Jean modanın yenemediği nadide zamansız parçalardan biri. Ancak renkli ve dikkat çekici yıkama jean’ler, her daim giyilmesi ve kombine edilmesi zor parçalardır. Bu nedenle seçiminizi yaparken aşağıdaki üç silahşöre odaklanın.
#1. Orijinal mavi: Her şeyle eşleşebilen eşsiz parça.
#2. Biraz soluk mavi: Spor bir palto ve beyaz gömlekle çabasız şıklık.
#3. Siyah: Ofiste Oxford ayakkabı ve lacivert blazer ceketle, hafta sonlarıysa deri ceketinizle giyebileceğiniz en doğru parça.
İnce, düz, ince/düz, rahat, rahat/düz, klasik, standart... Aynı tarz kalıp, renk ve yıkamalara rağmen markalar jean’leri kendi jargonlarına göre sınıflandırıyor. Oyuna gelmeyin. Düz paça ve boot cut gibi klasik kesimlere sadık kalın.
Satın alırken dikkat etmeniz gereken önemli kurallardan biri de beden ölçünüzü iyi bilmek. Jean ne kadar kaliteli olursa olsun, vücudunuza uymazsa sizi komik gösterebilir. Bacaklarının, pantolon ağının ve bel bölgesinin çok dar olmamasına özen gösterin. Arkadan nasıl göründüğünüz de önemli bir ayrıntı. Emin olmadığınız modeli almayın, başka opsiyonları deneyin.
Satın almayı planladığınız jean’i en çok kullandığınız kemer ve favori ayakkabınızla deneyin. Kemerinizi taktığınızda pantolonun belinize tam olarak nereden oturduğunu görür, paça boyunuza da buna göre karar verebilirsiniz.
Denediğiniz jean’le mağaza içinde bir test sürüşüne çıkın. Ceplerin kullanılabilir oluşu önemli. Ayrıca jean pantolon, yıkamalar sonucu zamanla küçülebilir. Paça boyunu olması gerekenden biraz (gerçekten biraz, çok değil) uzun tutmaya dikkat edin.
Üstü marka logolarıyla dolu jean’lerden kesinlikle uzak durun. Bir rock grubu solisti ya da ince ve uzun beden ölçülerine sahip bir adam değilseniz, ultra-skinny veya spray-on jean’lerden de... Son olarak, ailenizde kovboy yoksa ve atletik bir vücuda sahip değilseniz, çok yıkamalı boot cut modellere de prim vermeyin.