22 Şubat 2021’de, 28 yıl boyunca hitler yarattıktan sonra Daft Punk, gizemli ve duygusal bir video ile ayrılıklarını duyurdu. Fransız elektronik müzik akımı French Touch’ın bayraktarları olan Thomas Bangalter ve Guy-Manuel de Homem-Christo, çoktan pop kültür ikonlarına dönüşmüştü. Onların müziğinin zamansızlığının kanıtı ise ayrılık sonrası bile yeniden basılan albümler, remaster’lanan klipler ve daha önce görülmemiş arşivlerin paylaşımıyla aktif kalmaları oldu.
Her zaman beklenmedik sanatsal işbirliklerinin peşinde olan Fortnite, bugün dünyanın en popüler oyunlarından birine Daft Punk’ı ekliyor: 27 Eylül’de saat 21.00’de (Türkiye saatiyle) başlayacak etkinlikle. İkilinin hem müzikal hem de görsel mirasına saygı duruşu niteliğinde tasarlanan “The Daft Punk Experience”, oyunculara son 30 yılın en etkileyici ve ilham verici müzik eylemlerinden birinin dünyasını keşfetme ve yeniden ziyaret etme fırsatı sunacak.
GQ, bu hem oyun hem müzik sınırlarını zorlayan işbirliğini öğrenmek için Hervet ve Rigopulos ile Zoom üzerinden konuştu.
Alex Rigopulos: Fortnite’ın müzisyenlerle uzun bir geçmişi var: Travis Scott, Ariana Grande, Billie Eilish, Metallica, Eminem, Snoop Dogg… Oyuncular yıllardır Daft Punk’ı oyunda görmek istiyordu. Son 30 yılın en özgün ve yenilikçi müzik ikililerinden biri oldukları için, onlarla müzikal deneyimi bir üst seviyeye taşımamız gerekiyordu. Geçmişte 10-15 dakikalık harika konserler yaptık ama ardından kayboluyorlardı. Daft Punk için ise daha büyük, daha derin ve kalıcı bir şey yapmak istedik. Hayranların tekrar tekrar dönebileceği bir deneyim.
Cédric Hervet: Daft Punk hâlâ aktifken bile, hep pop kültürün parçası olabilecek işler yapmaya çalışıyorduk. Fortnite da bunun bir parçası. İnsanların oyundaki dansları gerçek hayatta tekrar ettiğini gördüğünüzde, kolektif hayal gücündeki etkisini anlıyorsunuz. Epic Games bize bu fikirle geldiğinde, işin yaratıcı tarafı çok ilgimizi çekti. Fortnite hakkında pek bir şey bilmiyordum ama Daft Punk’ın oyunda yer alması çok eğlenceli geldi. Oyuncuların Battle Royale’de Daft Punk kıyafetleri giymeyi çok seveceklerini düşünüyorum.
Rigopulos: Cédric’in de söylediği gibi, en baştan oyuncuların Daft Punk’ın kıyafetlerini Battle Royale ya da diğer modlarda kullanabilmesini istedik. Robotların kimliği merkezdeydi. Cédric başından beri yanımızdaydı; ikilinin görsel dünyasını en iyi bilen kişiydi. Robotların her detayını biliyor. Bu da kimliklerine sadık kalmamızda çok yardımcı oldu.
Rigopulos: Bu projeyi Daft Punk’a bir aşk mektubu olarak görüyoruz. Müziklerini ve kurdukları evreni kutlamak istedik. İz bırakan anları, kıyafetleri ve film sahnelerini seçtik. Yeni kostümler yaratmadık; aksine Daft Punk’ı en iyi temsil edenleri seçtik. O kadar çok ikonik kostümleri var ki, karar vermek çok zordu. Sonunda Alive 2007 döneminde sık sık giydikleri deri motorcu kıyafetleri ve Random Access Memories’in payetli kostümlerinde karar kıldık.
Hervet: Yeni kıyafet eklemek istemedik çünkü grup artık yok. Miraslarıyla çalışmak zorundaydık. Neyse ki Daft Punk söz konusu olunca ikonik referanslardan bolca seçenek vardı.
Rigopulos: Seçmek imkânsız. Hepsini seviyorum!
Hervet: Ben deri kıyafeti çok seviyorum; içinde inanılmaz “badass” görünüyorlar.
Rigopulos: Yolculuk Battle Royale’de başlıyor, ardından Daft Punk’ın dünyasına bağlanıyor. Her şeyi anlatmak istemem ama oyuncular büyük bir piramidin önünde bulacak kendilerini; deneyimin merkezi burası. Beş ana oda var. İlki Alive 2007 turnesinden ilham aldı, onların sahnesine çok sadık ama oyun sayesinde çok daha görkemli. Başka bir oda Random Access Memories için disko; oyuncular burada dans edebilecek. Dream Chamber Studios, oyunculara bazı şarkılardan loop alarak kendi remikslerini yapma imkânı tanıyor. Robot Rock Arena’da ise oyuncular ses dalgası lazerleriyle robotları vurabilecek. Son olarak Lego işbirliği kapsamında Michel Gondry’nin 1997’de çektiği “Around the World” klibine özel bir oda var. Oyuncular Lego figürlerine dönüşüp klibi yeniden kurgulayabilecek.
Hervet: Az önce pop kültürle bağ kurmaktan bahsetmiştim. Lego bunun en iyi örneği. Daft Punk’ın kısa loop’larıyla da çok uyumlu.
Hervet: Söylemesi zor ama bence “Around the World”. Michel Gondry bize klip fikrini ilk anlattığında Londra’da bir otel odasındaydık. Her şeyi kağıda çiziyor, sahneyi ve dansçıların müzikle nasıl uyum sağlayacağını gösteriyordu. Daha sonra Miami’deki bir müzik konferansında bitmiş klibi izledik ve tamamen büyülenmiştik.
Rigopulos: O kadar çok harika şarkıları var ki… Oyunda tabii ki “Get Lucky” ve “One More Time” gibi büyük hitler var ama beni en heyecanlandıran şey daha az bilinen parçaları da koyabilmekti. Mesela “Something About Us” gibi büyüleyici bir şarkı. Bir de “Infinity Repeating” var; Random Access Memories’in 10. yılı için çıkan. Klibini ilk izlediğimde ağlamıştım. Umarım oyuncular da bu deneyim sayesinde keşfederler.
Hervet: Keşke bir cevap verebilsem ama bilmiyorum! Muhtemelen hiç görmediğiniz şeyler vardır, ama çıkıp çıkmayacağını bilemezsiniz. Daft Punk’ın bir prensibi vardı: “İyi değilse, saklama.” Ama aynı zamanda hayranlarla bağı sürdürmek de önemli. Daha önce paylaşamadığımız sahne arkası görüntülerini gösterebilmek çok değerli. Böylece hep birlikte Daft Punk’ı yaşamaya devam edebiliyoruz.