Yenilmez savaşçı Robert Downey Jr.
Röportaj

Yenilmez savaşçı Robert Downey Jr.

Hayatı tıpkı bir film senaryosuna benziyor. Ancak onun hikayesi çok daha dolambaçlı ve final sahnesi henüz yazılmadı...

Robert Downey Jr. yanında küçük, kahverengi deri bir çanta taşımayı alışkanlık haline getirmiş. Eğer onu, çantasının içini didik didik ararken görürseniz, bilin ki sigarayı bırakmasına yardımcı olacağını umduğu nikotin sakızını arıyordur. Çantasında başka şeyler de taşıyor elbette; mesela içinde antiparazitik ve antiviral hapların bulunduğu bir ilaç kutusu, koyu mavi bir bere, daha sonra benzerlerini eşi Susan’da göreceğim birkaç madalyon ve yakın zamanda ünlü aktör Woody Harrelson’dan kendisine gelen, muhtemelen farkında olmadan arkasına sakız yapıştırdığı bir mektup. Bir şey daha var çantada: Bana göstermek için ortaya çıkardığı, altın renkli Iron Man kaskı.

Downey, yakın geçmişte canlandırdığı ve hayatının farklı bir yöne gitmesine neden olan Iron Man karakterine ait bu kaskı elinde tutuyor. Bir yandan da bana, “Bu şeyi gerçekten komik buluyorum. Onunla ilgili sürekli düşünüp duruyorum da” diyerek açıklamada bulunuyor.

Downey, Iron Man 3 vizyona girdiğinde, insanlara hediye etmek için bir mücevherciye bu başlıklardan birkaç tane sipariş vermiş. Birini de kendisi için saklamış. İşte elinde tuttuğu ve üzerine kafa yorup durduğu, tam da bu kask. 2006’da Iron Man çekimlerine hazırlanırken, bu kaskın fotoğrafına bakarak, içindeki insanı ne hale sokacağını düşünmüş. Korktuğu gibi olmamış. Söylediğine göre kask onu rezil edeceğine vezir etmiş.Yenilmez savaşçı Robert Downey Jr.Ne de olsa, Iron Man öncesi, ünlü oyuncunun kariyeri pek de parlak değildi. Uyuşturucuya saplanıp kalan bir hayat, silahlar, tutuklanmalar ve rehabilitasyon merkezi kariyerini sarsmaya yetmişti. Oysa yıllar boyu Downey ne zaman televizyonda görünse “Döneminin en iyi oyuncularından biri” olarak anons edildi. Şaşırtıcı olan, kariyerine baktığınızda, Downey’nin aslında kendi döneminin en az başarılı ismi olması.

En çok olay yaratan filmi, henüz 21 yaşındayken rol aldığı, 1986 yapımı bir Rodney Dangerfield komedisi olan Back to School’du. O dönemden sonra, hangi filmde rol aldığı ya da kendisini nasıl geliştirdiği hiç önemli olmadı. Çünkü hepsi, koca bir hayal kırıklığıydı.

Back to School’dan sonra, o yıllardaki en dikkat çekici ikinci performansını Less Than Zero filmindeki rolüyle yakalayan Downey, iki film de ticari anlamda başarısızlığa uğradığı için pek gülemedi. Şanssızlığı o dönemin en büyük starı Mel Gibson’ın da rol aldığı ve gişede müthiş hasılat yapacağına kesin gözüyle bakılan Air America adlı filmde bile devam etti. Haliyle, Downey için bu durum çok aşağılayıcıydı.

Ünlü oyuncuya o dönemi hatırlattığımda, ağzından ilginç bir açıklama dökülüyor: “20 yıldır bu sektörde bir şekilde var olan çoğu insan, yalnızca tesadüfen, çok fazla para yapan işlerde yer aldılar. Oysa ben, son birkaç yıl hariç, bu tesadüflerin arasında yer alamadım.”

Bir süre sonra Downey’nin hayatında bazı şeyler düzelmeye başladı. Film yapımcısı Susan Levin’le evlendi, nihayet bağımlı olduğu uyuşturucuyla arasına set çekti ve birlikte çalışmaktan hoşlandığı insanlarla yeni işler planlamaya başladı. Artık inanılmayacak derecede keyfi yerindeydi. Fakat 2005’te bu kez Kiss Kiss Bang Bang filmiyle başarısızlık yine gelip onu buldu. Ünlü oyuncu yapımcılığını eşi Susan’ın üstlendiği bu filme çok güveniyordu. Belki de bu nedenle en büyük hüsranı da bu başarısızlıkta yaşadı: “Filmin vizyona girişini ve ne kadar düşük hasılat yaptığını dün gibi hatırlıyorum. Gerçekten yıkılmıştım.”

Yine de yılmadı. İnatla, hırsla, bir yerlerde onu suyun yüzeyine yeniden çıkaracak büyük ya da küçük bir rol olduğuna inanıyordu: “Kendimi sanki imkansızı elde etmeye çalışan bir savaşçı gibi hissediyordum. Ama umudumu hiç kaybetmedim” diyerek hatırlıyor.

 Yenilmez savaşçı Robert Downey Jr.Şeytanın bacağını kıran iş

Gerçekten de dediği gibi oldu. Tüm olumsuzluklardan sonra, Iron Man için yapımcılar Downey’nin kapısını çaldı. Evet, bir süper kahraman karakterini beyazperdede canlandırmak hem gişe hem de seyirci beğenisi açısından garanti bir iş olabilir. Ancak Eric Bana, Edward Norton, Ben Affleck ya da Jennifer Garner gibi isimlerin aksini yaşadığı düşünüldüğünde, filmin gişede başarı kazanacağı aslında hiçbir zaman “net” olmadı.

Fakat Downey, başarısızlıklara alışkındı. Kim bilir, belki de bunun rahatlığıyla, filmin bir parçası olmak için ısrar etti: “Neden bilmiyorum, sanırım ucu belirsiz maceraları seviyorum. Hayatım boyunca hep maceraya atıldım. Başarısızlıklar beni yıldırmaktan çok, cesaretlendirdi.”

Role hazırlanmak için yalnızca üç haftası vardı. Şimdi bile sır gibi sakladığı ruhsal bir hazırlanma sürecine odaklandı. Sahneler üzerinde gece gündüz çalıştı. Bu süreçte eşi Susan’ın desteğini bugün dahi unutamıyor: “Beni gecenin bir yarısı kaldırıp ezber yapmama yardımcı oluyordu. Sanki karşımda rol arkadaşım varmış gibi, diyalogları birlikte çalışıyorduk.”

Deneme çekimlerinin yapılacağı stüdyoya adım attığında artık hazırdı: “İçeri girmeden hemen önce, tüm vücudumu geride bırakmışım gibi hissediyordum. Tuhaf bir şekilde her yanım titriyordu. Sanki ilk kez bir iş kapmaya çalışıyordum. Stüdyodakilerin bu durumu fark edip fark etmeyeceklerini merak ediyordum. Ancak her şey bir anda olup bitti. Iron Man ben oldum.”

O tarihten itibaren kariyeri hiç sekteye uğramadı. Iron Man, Tropic Thunder, Sherlock Holmes, The Avengers... Tüm bunlar onun sayesinde yücelen, aynı zamanda onu yücelten işlerdi. Bugüne dek aleyhine çalışan her şey, sanki bir anda onun için seferber olmaya başlamıştı.

Bu değişimin nedenini, tüm bunlar için ekstra bir şey yapıp yapmadığını sorunca, önce şöyle bir düşünüyor, sonra cevap veriyor: “Evet yaptım. Haftalarca çalıştık. Pazartesiden cumaya kadar çalışıp sonra feneri bir partide söndürmekten bahsetmiyorum. Öyle bir şey değildi bizimkisi. Gerçekten haftalarca süren, yorucu ve zorlu bir çalışmaydı.”

 

Yazının tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Ocak sayısında ve GQ Türkiye iPad edisyonunda...

İZLE
Serenay Sarıkaya GQ Global Creativity Awards Gala Gecesine Hazırlanıyor
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası