Şık Görünüm ve Yüksek Fonksiyonalitenin Buluştuğu Aksesuar: Dalış Saatleri
Saat

Şık Görünüm ve Yüksek Fonksiyonalitenin Buluştuğu Aksesuar: Dalış Saatleri

İlk bakışta şık tasarımlarıyla ilgi çeken dalış saatlerinin ardında aslında çok daha fazlası var. Dalış saatlerinin prestijli görünümlerinin arkasında yatan hayat kurtarıcı sayılabilecek özelliklerini ve 1950’lerden günümüze kadar olan değişimlerini bu yazıda editörümüz Burak Yavuz’dan dinliyoruz.

Su geçirmezlik veya suya dayanıklılık; işte bütün mesele bu! Söz konusu elektronik aletler olduğunda şimdilerin en hararetli karşılaşmalarına sahne olan bir konu olan suya dayanıklılık; elektronik dünyasında önemsenen bir özellik olmadan çok daha önce saatçilerin çözmeye çalıştığı -ve aslına bakılırsa oldukça da başarılı olduğu- alanlardan bir tanesiydi. Başlamadan önce bu vesileyle belirtmek gerekir ki, ister elektronik ister mekanik olsun, hiçbir ekipmanda gerçek anlamda su geçirmezlikten bahsetmek mümkün değildir. Bunun nedeni ise bir ekipmanın suya dayanıklılığını ölçme yönteminin sabit bir durumda değil değişen su basıncına göre yapılması prensibine dayanır. Ortam basıncı en genel itibariyle atmosferik basınç (atm) birimiyle ölçülür ve deniz seviyesinde ortam basıncı 1 atm’dir. Bu basınç atmosferdeki tüm havanın herhangi bir cisim üzerine uyguladığı kuvvet temel alınarak hesaplanmıştır. Denizin altına indikçe de her 10 metrede 1 atm artış gözlemlenir. Deniz seviyesinde sabit 1 atm basıncı da hesaba katarsak, suyun altında 20 metre derinlikte ortam basıncı 3 atm’ye eş olacaktır. Örneğin 100 metre derinlikte ise bu basınç (1 atm havadan, 10 atm sudan) toplam 11 atm’dir. Diğer birçok ekipman gibi saatlerin basınca dayanıklılığı da atm cinsinden veya aynı hesabı geriye doğru yaparak metre cinsinden (ki bu metre ilgili atm değerinin görüleceği derinliği işaret eder, örneğin kadranında 300m yazan bir saat görürseniz bu 31 atm basınca dayanıklı olduğunu belirtir) ölçülebilir. Bu sebeple suya dayanıklılık ölçümün yapıldığı derinliğe göre değişkenlik gösterdiği için tam bir su geçirmezlik sonsuza giden bir skalada mümkün değildir. Bir ekipman ancak belli bir derinliğe kadar suya dayanıklı olabilir. Tabi ki dünya üzerindeki denizlerin en derin noktalarındaki (mesela Pasifik Okyanusu’ndaki Mariana Çukuru) basınçlara dayanabilecek saatler çeşitli üreticiler tarafından üretilmiştir ki bu özel ürünlerden de bahsedeceğim; ancak bu saatlerin bile bir limiti olduğunu unutmamak gerekir. Suya dayanıklılık konusunu en ciddiye alan ve pratikte yapılabilecek her aktivite için suya dayanıklılık sunan saat türünü incelemek istersek de cevabı artık başlı başına bir stil haline gelmiş dalış saatlerinde bulacağız.

Dalış saatleri günümüzün en popüler saat stillerinden bir tanesi. Tabi ki bunda belli başlı markaların artık efsane haline gelmiş modellerinin ve Hollywood’un aksiyon filmi başrollerinin etkisi büyük. Ancak dalış saati, bir stil belirteci olmaktan çok daha önce, kullanan kişilerin hayatlarını bağladıkları bir enstrüman olarak doğmuştur. Tüplü dalışta, yüksek basınç altında soluduğunuz havadaki azot, belli bir süreden sonra dokularınızda çözülmeye başlar ve depolanır. Siz dalışta yükselmeye başladığınızda ise üzerinize etki eden basınç azalacağından dokularda azot serbest kalır ve solunum yoluyla atılmak üzere damarlarınızda taşınarak akciğerlerinize gönderilir. Ancak fazla hızlı yükselirseniz ve azotun üzerindeki basıncı doğru hızda azaltıp damarlarda taşınmasına izin vermezseniz, azotun kabarcık halinde damarlarınızı tıkaması söz konusudur. Bu duruma da dekompresyon hastalığı, ya da yaygın haliyle vurgun adı verilir. Bu sebeple de bir dalgıcın derinde ne kadar zaman geçirdiği, ne kadar süre sonra yükselmeye başlaması gerektiği, yükselmesini yaparken hangi derinlikte kaç dakika beklemesi gerektiğini hesaplayabilmesi oldukça kritiktir. Bu noktada su altında ve derinlerdeki ışıksız ortamlarda sürelerinizi hesaplayabileceğiniz bir saat, dalışınızın en kritik ekipmanlarından biridir. Gerek profesyonel, gerekse hobi amaçla dalış yapan birinin ise hayatını emanet ettiği bir ekipmanın, kullanıldığı ortamın dış koşullarına oldukça dayanıklı olması da enstrümanın güvenilirliğini belirleyecek en önemli özelliklerinden bir tanesidir. Suya dayanıklı bir saate ihtiyaç da tam olarak bu noktada önem kazanmıştır. Ancak bir saatin dalış saati olması için gerekli tek özellik suya dayanıklılık değildir.

Burada suya dayanıklı saat ile dalış saati ayrımını doğru yapmak biraz mühim. Bir saatin dalış saati olarak sınıflandırılabilmesi için gerekli temel özellikler; suya dayanıklılık (resmi olarak genel kabul minimum 100 metre), bu suya dayanıklılığı güvene alabilmek için vidalı tepe, zamanı doğru tutabilmek için tek tarafa dönen bezel, düşük ışıklı ortamda görünürlüğün sağlanabilmesi için karanlıkta parlayan imleçler, asgari manyetizma ve darbeye dayanıklılık olarak sıralanabilir. Yine de bu özelliklerin ilki ve üstünde en çok durulanı suya dayanıklılıktır. Suya dayanıklı kasaya sahip saatler 1920’lerde ortaya çıkmış ve 1930’larda Panerai askeri dalgıçlar için zaman ölçerler üretmiş olsa bile, profesyonel anlamda bir dalış enstrümanı sayılabilecek dalış saatlerinin çıkışı 1950’li yıllara dayanmaktadır. Takvimler 1953 yılını gösterdiğinde, dönemin iki büyük markası Rolex ve Blancpain, sırasıyla Submariner ve Fifty Fathoms modelleriyle bugünkü modellerine oldukça benzer tarzda dalış saatlerini piyasaya sürdüler. 1955’te ise saatçiliğin büyük markalarından Omega da Seamaster koleksiyonunu tanıtarak oyuna dahil oldu. 1957 yılına gelindiğindeyse Breitling, o dönem için (deneysel modeller hariç) rekor sayılabilecek 200m su geçirmezliğe ve dalış esnasında sualtında geçirilen zamanı tutarken bir hataya mahal vermemek adına kilitlenebilir hareketli bezele sahip Superocean modelini piyasaya çıkardı. Günümüzde markanın Superocean Heritage serisi, bu mirası ve DNA’yı taşıyan bir koleksiyon olarak markanın dalış saatleri konusundaki tecrübesini sembolize ediyor. Benzer şekilde Submariner, Fifty Fathoms ve Seamaster da halihazırda üretimdeki koleksiyonlar ve 50’lerde ortaya çıkan DNAlarını kaybetmeden tasarım dillerini geliştiriyorlar. Ayrıca TAG Heuer Aquaracer koleksiyonuyla dalış saatlerinin modern bir yorumunu yaparken Bell&Ross Diver’s koleksiyonundaki dalış saatleriyle denizaltı konsollarındaki kare derinlik ölçer tasarımını kullanıyor. Çıktıkları gündeki tasarım dillerini hemen hiç değiştirmeden günümüze taşıyan Doxa ve Sinn gibi birçok küçük marka da kült haline gelmiş takipçileriyle varlıklarını sürdürüyor. Bunların yanı sıra Omega Seamaster Ploproof, Breitling Avenger Seawolf, Rolex Deep Sea gibi modelleriyle sektör devi markalar deneysel sayılabilecek 1200, 3000, 3900 metre derinliklerdeki basınçlara dayanıklı (güncel Scuba dalış rekorunun 332,35 metre olduğunu belirtmekte fayda var) özel koleksiyonlarıyla da saatçiliğin bu problemi ne kadar ciddiye aldığını ve günümüz üretim teknolojisinin de desteğiyle neler başarabileceklerini sergiliyorlar. Günümüz dalgıçları arasında her ne kadar dijital dalış bilgisayarları artık yaygınlaşsa da, elektroniğin arıza yapabileceği bir ortamda özellikle askeri ve profesyonel dalgıçların vazgeçilmezlerinden bir tanesi de güvenebilecekleri, dayanıklı, mekanik dalış saatleri.

İZLE
Yıldızların gözünden IWC Pilot's Watch
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası