IWC CEO Christoph Grainger-Herr
IWC’nin bu yıl ürün gamı kendisiyle özdeşleştirilmiş Pilot koleksiyonuna ayrılmış. Koleksiyonda sizin favoriniz hangisi?
Benim bu yıl için iki tane favorim var aslında. Hem hergün takabileceğiniz hem de sportif bir saatiniz olsun istiyorsanız şüphesiz IWC Pilot’s Watch Chronograph 41mm size çok uygun. Benim de favori modelim. İçerisinde kendi üretimimiz mekanizmasıyla bu saati özel kılan şey, bu yıl 41 mm’lik nispeten makul ölçülerdeki kasa boyutuyla hemen herkese hitap eden bir model olması. Ayrıca ergonomisini geliştirdiğimiz bileziğiyle bilekte çok rahat ve şık göstergeleri de kolay okunabilir. Ayrıca çok rekabetçi bir fiyata sahip olduğu için ilk saatiniz olarak da düşünebilirsiniz.
İkinci favorim ise kesinlikle Big Pilot’s Perpetual Calendar modelimiz. Mavi kadranında bir takvimden bekleyebileceğiniz tüm özellikleri sunan göstergeleri var ve adından da anlaşılacağı üzere büyük bir paslanmaz çelik kasası var ve deri kayışla tamamlanıyor. Kurt Klaus’un yaratımı olan mekanizmasının teknolojisini oldukça güzel bir şekilde sunan bu saat, komplike mekanizmalardan hoşlananlar için özellikle arzu nesnesi olmaya aday.
Mavi son birkaç yıldır saat üreticilerinin gözde rengi. Görüyorum ki IWC için de bu geçerli…
Kesinlikle öyle. Hem mavi hem de yeşil… Biz de bu sene koleksiyona bir renk katkısı yaptık ve kronograflarımızdan birisini de yeşil kadranla sunuyoruz. Seçimiyse size bırakıyoruz. Günün sonunda bu büyük oranda kişisel zevkle özellikle de giyim zevkinizle örtüşüyor. Son zamanlarda renkli tasarımları birçok nihai tüketici ürününde güçlü şekilde görüyoruz. Moda, saat, otomobil hatta deri aksesuarlar bunda en başta geliyor. Saatler söz konusuysa, mavi kadranların başlangıcı 2000’li yılların başına denk geliyor. Biz de 2002’de Laureaus Edition için mavi renk bir kadran yapmıştık. Ama mavi ne zaman spor saatler için baskın bir kadran rengi oldu derseniz size 2015 yılı derim. Bence sebebi tamamen giyim zevkimizin değişimiyle ilişkili. Artık daha ‘casual’ giyindiğimiz bir gerçek ve saatimizin de buna uyumlu şekilde bizi ve kıyafetlerimizdeki tarzı yansıtmasını istiyoruz. Onunla beraber şu anda yeşil de baskın renk olma yolunda ilerliyor. Bunu otomobillerde de yaşanan benzeri bir durumla kıyaslayabiliriz aslında. Bildiğiniz gibi birkaç yıl öncesine dek tüm araçlar neredeyse beyaz renkti ancak şu anda beyazın hakimiyetini daha renkli olanlara bıraktığını görüyoruz. Yakın iki dünya olduklarından belki de, saatlerde de aynısını yaşıyoruz.
Aynı şekilde son zamanlarda dikkatimi insanların daha çok geçmiş dönemin başarılı olmuş saat modellerini satın almaya yönelmeleri çekiyor. Özellikle de 1970’lerin sportif, çelik bilezikli saatleri şu dönemde çok popüler. Bunun yanında fonksiyonlarla kadranı doldurulmamış, oldukça klasik ve sade saatlerin de yükselişe geçtiği durumunu siz de gözlemlediniz mi?
İkisi de doğru ancak bunlardan tek bir trend olarak bahsedemeyiz bence. Bir grup müşterimiz ki özellikle Batı yarımkürede konuşlanmış olduklarını söyleyebilirim; daha ince, akrep ve yelkovan dışında kadranında bir fonksiyon bulunmayan, daha sofistike ve klasik saatlere ilgi duyuyor. Biz onlar için geçen senenin başlarında Portugieser Automatic 40mm isimli saatimizi sunmuştuk. Bunun yanında bir diğer grup müşterimiz de var ki onlar için daha büyük kasalı spor saatler vazgeçilmez. O sebeple biz de 46 mm kasa çaplı Pilot saatlerimizden, 42 mm ölçüye sahip olan modellerimize dek her iki trende ve zevke de uymayı tercih ettik.
Dijital dünyadaki satışlarınız konusunda ne söyleyebilirsiniz? Sizce insanlar internet üzerinden saat alma fikrine ısındı mı? Bu alanda sizin önümüzdeki dönemde ne gibi farklı yatırımlarınız olacak?
Bizim bu konuya en yalın haliyle yaklaşımımız servisimizdir. Bugün dünyanın herhangi bir yerinde birisi, burada Schaffhausen’da ürettiğimiz saatlerle alakalı bilgiye ulaşmak veya onları bizden satın almak istiyor da arada bir bariyere takılıyorsa bunun üstesinden gelmek bizim işimiz. ‘Omnichannel’ bu sebeple var. Bugün bir müşterimiz cep telefonundaki aplikasyondan veya telefonda görüşerek veyahut butiklerimize gelip çalışanlarımızdan istediği süre boyunca bilgi edinerek saatlerimizi satın almak isteyebilir. Bu onun tercihine bağlı. Bizim yapmamız gereken bu servislerin hepsini sunmak. Bu sebeple son zamanlarda müşterilerimizle bağlantımızı artıracak yeni perakende teknolojilerine daha çok yatırım yapıyoruz. Bunlar arasında video konferansla danışmanlık almaktan tutun da saatleri VR ile incelemeye kadar birçok yenilik var. Müşterilerimizin satın aldıkları saatleri evlerine teslim eden bir concierge servisimiz, global bir çağrı merkezimiz ve sanal butiklerimiz var. Hepsi daha iyi bir alışveriş deneyimi ve iletişim için dokunmamız gereken farklı kanalları teşkil ediyor. Seçim yine her zamanki gibi müşterilerimize ait.
Firmanın yeni modelleri, AR teknolojisi sayesinde yeni aplikasyondan denenebilir.
