Olimpiyatları gerçek anlamda şehir ve ülke markasını güçlendirmek için kullanma stratejisinin ilk örneği olarak Hitler dönemi Almanya’sının 1936’da Berlin Olimpiyatları’nı düzenlemesini gösterebiliriz. Bugüne kadar şehir markasına en çok değer katan olimpiyatlar arasında iki şehrin ismi geçiyor: Los Angeles ve Barselona. Olimpiyatlara ev sahipliği yapmanın bir şehire ne kazandırdığı ve ne kaybettirdiği her zaman tartışılan bir konu. Dünyanın geldiği noktada şehir markasını güçlendirmek için oyunlara ev sahipliği yapmak yetmiyor; dünya vatandaşlarının gönlünü kazanacak projeleri hayata geçirmek gerekiyor.

Hayatlarımız tahmin edilemeyecek şekilde değiştiği bir dönemde baba olmak nasıl hissettirdi? Modern zamanların farklı anlarından babalık deneyimini yazarlarımızdan Ahmet Akın, babalar günü yaklaşırken kolektif günlüğümüzün bir sayfasında paylaştı.

91.6 milyon insan 7 Şubat’ta Amerika’da TV ekranlarının karşısında Superbowl’u seyretti. Diğer platformlardan takip edenlerle birlikte 96.4 milyona ulaşan bu sayı, Superbowl reklam kuşağında tek bir spot yayınını dünyanın en yüksek fiyatlı reklam harcamasına dönüştürüyor. 30 saniyelik bir reklam filminin yayın bedelinin 5.5 milyon dolar olduğunu düşünürsek, Superbowl reklamları doğal olarak Amerikan reklamcılığının en büyük şovuna dönüşüyor.

Neden bu kadar popüler oldu? Bize neler sundu? Kısa sürede 1 milyondan fazla indirilen Clubhouse hangi farklı ihtiyaca hizmet ediyor?

‘Sev. Yarat. İlham ver.’ Bu sene Ahmet Onur’a GQ Men of the Year’da İnovasyon Özel Ödülü’nün kazandıran başarısının arkasında, hayatımıza ansızın sokup geliştirdiği paylaşımlı ofisin duvarlarında boy gösteren bu üç değer yatıyor.

Sevdiğimiz insanların ölümleri bizi neden yıkar? Onların yitip giden hayatlarına mı üzülürüz, yoksa dünyadan ayrılan bedenleriyle birlikte bizim ümitlerimizi de alıp gittiklerine mi? Oyuncu Chadwick Boseman’ın erken vedası, aynı zamanda bir ütopyayı sarstığı için hepimizi bir başka üzdü. Kitleleri saran bu derin üzüntü, milyonlarca insana bir hayal kurdurmanın ne denli büyük bir güç olduğunu bize yeniden hatırlattı.

Bu kelimeyi ilk kez duyuyor ve anlamını merak ediyor olabiliriz. Henüz bu şekilde tanımlamasak da, aslında hepimiz uzun süredir sadece liminal alanların içindeyiz.

Will Smith, “Irkçılık daha kötüye gitmiyor, sadece artık filmi çekiliyor” demiş. Özellikle son zamanlarda birçok ırkçı olayın filmini izlemiş olsak da, hiçbiri dünyayı George Floyd’un hepimizi nefessiz bırakan son sözleri kadar etkilemedi: “NEFES ALAMIYORUM.” İşte bu cümle, başta siyahlar olmak üzere Amerika’da vicdan sahibi herkesi içine alan, dev bir dalgayı tetikledi.

Sosyal sorumluluk projesi olmayan marka yok gibi. Ama artık markaların bu projelerin de ötesinde, çok cesur adımlar atarak aktivist tavırlar takınmaları gerekiyor. Bunu yapabilen markalar, diğerlerinden çok farklı biçimde ayrışıyor. GQ Türkiye reklam yazarı Ahmet Akın aktivist markaları anlatıyor.

Reklam dünyasının deneyimli ismi Ahmet Akın, GQ Türkiye'de. Akın, ilk yazısında COVID-19 döneminde, markaların insanlara nasıl yaklaştığına dair gözlemlerini paylaşıyor.