Jennifer Coolidge’in canlandırdığı Tanya, The White Lotus 2. sezonda öldürüldüğünde, birçok kişi Mike White’ın aynı seviyede mizah, çılgın olay örgüleri ve tuhaf enerjiyi yeniden sunup sunamayacağından şüphe etti. Ancak üçüncü sezonun beşinci bölümüne gelindiğinde, herkes en az önceki sezonlarda olduğu kadar – hatta daha da fazla – kendini kaptırmış (ve dehşete düşmüş) durumda.
Walton Goggins ve Aimee Lou Wood’un karakterleri manşetleri süslerken, olaylar derinleştikçe, kötü enerji yaratma konusunda asıl yükü Ratliff ailesinin çektiği giderek daha net anlaşılıyor. Jason Isaacs, Parker Posey, Patrick Schwarzenegger, Sam Nivola ve Sarah Catherine Hook tarafından canlandırılan bu ailede rahatsız edici bir kardeşler arası cinsel gerilim, köklü bir snopluk ve otel personeliyle nasıl konuşulmaması gerektiğine dair dersler var. Üstüne biraz suç, toksik erkeklik ve madde bağımlılığı ekleyince, insanların White Lotus’a kilitlenmesinin sebebi ortaya çıkıyor – çünkü saf, süzme işlevsizliği ondan daha iyi sergileyen bir yapım yok.
Her zaman olduğu gibi The White Lotus’ta, ilerleyen bölümlerde iyice kontrolden çıkacak davranışların ipuçları ve gizli mesajları, karakterlerin ilk karşılaşmalarından itibaren gözler önüne seriliyor. Eğer saatlere meraklıysanız ve hangilerinin “grail saatiniz” olduğunu biliyorsanız, özellikle Ratliff ailesi söz konusu olduğunda uyarı işaretlerini anında fark etmiş olmalısınız.
Gerçek hayatta olduğu gibi, Tayland’daki White Lotus tatil beldesi gibi ıssız ve ultra lüks bir otelde şık saatler görmek şaşırtıcı değil. Sonuçta, para akışının yoğun olduğu böyle bir ortamda gösteriş kaçınılmaz. Tatildeki televizyon ünlüsü Jaclyn’i (Michelle Monaghan), çocukların su tabancalı saldırılarından veya sağlık mentoru Valentin ile flört etmekten fırsat bulduğunda bileğinde zarif bir Hermès Nantucket ile görüyoruz. Otelin sahibi Sritala ise dikkatleri üzerine çeken rose altın Jacob & Co Fleurs de Jardin ile sahneye çıkıyor. Ancak Ratliff’ler işi bir adım daha ileri götürerek adaya, adeta birer koleksiyon hazinesiyle geliyor.
Timothy (Isaacs), kağıt üzerinde ‘başarılı’ bir iş insanı olsa da, ilerleyen bölümlerde servetinin karanlık işlerden geldiği ortaya çıkıyor. Ailenin başına geçiyor, yanında ise nasıl göründüğüne takıntılı ve yalnızca “iyi insanlarla” vakit geçirmek isteyen narsist eşi Victoria (Posey) var. Timothy, siyah kadranlı Rolex Day-Date Ref. 228238 takarken, Victoria aynı modelin daha yumuşak açık altın tonundaki versiyonunu tercih ediyor.
“Altın Day-Date, ‘zirveye ulaştım’ demenin en net yolu. Timothy’ninki klasik bir güç sembolü, ancak Victoria’nın kadran tercihi biraz daha gösterişli – çünkü dürüst olalım, ailede asıl söz sahibi büyük ihtimalle o,” diyor Bob’s Watches CEO’su Paul Altieri.
Day-Date, Rolex’in en prestijli modellerinden biridir. Yalnızca değerli metallerden üretilmiş olup, birçok başkanın bu saate sahip olması nedeniyle “Başkan saati” olarak ün kazanmıştır – ki bu bilginin, Ratliff’lerin saat seçimlerinde etkili olduğuna hiç şüphe yok. İşlevsellik açısından da gün, tarih ve saat özellikleriyle kendini kanıtlıyor.
Bu kadar harcanabilir nakitleri varken (en azından FBI kapıya dayanıp kokuyu almadan önce), aile altın bir Patek Philippe Nautilus veya Omega Seamaster gibi, kendi içinde hem lüks hem de göz kamaştırıcı saatlere yönelebilirdi. Ancak bu modeller, Rolex’in sahip olduğu geniş çaplı etkiye sahip değil. Rolex, saat dünyasının ötesinde bile herkesin gözünde bir grail statüsüne sahip. Bunu anlamak için ikinci el saat satış platformu Bezel’in verilerine bakmak yeterli; GQ ile paylaşılan özel verilere göre, sitedeki toplam satışların %36’sını Rolex’ler oluşturuyor.
“Rolex zenginlik demektir. Hem eski hem de yeni para sahipleri için. Rolex aynı zamanda zamansız kaliteyi temsil eder, ancak bence esas olarak varlıklı bir ailenin Rolex takmasının sebebi, ciddi para harcamak istediğinizde akla gelen ilk ‘lüks’ marka olmasıdır,” diyor saat koleksiyoneri ve yazarı Kristian Haagen. Kendilerini saygın ve iyi insanlar olarak göstermek isteyen bir aile için, dünyanın en ünlü lüks saatini takmak bunun sağlam bir yolu.
Ancak bu saatler, sakladıkları şeyler hakkında da ipuçları veriyor. Özellikle Victoria, bileğinde neredeyse hiç eksik olmayan Prezzy ile dikkat çekiyor – başarıyı simgeleyen bu görünür işaret, onun bağımlılıklarını ve işlevsiz ilişkilerini gölgede bırakıyor. “Böyle bir ailede saatler sadece saat değildir. Onlar birer zırh, statü ve güç oyunlarının sessiz oyuncularıdır. Doğru saat seçimi, kelimelerden çok daha fazlasını anlatabilir,” diyor Altieri.
Timothy ve Victoria’nın en büyük oğlu Saxon (Schwarzenegger), babasıyla aynı şirkette çalışıyor. Cinselliğe takıntılı bir nepo-jock olarak babasına hayranlık duyuyor, dolayısıyla tatile etkileyici bir saat koleksiyonuyla gelmesi pek de şaşırtıcı değil. Sezonun büyük bir bölümünde bileğinde dikkat çekici Hublot Big Bang Unico ‘Black Magic’ görüyoruz. Ancak tatil moduna tam anlamıyla geçtiğinde – ki bu süreç, protein shake’leri için blender bulunmasıyla hızlanıyor – koleksiyonuna Rolex Milgauss Ref. 116400GV modelini ekliyor.
Milgauss, Rolex’in joker kartıdır – tıpkı Saxon gibi. Köklü bir geçmişi olmasının yanı sıra aynı zamanda biraz sıra dışı. Bu saat, onun aile içindeki lüks kurallarına uymak istediğini, ancak içine bir parça asi ruh kattığını gösteriyor,” diyor Altieri. “‘Beni fark edin’ diye bağırıyor. Gösterişli ve cesur bir modelken, Milgauss daha sade ve havalı bir seçenek. Tatilde belki bir yandan kendini kanıtlamak isterken, bir yandan da sadece rahatlamak istiyor. Ya da belki hala ailenin güç hiyerarşisinde kendine yer bulmaya çalışıyor.
Saxon, Ratliff ailesindeki yerini sorgularken, küçük kardeşi Lochlan (Sam Nivola) statü konusunda daha az takıntılı – ama yine de ailesini etkilemek için çaba harcıyor. Hem babasıyla abisinin gittiği Duke Üniversitesi’ne hem de annesi ve ablası Piper’ın okuduğu UNC’ye kabul edilmesi, onu bu hedefe bir hayli yaklaştırıyor. Ancak iyi bir saat de bu imajı tamamlıyor. Güç gösterisi yapmaktansa, Lochlan daha ulaşılabilir bir seçenek olan Omega x Swatch MoonSwatch ‘Mission to Saturn’ kullanıyor.
Evet, diğer saatlere kıyasla daha uygun fiyatlı ama hala yüksek talep ve sınırlı bulunabilirlik nedeniyle elde edilmesi oldukça zor. Tabii ki bir Ratliff’in bu saati almak için sokakta kuyruğa girdiğini pek sanmıyoruz – muhtemelen yeniden satış yoluyla bir tane edindi, çünkü onlar için bu mümkün. “MoonSwatch grubun uyumsuzu, bu yüzden en ilginç olanı. Eğlenceli, erişilebilir ve zenginliği gözümüze sokmuyor. Belki de ailede kendini kanıtlama ihtiyacı duymayan tek kişiye ait,” diyor Altieri.
Yine de ailede herkes saat takıntısına sahip değil. Kızları Piper, saat kullanmayı tamamen reddediyor. Bu tercih, yaşam hedefleri düşünüldüğünde mantıklı görünüyor, çünkü bileğinde koca bir altın saat taşımak, bir manastıra katılıp meditasyon sanatını öğrenme isteğiyle pek örtüşmüyor. Ancak tüm ailesini Tayland’a, tez çalışması için keşişlerle konuşacağını söyleyerek sürükleyip aslında keşişlere katılma arzusunu doğrulatmaya çalışması, diğer aile üyelerininkine benzer bir kandırmaca. Yani onun isyanı, sandığı kadar asi değil.
Genel olarak bakıldığında, üç Rolex, bir Hublot Big Bang ve bir MoonSwatch’tan oluşan bu koleksiyon, tek bir aile için fazlasıyla gösterişli bir saat seçkisi. Ve aile içinde zaten var olan gerilimleri düşününce, miras meselesi gündeme geldiğinde yaratacağı tartışmaları hayal etmek zor değil. Bu saat koleksiyonu, ihtişam, güç ve kusursuzluk mesajı vermeye çalışıyor ve muhtemelen aile içinde uzun Rolex sohbetlerine de yol açacaktır. Ama bu kadar özenilmiş olması, işin fazla kusursuz göründüğünü de ele veriyor. Ratliff’ler söz konusu olduğunda ise bu cilalı görüntünün altındakini görmek pek de zor değil.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.