Beetlejuice ve Sinemaya Damgasını Vuran En İyi Hayalet Komedileri

Tim Burton 1988'de bize tüm zamanların en iyi hayalet komedilerinden birini, evlerine yeni taşınan insanları korkutmak isteyen bir çift ve bu fırsattan yararlanarak yaşayanların dünyasına sızmaya çalışan biraz kaçık bir hayalet hakkında saygısız, karanlık ve bazen de politik olarak uygunsuz bir hikaye sundu.

Beetlejuice Oscar kazandı, bize Michael Keaton ve Winona Ryder'ı ikonik hale gelen karakterlerde verdi ve bize ölümün, karmaşık ilişkilerin ve hayaletlerin de eğlenceli bir dönüşü olabileceğini hatırlattı.

Ve Tim Burton, korkunç bir şeyi alıp ona daha komedi bir yön vermeye karar veren tek yönetmen değil. Rahatsız ve tedirgin edici (ışık açık uyumak istemenize neden olan) pek çok hayalet filmi var, ancak aynı zamanda kara mizah ve sizi biraz ya da çok güldüren durumlarla da dolu pek çok film var.

Sinemaya damgasını vuran 11 karanlık hayalet komedisi

Beetlejuice

1988 yılında gösterime giren ve başrollerinde Catherine O'Hara, Winona Ryde, Alec Baldwin, Gena Davis ve Michael Keaton'ın yer aldığı bu Tim Burton filmi, tipik bir Amerikalı çiftin bir kaza sonucu ölmesiyle başlar. Adam ve Barbara kısa sürede ölü olduklarını fark eder ve bu bir sorundur; yaşayan bir ailenin evlerine taşınması ve çok tuhaf bir hayaletin onlara yardım etmeyi teklif etmesiyle bu sorun daha da karmaşık bir hal alır. Söz konusu hayalet Beetlejuice bekledikleri gibi biri değildir ve onun yardımını kabul etmemeye karar verirler, ancak hayalet ailenin genç kızıyla karşılaşır ve onu amacına ulaşması için manipüle etmeye başlar, yaşayanların dünyasına girmesine izin verir.

Corpse Bride

Yine Tim Burton'ın yönettiği, Helena Bonham Carter ve Johnny Depp'in seslendirdiği bu stop motion film, zengin bir ailenin soyadını taşımayan oğlunun, yoksul bir ailenin soyadını taşıyan kızıyla evleneceği görücü usulü bir evlilikle başlıyor. Gergindir ve sonunda yeminini ormanda ederken yanlışlıkla ölü bir gelinle evlenir ve ondan kaçıp sevdiği kadına dönmenin bir yolunu bulmalıdır.

Norman

Kodi Smit-McPhee ve Anna Kendrick'in seslendirdiği bu filmde çok özel bir yeteneği olan normal bir çocuk olan Norman'la tanışıyoruz. Norman ölüleri görebilmektedir ve kasabasında bir zombi istilası patlak verdiğinde (cadılıkla suçlanan ve bunun için öldürülen bir kızın davasıyla ilgili), hepsini kurtarabilecek tek kişi haline gelir, ancak bunu yapmak için cadı kızla iletişim kurmalı ve öfkesini yatıştırmanın ve ona biraz huzur vermenin bir yolunu keşfetmelidir.

Hayalet Avcıları I ve II

Beetlejuice gibi, Bill Murray ve Sigourney Weaver'ın başrollerini paylaştığı Hayalet Avcıları filmleri de klasiktir ve ikincisi daha da iyidir. İlk filmde, New York'u hayaletlerden kurtarmaya çalışan bir grup “bilim adamı”, insanlığı yok etmek isteyen bir tür tanrıyla mücadele etmek zorunda kalır. İkinci filmde ise Hayalet Avcıları, kötü kalpli, eski bir zorbanın hayaleti tarafından kaçırılan bir kadını ve bebeğini kurtarmak zorundadır.

Casper

Christina Ricci, ölülerin diğer tarafa geçmesine yardımcı olmak isteyen bir tür hayalet psikoloğu olan babasıyla ülke çapında seyahat eden bir genç kızı anlatan bu 90'lar klasiğinde başrolde. Bir milyonerin kızına perili bir malikane miras kaldığında, kız hayaletleri ortadan kaldırması için psikoloğu işe alır, ancak içlerinden biri, Casper adında bir genç, psikoloğun kızıyla arkadaş olur ve birlikte mirasçıdan kurtulmanın ve diğer hayaletleri mutlu ve beladan uzak tutmanın bir yolunu bulurlar.

The Frighteners

Michael J. Fox'un başrolünde oynadığı 1996 yapımı bu film, karısını bir araba kazasında kaybeden ve kazadan sağ kurtulan bir adamın öyküsünü anlatıyor. Kazadan sonra, ölülerle iletişim kurma yeteneğine sahip olduğunu ve bu yeteneğini insanları kandırmak için kullanabileceğini keşfeder, en azından yaşayanları ve ölüleri tehlikeye atan bir iblis ortaya çıkana kadar ve onu durdurmak ve diğer dünyaya geri göndermek için yeni keşfettiği yeteneğini kullanmanın bir yolunu bulmalıdır.

Death Becomes Her

Teknik olarak bu bir hayalet filmi değil, ama ölülerin hayata dönmesiyle ilgili bir film. Bruce Willis, Meryl Streep ve Goldie Hawn ile birlikte başrolde ve her şey mücadele eden bir aktrisin ölümsüzlük vaat eden bir tedavi keşfetmesiyle başlıyor. Tedaviyi almaya karar verir ve tedavi hayatını değiştirir, ancak onu ölemeyen ve yaşıyormuş gibi davranmak için kocasının yardımına ihtiyaç duyan bir tür zombiye dönüştürür. Daha büyük bir düşman da aynı tedaviyi uygulayınca durum kontrolden çıkar ve ikisi de umut ışığı görünmeyen bir çatışmanın içinde sıkışıp kalırlar.

Scrooged

Bill Murray'in başrolünü oynadığı bu film Charles Dickens'ın Noel Şarkısı adlı eserinden uyarlanmıştır. Murray, tüm çalışanlarına kötü davranan ve kimseyi umursamayan, acımasız ve bencil bir televizyon yöneticisini canlandırıyor. Noel arifesinde üç hayalet tarafından ziyaret edilen Murray, Noel'in gerçek anlamını öğrenmek ve hayatını değiştirmek için aile, dostluk ve cömertlik gibi gerçekten önemli olan şeyleri keşfetmek zorunda olduğu kendi hikâyesinde bir yolculuğa çıkar.

The Haunted Mansion (2003)

Ünlü Disney oyunundan esinlenen bu korku-komedide Bill Murray ve Marsha Tomason, kavga ettikten sonra çocuklarıyla birlikte tatile çıkmaya karar veren iki emlakçı Jim ve Sara Evers'ı canlandırıyor. Yolda, satışa çıkarılabilecek eski bir malikaneyi görme teklifi alırlar ve birkaç dakikalığına durmayı kabul ederler, ancak malikanenin kapana kısılmış hayaletlerle dolu olduğundan ve şimdi kendilerinin de orada kapana kısıldıklarından habersizdirler ve çıkmak için bir trajediyle bağlantılı eski bir sırrı çözmek zorundadırlar.

We Have a Ghost

Perili evlerle ilgili bu Netflix komedisinde David Harbour başrolde. Film, yeni bir eve taşınan ve kısa sürede tavan arasında onları orada istemeyen bir hayaletin yaşadığını keşfeden bir aileyi konu alıyor. Ancak, hayalet aileyle bir ilişki kurmaya başlar ve bu da onun sosyal medyada ünlü olmasına yardımcı olur, çünkü geçmişini ve ilk etapta o evde nasıl sıkışıp kaldığını araştırmaya çalışırlar.

Ghost Town

Ricky Gervais'in bu filmi, yanlışlıkla öldürülen ancak birkaç dakika sonra dirilmeyi başaran pek de iyi olmayan bir adam olan Bertram Pincus karakterine odaklanıyor. Bu olay onu hayaletleri görme ve onlarla konuşma yeteneğiyle baş başa bırakır ve hayaletler bunu fark ettiklerinde ondan bir şeyler istemeye başlarlar. Bu hayaletlerden biri olan Frank, karısının yeniden evlenmesini ve kendisini tamamen unutmasını engellemek için Bertram'dan yardım ister.

BU İÇERİK İLK OLARAK GQ MEXİCO WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.