Çünkü cesur. Risk alıyor, deniyor. "Bu da giyilir mi"?" diye burun kıvırılan her parçayı kendi stiline yakıştırabiliyor. Özellikle Gucci'nin marka elçisi ve Alessandro Michele'nin yakın dostu olarak erkek modası için yeni bir akım başlattı. Göze batıyor batmasına ama asla rahatsız etmiyor. Son derece incelikli, kusursuz bir stil kurgusu onunki. Kimi zaman lirik, kimi zaman cool, kimi zaman da asi!
Jared Leto'nun en cesur özelliği renkten korkmaması. Kadın modasında bile pembe ve yeşili bir arada kullanmak büyük cesaret ve özgüven gerektirirken, Leto renk paletinde yer alan tüm tonlara açık.
Alessandro Michele gibi tam bir maksimalist. 'Ne kadar çok, o kadar iyi' düşüncesinden yola çıkıyor. Aksesuarları bol ve deseni çokça. Erkeklerin yalın ve sade olması gerektiğine dair dayatılan tüm bilgileri yok eden bu tavır, Leto'nun önderliğinde giderek daha çok yaygınlaşıyor.
Kırmızı halı da kendi kuralları var. Bu özgün kurallar klasik centilmen şıklığına yeni nesil dokunuşlar kazandırıyor. 'Takım elbiselere ne oldu?' diye sorarsanız, bilin ki Leto'nun moda dünyasında tedavülden kalktılar. Onun kırmızı halısında ipek paltolar ve pelerinler konuşuyor!
Akışkan cinsiyetin moda sınırlarını baştan belirlediği bir dönemde, Leto bu demokratikleşmenin özgürlük timsali gibi adeta. Üzerindeki her parçayı bir kadının da taşıyabileceğini hayal edebiliyorsunuz. Ama bu özellik onun stiline feminenlik etiketi yapıştırmıyor, farklılaştırıyor. İşin sırrı tam da bu!