Bir süredir telefonun başında bekliyorsun. Son mesajınızdan bu yana 48 saat geçti. Kabul edelim; yok sayılıyorsunuz.
Bu fenomen, 2010'ların ortalarından beri her yerde popüler kültür argosu olarak ele alınıyor. Bu konu hakkında bir şeyler okuduğunuzda, genellikle bir kedi meme'i ciddiyetiyle ele alınıyor; yeni on yılda flört etmenin doğal bir yan etkisi çünkü 'bu nesil böyle'.
Öte yandan, 'ghosting' ile karşı kaşıya kalmanın gerçekte nasıl bir his olduğu tamamen farklı bir deneyim. Birini tanımak için zaman harcadıysanız, duygusal ve zihinsel enerjinizi ona yatırdıysanız ve hatta muhtemelen bir gelecek için umutlanmanıza (veya plan yapmanıza) izin verdiyseniz; Hiçbir şey, sıfır açıklama ile bırakılmaktan daha fazla etkilemez. Her ne kadar bir kavram olarak oldukça hafife alınsa da -insanlar genellikle artık ilgi duymadıkları birini terk etmekle övünürler, sanki bu bir esneklikmiş gibi- terk edilmenin muhatabı olmak aslında oldukça kalp kırıcı olabilir.
Değer verdiğiniz birinin bir anda ortadan kaybolmasıyla tam olarak nasıl başa çıkarsınız? 'Ghosting' genellikle romantik bir bağlamda kullanılsa da, arkadaşlar ve aile üyeleri de dahil olmak üzere sayısız ilişkiye yayılabilir. Ancak acı, kim olursa olsun aynı derecede gerçektir. Peki, bununla nasıl başa çıkarsınız?
Bu içerik GQ India websitesinde yayınlanmıştır.
