Tevazu İş Hayatında Başarıya Nasıl Katkı Sağlıyor? Getty Images, İllüstrasyon: GQ Italia
DAHASI+

Tevazu İş Hayatında Başarıya Nasıl Katkı Sağlıyor?

Uzun süre boyunca mütevazılık, başarıdan uzak bir nitelik olarak görüldü. Ancak ister sanat, ister iş hayatı olsun, bu algı nihayet değişmeye başlıyor.

Mütevazılıkta her zaman olağanüstü bir cazibe olduğunu düşünmüşümdür. Ve sanırım bu düşüncede yalnız değilim. Cinsiyetten bağımsız olarak, mütevazı insanların taşıdığı o çekim gücü, özellikle – ama yalnızca değil – güç sahibi kişilerde daha da dikkat çekici hale geliyor. Özellikle iş dünyasında, güce sahip insanları kibirle, kendini beğenmişlikle ve hatta açıkça ukalalıkla özdeşleştirmeye çok alıştık.
Hatırlatmakta fayda var: Hristiyanlıkta kibir, Şeytan’ın (yani bizzat Lucifer’in) işlediği başlıca günahtır. Şöyle bir düşününce, kibirli ve buyurgan bir lideri anlatan en ikonik film olan Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) ismini de herhalde tesadüfen seçmedi.

Başarıyı Sürükleyen Kibir

Tarihte, mütevazılığıyla iz bırakmış çok az insan var. Sanat dünyasında bile...
“Piyasa koşullarından konuşacak olursak, mütevazılık genellikle olumsuz bir özellik olarak görülmüştür. Çünkü sanatçılar, önce kendilerinin menajeri olmak zorundadır,” diyor Spoleto’daki Palazzo Collicola’nın yöneticisi Saverio Verini. “Ama bir yandan da bazı sanatçılar – başta Van Gogh – işleri konusunda çok güvensizdi, hatta eserlerini saklayanlar bile oldu.” Bu yorum sadece sanat değil, siyaset ve profesyonel hayat gibi başka alanlar için de geçerli. Çoğu zaman çalışma ortamlarımız, fazla alçakgönüllü olduğumuzda önümüzü kesiyor, çünkü başarılarımızı yüksek sesle dile getirmediğimiz sürece fark edilmek zorlaşıyor. LinkedIn’de dolaşırken karşılaştığımız abartılı ve bazen gülünç iş unvanları bile bunun bir göstergesi. Hatta İngilizce terimlerin aşırı kullanımı bile, bir tür “ciddiyet gösterisi” stratejisi olarak okunabilir.

İş Hayatında Mütevazılık, Liderlik ve Başarı Birlikte Olabilir mi?

Liderlik ya da başarı, mütevazı ve nazik olamaz diye düşünenler için iyi haberler var. Torino Üniversitesi İş Psikolojisi Profesörü Chiara Ghislieri’ye göre, son yıllarda bu algı değişmeye başladı: “Artık liderin hem kendisinin hem başkalarının hem de içinde bulunduğu durumun farkında olması gerektiği üzerinde duruluyor,” diyor.
“Bu farkındalık, etik değerleri, şeffaflığı, saygıyı ve iyiliği merkeze alan ‘otantik liderliğin’ temelini oluşturuyor. Ve bu yaklaşım, hedeflerden sapmadan başarıya ulaşmayı da engellemiyor.”

Aslında hatırlamakta fayda var: Bir yönetici mütevazı olabilir, sağlam bir etik anlayışıyla hareket edebilir (sadece para uğruna taviz vermez), ekibini önemseyebilir ve onların iyi oluşunu gözetebilir. Tüm bunlar onu başarısız yapmaz, tam tersine, başarıya götürebilir. Hatta bazı teorilere göre, biz insanlar, lider olarak gördüğümüz ve “takip ettiğimiz” kişileri, samimi ve gerçek olarak algıladığımız kişilerden seçiyoruz. Bu “otantik” algısında, mütevazılık önemli bir rol oynuyor. Yani kişinin hem başarılarını ne abartarak ne küçümseyerek değerlendirmesi hem de kendi sınırlarını tanıması, karşısındaki kişide güven oluşturuyor. Ve bu güven, liderle onu takip edenler arasındaki ilişkinin temelini oluşturuyor.

Peki, İş Yerinde Mütevazı Olmak Ne Demek?

Temel olarak üç şey:

  1. Hata yaptığını kabul etmeye açık olmak – ki evet, kulağa pek “havalı” gelmese de kişisel gelişim açısından çok değerli.

  2. Ekip arkadaşlarının katkılarını ön plana çıkarmak – çünkü bilirsiniz, “birlikte daha uzağa gidilir.”

  3. Her zaman öğrenmeye açık olmak – kendimizi ne kadar iyi, yeterli ya da “olmuş” hissetsek de, öğrenilecek hep yeni bir şey vardır. Hem de sadece bilgi anlamında değil; okul sistemi bize öyle öğretmiş olabilir ama öğrenme duygusal, sosyal ve etik boyutları da içerir.

Bunlar böyle yazıldığında sanki çok barizmiş gibi duruyor. Ama işin gerçeği şu ki, özellikle Türkiye gibi ülkelerde hâlâ baskın olan liderlik anlayışı, kusursuz, güçlü, her şeyi bilen ve asla hata yapmayan bir figür üzerine kurulu. Gerçek hayatta liderlerin de hata yaptığını hepimiz biliyoruz ama zihnimizdeki bu “tartışılmaz lider” imajı o kadar güçlü ki, mütevazı birini lider olarak görmekte zorlanıyoruz. Aynı şekilde, liderlik rolünü üstlenmiş bir kişinin de, o rolü mütevazı bir tavırla oynaması bize tuhaf geliyor.

Tabii bu tuzağa düşmeyenler de var. Ama hâlâ çok fazla insan, eski kalıpların esiri.
Neden mi? Çünkü iş dünyasında – özellikle küçük ekiplerde bile – güvenin düşük olduğu, kontrolün esas olduğu bir kültür hâkim. Ve bu durum, liderliğe mütevazılık katmanın önündeki en büyük engellerden biri olmaya devam ediyor.

BU İÇERİK İLK OLARAK GQ ITALIA WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

İZLE
Denge 2025 Kapak Yıldızı Hakan Kurtaş
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası