1988, Wimbledon doğumlu Kirby, tiyatro sahnesine çıkma hayalleriyle büyümüş. Başvurduğu tiyatro okulu tarafından reddedildikten sonra üniversitede İngiliz Edebiyatı eğitimi görmeye başlayan Kirby, Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi tarafından kabul edildiğinde önemli bir karar vermek zorunda kalmış. O güne kadar amatör oyunlarda sahne alan Kirby, klasik bir eğitim almak yerine yeni tanıştığı Octagon Tiyatrosu direktörü David Thacker’ın teklifini değerlendirmeyi tercih etmiş. Akademiye yazılmaktansa tiyatro sahnesinde deneyim kazanmayı seçen Kirby, bu cesur hamlesinin faydalarını görmüş ve 2009 yılında Octagon’un üç oyununda rol almış. Independent’a verdiği bir röportajda Kirby, bu kararı ile ilgili olarak “Çok zordu” diyor. “Eğitim görmek için bir tiyatro okuluna gideceğimi düşünüyordum. Herkes böyle yapıyordu. Doğru yolun bu olduğunu düşünüyordum, ama bundan vazgeçmek zorunda kaldım.”
Kirby’nin kariyerindeki yükselişi de işte bu noktada başlıyor. İngiltere Ulusal Tiyatrosu dahil başka ekiplerle de çalışan Kirby, gün geçtikçe daha fazla dikkat çekiyor, gazetelerin tiyatro sayfaları hakkındaki övgülerle doluyor, bir BBC dizisiyle televizyon dünyasına adım atıyor, film festivallerinde boy gösteren yapımlarda ufak roller üstleniyor. 2014’te rol aldığı A Streetcar Named Desire ise yeteneklerinin kapsamını göstermesini sağlıyor. Gillian Anderson’ın da oynadığı prodüksiyonda Kirby, rol arkadaşlarından aşağı kalmayan bir performans sergiliyor. Canlandırdığı Stella DuBois karakterinin narinliğine, sahneyi dolduran bir görkem katarak oyuna damgasını vuruyor.
2015’te Kirby’nin kapısı, Netflix prodüksiyonu The Crown’daki Prenses Margaret rolü için çalınıyor. Altı aylık arayışın sonunda seçilen Kirby’nin işi zor. Aşk hayatı ve alkole olan düşkünlüğüyle tanınan Margaret’ı derin bir karaktere dönüştürmeli. Başına buyrukluğuna hayran olduğu Margaret’ı çözmeye çalışan Kirby, duvarına prensesin hayatını özetleyen bir zaman çizelgesi asıyor ve evini prensesin fotoğraflarıyla donatıyor (hatta söylediğine göre tuvaletindeki Margaret fotoğrafı, konuklarını şaşırtmaya devam ediyor). Sonuçta Kirby, dizinin en parlak performanslarından birini sergiliyor ve rol aldığı iki sezonda da BAFTA TV Ödülleri’nde aday oluyor. Son sezonda kucakladığı ödül, aynı zamanda Hollywood’a adım attığı bir döneme denk geliyor.
Temmuz sonunda yayınlanacak altıncı Mission: Impossible filminin başrollerinden birini üstlenen Kirby’i, eli silah tutan bir karakter olarak görmek biraz şaşırtıcı gelebilir. Ama beklentimiz bu rolün altından da başarıyla kalkacağı yönünde. Hollywood’un en büyük serilerinden birine kapağı atmış olmasına rağmen Kirby, birlikte çalışmak istediği yönetmenleri sıralarken Charlie Kaufman veya Paolo Sorrentino gibi isimleri söyleyerek vizyonunu geniş tutuyor. Genç oyuncu hakkındaki en büyük iltifatı ise, The Crown’ın gelecek sezonlarında Prenses Margaret rolünü devralacak olan usta oyuncu Helena Bonham Carter yapıyor: “Hangisinden daha çok korktuğumu bilmiyorum; gerçek Prenses Margaret’ın hakkını vermek mi, yoksa Vanessa Kirby’nin canlandırdığı Prenses Margaret’ın izinden gitmek zorunda olmam mı…”