabilir gösterge paneli gerçek anlamda bir yenilik; bunun arkasında yatan fikirse takip modundayken yalnızca en önemli bilgilere odaklanabilmek. Bu otomobilin birden fazla sürüş modu var. Bu modlar tekerleğin solunda yer alan bir kapsüle konuşlanan bir dizi sürüş modu kontrolüyle denetleniyor. D, N ve R düğmeleri bir başka kapsülde yer alıyor. Bir de nefesinizi kesecek 1280 watt'lık bir ses sistemi mevcut; hoparlörleri kabinle eşsiz bir uyum içinde. Bir otomobile binmekten çok kendinizi yaşayan bir organizmaya bağlanıyormuş gibi hissedebilirsiniz.”
Roma'da otomobil kullanmak en iyi koşullarda bile riskli bir iş ama 720S gayet kolay. Etrafınızdan vızır vızır geçen hiperaktif Vespa'lar hiçbir şekilde kör noktada kalmıyor çünkü bu otomobilin kör noktası yok. Tekerlek sesi ve mekanik gürültü normal seyir hızında göz ardı edilebilir seviyede. Kısacası, kullanım kolaylığı açısından benzerlerine fark atıyor.
Bir de gaza basmayı deneyin; McLaren'ın üç saniyeden daha kısa bir sürede, saatte yaklaşık 100 kilometre hıza çıkmayı mümkün kılan o şeyi başardığını göreceksiniz. O ‘şey’ ne mi? Zamanı sıkıştırmak. Hızlı kasalar bu artışı yıllardan beri beş saniyeden kısa bir sürede yakalıyor, ki bu da bu otomobillere bir böbürlenme hakkı tanıyor. Belli başlı birkaç otomobil bunu dört saniyeden kısa bir sürede yapabiliyor. Ama üç saniyeden kısa sürede bunu başarmak demek, ileri doğru hareketin, beyninizin bunu algılayabileceğinden daha hızlı gerçekleşmesi demek oluyor ve McLaren “fantastik” denilecek bir hızla ilerlemeye devam ediyor.