Girit’in Afrika, Avrupa ve Anadolu arasındaki konumu ve ılıman iklimi adayı Neolitik dönemden bugüne bir medeniyetler merkezi haline getirmiştir. M.Ö. 6.000 civarında Girit’te tarih öncesi yerleşim birimleri bulunmaktaydı. M.Ö. 2600 yıllarında adaya bakır işlemeyi bilen yerleşimciler ulaşır ve onlarla beraber, Minos Uygarlığı’nın şanlı tarihi start alır. M.Ö. 1950 yıllarında Minos Uygarlığı zirveye erişir ve dönemde Knossos, Phaistos ve Malia’da muhteşem saraylar inşa edilir.
Mitoloji’ye göre Rea yeni doğmuş Zeus’u Girit’te bir mağaraya saklar. Zeus’u orada periler yetiştirir ve Kronos’un ağlamasını duyup bebeği yememesi için, cin Kouritesler kalkanlarına vurarak gürültü çıkarırlar. Zeus, Europa’yı aşkını yaşayabilmek için boğa kılığına bürünerek yine Girit’e getirdi. Oğulları, Girit’e hükümdar olan ve adayı deniz gücü haline getiren Minos’tu. O dönem Attika bile kulluk vergisi ödemekteydi. Ta ki Atinalı Prens Theseus Minotor’u öldürünceye kadar. Efsanenin ardında çok güçlü ve zengin bir krallık ve Avrupa kıtasının en eski medeniyeti yatmaktadır.
Lassiti Vilayeti
Girit’in doğu ucunda yer alan Lassiti Vilayeti, hâkim olduğu zıtlıklarla şaşırtıcıdır. Lüks konaklama tesisleri ile göz kamaştıran tanınmış turistik sahil beldelerinin ardında duran turizmden nasibini almamış güzel dağ köyleri, ıssız sahiller, bilinmedik arkeolojik alanlar ve Bizans kiliseleri son derece çekici bir manzara yaratmaktadır.
Adanın en büyüleyici taraflarından bir kısmı burada saklıdır. Muhteşem güzellikteki gölünü taçlandıran şık neoklasik evleri ile “minnacık” Agios Nikolaos, lüksün damga vurduğu zirvede yarışan tesisleriyle Elounta ve tanınmış Spinaloga adacığı.
İçinde her şeyi barındıran bir güzergâhı takip edelim: eğlence ve gece hayatı, lüks ayrıcalıklar, huzur ve tarih.
Girit’le ilgili daha fazla bilgi için www.visitgreece.gr