Les Benjamins'nin her koleksiyonu bir hikaye, her iş birliği ya da ara serisi günümüz sokak giyiminden kodlar barındırıyor. Fakat bu sezon öncekilerden farklı. Hikaye çok daha kişisel. Bünyamin bu kez sadece bir tasarımcı olarak değil, Almanya'ya işçi olarak giden bir dedenin orada doğmuş büyümüş torunu olarak da anlatıyor bu hikayeyi; “Dedem de ilk Almanya’ya gidenlerden ve Erzurum’dan İstanbul’a gelip gardan trene binip, Münih’teki Almanların Türklere söylediği ilk cümle Herzlich Wilkommen. Dedem sağ olmadığı için ondan dinleyemedim, Diaspora Türk’ün kurucusu Gökhan (Duman) ile çok uzun sohbetler yaptık hikayenin çok gerçek olmasını istedim”
Koleksiyon piyasaya ilk çıktığında gönderilen bültende Bünyamin'in bir cümlesi dikkatimi çekmişti. O şartlarda memleketlerinden belki bir iki bavulla başka ülkeye yaşamaya gidenlerin kıyafetlerini bir zırh gibi gördüğünden bahsediyordu. Şartlar ve sistem çok farklı olsa da giydiklerini bir zırh gibi görenler gitgide artmıyor mu? Lüks bir çanta, monogram bir palto ya da logolu bir şapka fark etmez. Sokak giyimden en klasik tarzlara kadar modanın gücünü hissetmek isteyenler tasarımları şu devirde bir zırh gibi giyebiliyor. Bünyamin konuya daha günlük hislerle yaklaşıyor; “Özellikle duygusu yüksek insanların onu hissettiğini düşünüyorum. Sabah kalktığımdaki enerjime göre giyiniyorum. Bazen ayakkabı bazen ceket seçmekle başlıyorum. O an kötü giyinirsem modumu çok etkiliyor.”
Herzlich Wilkommen'in gerçekliği kampanya fotoğraflarında kendini başka türlü gösteriyor. Fotoğraflarda kavuşmaları, cesareti, belki de biraz asimile olmayı görebilirsiniz. Bunların stil izdüşümüyse bambaşka bir yere çıkıyor. Tasarımlar kolaylıkla giyilebilir, isterseniz dikkat çekebilir ve gardırobunuzla kolay eşleşebilir görünüyor. “Defilelerde ütopik parçalar tasarlıyorum ama ben aslında tüm ürünlerimin giyilmesini istiyorum. Defile ürünleri her tasarımcının hayali ben biraz daha sokağa indirmeyi istiyorum ve sokakta yaşamasını istiyorum o yüzden giyilebilir hikayeler hoşuma gidiyor. Dengeyi sağlamaya çalışıyorum.” Bu denge aslında Bünyamin'in kendi komünitesiyle ne kadar birlikte ve iletişimde olduğunun bir göstergesi. Kurduğu dengede takipçilerini heyecanlandırıyor. Sonuçta beklentileri karşılamak sadece bekleneni yapmak ya da tümden hayal aleminden seslenmek değil. “Marka olmak ticari bir şey, önemli olan, tasarımcı olarak kendi hayal ettiğin ve heyecan duyduğun bir alan belirlemen ve beklenti duyguları katman. Ve topluluğun beklediğine hitap etmen. Onlar olmadan yoksun. Topluluğumu dinliyorum 'discord' kanalımda fashion kanalım var, onları dinliyorum. Benden beklenileni öğreniyorum, ilham alıyorum. Bir de benim hayal dünyam var ben kendi içimde yaşıyorum ama orada özgür kalmam gerekiyor. Bu dengeyi de kurmam 11 sene aldı. Bazı sezonlar istediğimi yapacağım dedim ve yaptım. Özellikle bu koleksiyon benim hayal ettiğim özgür hissettiğim bir alan."
11 senelik yolculuğun bu sezonluk durağı Herzlich Wilkommen Bünyamin'e göre bir nevi Les Benjamins için yeniden başlangıç. Tüm Instagram postlarının silinmesini açıklarken "Çok drop yaptık çok iş birliği yaptık biraz sessizliğe ihtiyaç vardı. Bir yandan bana ağır gelmeye başladı. Sosyal medyada da bunu hissettim. Kendi sayfamıza baktığımda ne kadar çok şey yapmışız dedik. Bazen her şeyi silip sıfırdan başlamak gerek." diyor.
Yeniden başlayabilmenin ardındaysa çok daha kişisel bir durumun çözümlemesi yatıyor; "Benji artık çok bütün, çocukluğumla ve kişiliğimle bütünleşti.” diyerek bir figür olarak tanınan benliğine dair bir süreci dile getiriyor.
“Aslında sosyal medya, dostlarımız, sosyal baskılar bizi hep birisi olmaya itiyor. Ama o ne demek ki? Aslında kendimizi keşfetmemiz gerekiyor. Kültürümüzden dolayı bastırılmış duygularımız çok. Baskılardan dolayı gerçek hayatımızı yaşamıyoruz. Ya da çocukluğumuzdaki çok hoşumuza giden bir şeyi beğendiğimi söylesem millet ne düşünür diyoruz.”
Les Benjamins'nin farklı kıtalardaki vitrinlerinde, farklı şehirlerdeki takipçileriyle Bünyamin'in yazdığı kişisel referanslı hikayeler LB parçalarıyla yansımaya devam edecek gibi görünüyor. Bir tasarımcı olarak Bünyamin Aydın sanki daha sakin, arınmış ve iddialı devam ediyor. Tasarım dilinin anlaşılması ve daha çok kişiye ulaşmasını şu cümlesi özetliyor; “Bazen duygular çok bastırıyor bizi, utanıyoruz ve sevdiğimiz bir şeyi saklıyoruz, o kadar saklıyoruz ki, unutuyoruz.” Bünyamin tam da bu noktada LB ile unuttuğun bir şeyi hatırlatıyor.
Herzlich Wilkommen koleksiyonu yaratıcısının sözleriyle sana "Olmak istediğin kişiye dair özgür düşüncene sahip olabilirsin, ama paralelinde geçmişinle bütün de olabilirsin." diyor.
Bu koleksiyondan Bünyamin'in kişisel arşivlere eklenmeli dediği parçalar; COAT 102, işçi giyim esintili tüm parçalar ama özellikle kırmızı dikişleriyle DENIM PANT 002.