David Williams etkileyici ve ikna edici tarzıyla sıradışı bir 1922 – 2022 karşılaştırması yaptı.
20. yüzyılın gerçek anlamda 1900’de değil 1922’de başladığını öne süren David McWilliams 1920’li yılların ne kadar dönüştürücü olduğunu farklı örnekler üzerinden anlattı:
- Sovyetler Birliği 1922’de kurulmuş.
- BBC ilk yayınını yine 1922’de yapmış.
- Yüzyılın en iyi romanı olarak görülen James Joyce’un Ulysses romanı aynı yıl yayınlanmış.
- Einstein Nobel Barış Ödülü’nü 1922’den bir yıl önce almış.
- İspanyol Gribi 1920’de sona ermiş.
- Picasso ve Freud en aktif dönemlerini bu yıllarda yaşamış.
- 1922 hepimizin bildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde en büyük zaferin kazanıldığı yıl olmuş.
Aynı şekilde, 21. yüzyıla girişimizin kutlamaları dünyanın her tarafında 20. yüzyılın son günlerinde yapılmış olsa da, bambaşka bir yüzyıla adım attığımızı aslında tam olarak hiçbirimiz hissetmemiştik. 21. yüzyılda olduğumuzu sandığımız ilk 22 yılı dünya barışına ve insanlığın geleceğine yönelik saf beklentilerle geçirdik.
David McWilliams’a göre nasıl 20. yüzyıla 22 yıl geç girdiysek, 21. yüzyıla da yine 22 yıl gecikmeyle ve ancak şimdi geçiş yapıyoruz. Şaşırtıcı bir benzerlikle bu sefer başka bir pandeminin sonuna gelmek üzereyiz. Rusya – Ukrayna savaşı ile dünya düzeni tekrar değişiyor.
Aynen 1920’lerde olduğu gibi 2022’de de temel değişimlere tanık oluyoruz. Sanat ve teknolojinin birbirlerinden ayrı yerlerde durduğu ve hatta birbirleriyle çelişkili algılandığı 20. yüzyıldan sonra sıra konferansın isminde de gördüğümüz gibi iki alanın birbiriyle buluşmasına geldi. İkisinde de cesaret önemli. İkisinde de girişimcilik var. İkisinde ticaret var. Her şeyden önemlisi ikisinde de hayata meydan okuma var. 2022 hepimizi dijital sanat ve NFT’ler gibi somut örneklerle farklı bir yüzyıla girdiğimize ikna ederken, gerçek anlamda şimdi adım attığımız 21. yüzyıl insan beyninin özgürleşme çağı neden olmasın?
David McWilliams’ın 1922 ile 2022 arasında gördüğü benzerlik hepimiz için ilham verici. Bir taraftan savaş devam ederken diğer taraftan daha yeni tanıştığımız 21. yüzyıldan doğal olarak bizler de ümitli olmak istiyoruz. Antonio Gramshi’nin 1929’da hapishaneden yazdığı mektupta söylediği gibi: “Aklın karamsarlığı iradenin iyimserliğine karşı.” Bakalım hangisi galip gelecek?
