En pahalı Rolex’leri araştırmak büyüleyici bir egzersiz, çünkü bu saatler yerel satıcınızda altı haneli fiyat etiketleriyle göz kamaştıran türden değil. Elbette Crown’un kataloğa girmeyen ve ulaşılması zor özel parçaları var, ancak en pahalı Rolex'lerin çoğu, köken hikâyesi ve nadirlik nedeniyle değerleri katlanarak artan vintage saatler. Örneğin: 1970'lerde Daytona'yı 346 dolara alan bir eski asker, bugün o saatin 700.000 dolardan fazla değere sahip olduğunu öğrenebiliyor.
İşte Rolex’in güzelliği burada yatıyor. Rolex, fiyat yelpazesi konusunda diğer pek çok markadan farklı. Mevcut koleksiyonları, giriş seviyesi Oyster Perpetual’dan (5.500 dolar) başlayıp 100.000 doları aşan segmentlere kadar uzanıyor. Bu geniş yelpaze sayesinde Rolex, fiyat açısından hem TAG Heuer hem de Patek Philippe gibi markalarla rekabet edebiliyor.
Gerçek sıçrama ise ikincil piyasada yaşanıyor. Rolex'in vintage modelleri, orijinal satış fiyatlarının çok üzerinde el değiştiriyor ve birçok durumda modern muadillerinden bile daha yüksek fiyata satılıyor — özellikle nadir özellikler taşıyor veya koleksiyoncular arasında ün kazanmışlarsa. Ve unutmayalım, müzayede evlerine ulaşan kutsal kâse niteliğindeki saatler var. Doğru bir geçmiş hikâyesi veya ünlü bir önceki sahibin katkısıyla bu saatler, göz yaşartıcı fiyatlara alıcı bulabiliyor. Modern, vintage ve müzayedelerde satılan Rolex modelleri dikkate alındığında, işte bugüne kadarki en pahalı Rolex saatler:
Mevcut Rolex koleksiyonu farklı malzemelerden saatler sunuyor. Çelik, hem en popüler hem de en uygun fiyatlı olanı. Ancak en pahalı Rolex’lerden bahsedeceksek, altın ve özellikle platin modellerine bakmamız gerekiyor. Altın daha gösterişli bir seçenek gibi görünse de, platin çok daha nadir, işlenmesi daha zor ve doğal ağırlığıyla lüks hissini zirveye çıkarıyor.
Günümüzde yalnızca birkaç Rolex serisi platin kasaya sahip: Daytona, Day-Date, 1908 ve yeni tanıtılan Land Dweller koleksiyonları. Platin bir Rolex’i tanımanın en kolay yolu: Buz mavisi kadran. Rolex, bu özel rengi sadece platin saatler için kullanıyor. Ve bazı platin modelleri, pırlanta detaylarla daha da abartılıyor — özellikle Daytona ve Day-Date modellerinde.
Bunların dışında, Rolex’in “katalog dışı” olarak bilinen özel bir bölümü var. Bunlar Rolex’in resmi sitesinde bulunmayan, ancak Instagram’da veya ünlü koleksiyoncuların bileklerinde gördüğünüz saatler. Rolex, bu saatlerin fiyatını açıklamaktan hoşlanmıyor. Çünkü eğer fiyatını sormanız gerekiyorsa, muhtemelen hedef kitlede değilsiniz demektir. Yine de araştırmalar gösteriyor ki, örneğin pembe altın kasalı Rainbow Daytona (Ref. 116595RBOW) modeli, 36 adet baget kesim safir taşıyla gökkuşağını andırıyor ve yaklaşık 97.000 dolara mal oluyor. Bu katalog dışı saatler son derece sınırlı ve yalnızca en sadık koleksiyonerlere sunuluyor.
Halka açık satışlarda, mevcut koleksiyonun en pahalı Rolex’i: Platin Day-Date 40 (Ref. 228396TBR). Fiyatı: 136.200 dolar. Bu fiyatı haklı çıkaran unsurlar arasında; baget pırlanta bezeli, pırlanta saat markörleri, pavé pırlanta kadranı ve 6 ile 9 saatlerinde yer alan iki mavi safir bulunuyor. Yanında güneş gözlüğü takmanız tavsiye edilir!
Vintage Rolex, saat dünyasında en çok koleksiyon yapılan kategorilerden biri. Bu eski modeller, orijinal satış fiyatlarının çok üzerinde satılıyor ve genellikle günümüz koleksiyonlarından daha pahalıya alıcı buluyor.
Vintage kahramanlar şunlar:Daytona, Submariner, GMT-Master.
Bu koleksiyonlar içinde bazı özel referanslar koleksiyoncuların favorisi: Submariner Ref. 6538 — yani "James Bond Sub", Sean Connery'nin 1964 yapımı Goldfinger filminde taktığı model. 1950'lerden bu yana geliyor ve özel versiyonları müzayedelerde yarım milyon dolara kadar alıcı bulabiliyor. Submariner Ref. 5517 “MilSub” — 1970'lerde İngiliz Savunma Bakanlığı için özelleştirilen model. Kadrandaki küçük dairesel “T” işareti (trityum kullanıldığını gösteriyor) ve aşırı nadir oluşu, modelin fiyatını uçuruyor. 2021 yılında bir 5517, 600.000 dolar üzerinde satıldı.
Bu vintage modellerin modernlerden daha pahalı olmasının nedeni genellikle pırlanta veya altın kullanımı değil; nadirlik ve özgün detaylar. Örneğin, sadece 3.000 adet Comex-dial Submariner üretildi ve bunlar halka satılmadı. Submariner Ref. 6536 gibi modeller de, James Bond bağlantısı sayesinde oldukça rağbet görüyor. İlk GMT-Master modeli olan Ref. 6542 ise, 1954’te piyasaya sürüldü ve koleksiyoncuların rüyası haline geldi. Son olarak, Rolex yıllarca üretim adetlerini gizli tuttu. Ancak geçen yıl ilk kez Submariner için üretim sayılarını resmen yayımladı. Bu da vintage fiyatlarının gelecekte daha da artmasını sağlayacak.
En pahalı vintage model: Rolex Daytona 6239 “Paul Newman” 1960’lardan gelen bu özel referans, siyah kadranı ve art deco alt-kadran yazı tipiyle dikkat çekiyor. Çıkışında çok satmadığı için üretim sayısı düşük kaldı. Üstüne Paul Newman’ın ünlü olması eklenince, iyi kondisyondaki bir 6239 bugün 150.000 doları aşabiliyor. Orijinal belgeleriyle mükemmel kondisyonda bir model ise çeyrek milyon doları (250.000 dolar) bulabiliyor.
Rolex’in müzayedelerde ulaştığı en yüksek fiyatlar, vintage modellerden bile farklı bir kategori oluşturuyor. Buradaki saatler genellikle ünlü kişilere veya tarihi olaylara ait geçmişlere sahip, bu da fiyatlarını olağanüstü artırıyor.
Daytona modelleri, bir kez daha müzayede evlerinin favorisi olmayı sürdürüyor ve genellikle en iyi performansı gösteriyor. Ancak, biraz daha farklı bir şey sunan kayda değer modeller de var.
Bu saat, Brando’nun 1979 yapımı Apocalypse Now filminde taktığı tam saatti. Ancak, bu GMT modeli, Brando’nun yaptığı bazı kişisel değişiklikler nedeniyle, modelin karakteristik çift renkli bezelini taşımıyor. Oyuncu, yönetmen Francis Ford Coppola’nın, canlandırdığı karakterin böyle bir saat takmayacağını söylemesi üzerine, kendisi çıkardı.
Bu modeli duymamış olabilirsiniz, ama 2015 yılında Phillips müzayedesinde 2,5 milyon dolara satıldı. Bugüne kadar Rolex’in ürettiği tek split-second kronograf. Sadece 12 adet yapıldı.
Bao Dai ismi, saatin ilk sahibi olan Vietnam İmparatoruna atıfta bulunur. İmparator, İsviçre'ye yaptığı bir seyahatte, biraz alışveriş terapisi yapmaya karar verdi ve ulaşabileceği en değerli Rolex’i bulmak istedi. Ref. 6062 modeli — elmas saat markörleri, üçlü takvim ve ay evresi özellikleriyle — tüm kriterleri karşılıyordu. Bu saat, müzayede sahnesinde bir Rolex için adeta mükemmel bir kimya karışımı sunuyor: Zaten son derece nadir ve pahalı bir saat olmasının yanı sıra, eski sahibi sayesinde tarihî bir öneme de kavuşmuş durumda.
Bu listedeki diğer saatlerin aksine, bu saatin fiyatı ünlü ya da soylu sahipleri tarafından belirlenmemiştir; bunun yerine, benzersiz oluşuyla öne çıkan beyaz altın kasalı tek Daytona olmasıyla değer kazanmıştır. Genel olarak kabul edilen görüş, bunun şimdiye kadar üretilmiş tek beyaz altın vintage Daytona olduğudur. Yeni sahibi için oldukça etkileyici bir üne sahip bir parça. Bu saat ayrıca, Rolex ve genel olarak saat piyasasında yaşanan fiyat artışlarından da faydalanmıştır. The Unicorn, Bao Dai’nin satışından yalnızca bir yıl sonra, yine Phillips müzayedesinde satılmıştır.
Müzayedede satılan en pahalı Rolex saati, Paul Newman’ın Daytona 6263 modelidir. 2017 yılında düzenlenen Philipps müzayedesi, 17,8 milyon dolarlık nihai satış fiyatıyla kapanmıştır. Bu rakam, listede ikinci sırada yer alan 6265 Unicorn modelinin satış fiyatının üç katından fazladır. Saat, Paul Newman’ın eşi Joanne Woodward tarafından kendisine hediye edilmiştir. Woodward, saate, eşinin motor sporlarına olan tutkusuna atıfta bulunarak “Drive Carefully Me” ifadesini kazıttırmıştır. Bir "Paul Newman" Daytona'ya sahip olmak, birçok saat koleksiyoncusu için bir hayaldir. Ancak bizzat Paul Newman’ın kendi Paul Newman’ına ve şimdiye kadar satılan en pahalı Rolex saatine sahip olmak, gerçekten bambaşka bir şey.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.