Bir takım elbiseyi terziye nasıl verileceğini öğrenmek, bir tür geçiş ritüelidir. Her erkek (istemeden de olsa) mezuniyet, düğün ya da iş görüşmesinde, kolları fazla uzun, paçaları fazla dar ya da bel kısmı gereğinden sıkı, hazır giyim bir takım elbiseyle acı çekmiştir. Artık bu çile sona erebilir!
İster standart beden, ister ölçüye göre dikim, ister vintage bir takımınız olsun, doğru soruları sormak ve birkaç hile bilmek gerekir. Terziye nasıl takım elbise verileceğini bilmek, bu sorulara doğru cevapları almakla ilgilidir. Bu da zahmetli ama mümkün bir iş. Söz konusu; sırtın düz ya da hafif dökümlü görünmesi farkı, manşet uzunluğu ve “trouser seat” (pantolon oturuşu) gibi terimlerin ne anlama geldiğini öğrenmektir.
Birinci adım: Takımınızı edinin. İkinci adım: İyi bir terzi bulun. Üçüncü adım: Kusursuz terzilik prensiplerini dinleyin. İşte biz buradayız.
Biliyoruz, biliyoruz. Zaten takım elbiseye hatırı sayılır bir para harcadınız. “Zaten fena oturmuyor, neden bunca daraltma, kısaltma?” diye düşünebilirsiniz. Kısa cevap: Evet, gerek var. “Uyan” bir takım elbiseyle “tam oturan” bir takım arasında ciddi fark vardır. İyi bir terzi sizi o seviyeye çıkarır.
Savile Row terzisi Edward Sexton’un kreatif direktörü Dominic Seabag-Montefiore, çoğu zaman insanın neyin düzeltilmesi gerektiğini ancak bir uzmanın karşısına geçtiğinde fark ettiğini söylüyor:
“Takım elbiseyi nasıl değiştireceğini bilen, sizden daha iyi ne yapılması gerektiğini anlayan bir terziye gitmelisiniz – aksi takdirde başınız derde girebilir.”
Sonuç sadece görünüşle ilgili değil; giydiğinizde nasıl hissettiğinizle ilgilidir.
“Terzilik, aynada nasıl göründüğünüzden çok, size hissettirdiği konfor ve özgüvenle ilgilidir” diyor İsveçli terzi markası Blugiallo’nun kurucu ortağı Alexander Moström. “Müşterilerimizden aldığımız en iyi geri bildirim ‘zahmetsiz konfor’dur. Yani nasıl göründüğünü ya da hissettirdiğini düşünmek zorunda kalmamak. Bizce bu, en önemli nokta.”
Axelle/Bauer-Griffin
Terziliğin iki boyutu vardır. Birincisi, kesim tamamen kişiseldir; yaşam tarzınız, duruşunuz, beğenileriniz etkilidir. İkincisi, hâlâ geçerliliğini koruyan terzilik gelenekleri vardır.
“En önemli şey, geleneksel zanaatkârlığı, kendi imza kesimimiz ve müşterinin tercihiyle dengelemek” diyor Moström. “Ama fit konusunda, hem görünüş hem de uzun ömür için vazgeçilmez bazı kurallar var.”
Omuzlar: Bir ceket alırken en çok dikkat edilmesi gereken nokta omuzlardır. “Ceket her zaman omuza uymalı” diyor Seabag-Montefiore. “Bel ve kalça çok daha kolay ayarlanır.”
Omuz oturuşu: “Yaka ve omuz hattı, ceketin en önemli parçalarından biridir” diyor Hackett’in baş terzisi Graham Simpkins. “Boyun çevresinde düzgün oturduğundan ve omuz hattının, omzunuzun bitiminden yarım inç önce bittiğinden emin olun. Böylece temiz bir omuz hattı ve düzgün bir sırt düşüşü elde edersiniz.”
Göğüs: “Göğüs ve ceket kapanışı, size hoş bir kum saati silüeti vermelidir” diyor Simpkins. “Fazla dar olmasın. Yürürken düğmelerin çekiştirmesi hoş görünmez. Ayna karşısında iyi durabilir ama günlük kullanımda rahat olmalı, ceplere eşya koyduğunuzda şekli bozulmamalı.”
Kusursuz fit için, düğmeler kapalıyken ceket ile gömleğiniz arasına iki parmak girebilmelidir.
Kollar: Kol boyu, altına giydiğiniz gömleğe göre ayarlanır. Çoğu kişi gömlek manşetinin yarım inç görünmesini tercih eder. Uzunluk, bilek çizgisi ile avuç içi başlangıcı arasındaki noktada olmalıdır.
Ceket boyu: Modaya göre değişir. Klasik ölçü, “Ceketi ilikleyip aynaya baktığınızda, eteğin başparmağınızın hizasında olmasıdır” diyor Simpkins. “Babanızın ceketi başparmağının ucuna gelir, klasik ceket başparmağınızın ilk boğumuna, dar kesim ceket ise üst boğumuna.”
Seabag-Montefiore uyarıyor: “Ceketin çok kısa ya da uzun olması en kötü durumdur. Kısaltmak orantıları bozar; yaka uzamış, cepler çok aşağıda görünür. Çok kısa ceket ise lise forması gibi durur.”
Bel ve oturuş: Öncelikle baldır ve oturuşa bakılmalıdır; kemer kısmı ayarlaması kolaydır. “Önce kalça ve oturuşun mükemmel oturduğundan emin olun” diyor Simpkins. Seat terimi, kalçayı ve baldır üstünü kapsayan oturma bölgesidir. Günümüzde pantolonlar genelde bele değil, hafifçe kalçaya oturacak şekilde tercih ediliyor.
Paça boyu: Randevuya birden fazla çift ayakkabı götürmek iyi fikirdir. “Paça boyu kişiseldir” diyor Simpkins. “Modern müşteri, paçanın ayakkabıdan en az bir inç yukarıda olmasını ister. Klasik beyefendi ise arka tarafta yarıya kadar iner, önde küçük bir kırık olur.” Paçanın ayakkabı üzerinde yığılmasından kaçının; hem kötü görünür hem de kumaşı yıpratır.
Darlık: Spor salonunu aksatmadığınızı biliyoruz ama baldır kaslarınız pantolonun dışından belli olmamalı. “Gereğinden bol olmadan, rahat oturmalı” diyor Simpkins. Oturduğunuzda baldır ve ön kısımda yeterli boşluk olmalı. Ayakta dururken bacak ile kumaş arasında hafif hava boşluğu hissetmelisiniz.
Üç parçalı bir takım giyiyorsanız, yeleğin “temiz ve düz” oturması gerekir. “Yelek mümkün olduğunca düzgün ve yapışık olmalıdır” diyor Simpkins. “Pantolon kemerini kapatmalı; kısa olursa gömlek görünür ki bu kabul edilemez. Yanlardan ve arkadan da kontrol edin; yeleğin kısa olup gömleğin yanlardan sarkması en kötü görüntüdür.”
Basit paça veya manşet kısaltma 1–2 gün sürebilir. Ceketin belini daraltma gibi kapsamlı işler veya birden fazla değişiklik, bir haftadan fazla zaman alabilir. Özel bir davet için terziye en az birkaç hafta önceden gitmek en iyisidir; bunun sebebi, özel dikim terzilerin birden fazla prova yapmasıdır.
Christopher Polk/Getty Images
Hazır giyim ile tamamen özel dikim arasında bir ara çözüm. Mevcut modellerden birini seçer, ölçülerinize göre diktirirsiniz. Terzi, etkinlik türünüz, kişiliğiniz ve ihtiyaçlarınıza göre model seçmenize yardımcı olur.
“Kendi ihtiyaçlarınıza ve tercihinize göre özel sipariş vermenin değeri büyüktür” diyor Moström. “Bu tür kaliteli parçalar, raftaki indirimli takımlardan çok daha uzun ömürlü ve daha iyi yatırım olur.”
Küçük değişiklikler (paça, manşet) 200 ile 2000 Türk Lirası arasında olabilir. Büyük veya çoklu değişiklikler 2000-3000 Türk Lirası tutabilir. Ölçüye göre dikim bir takım ise çok farklılık gösterir arasında değişir.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.