TAG Heuer her zaman hızla yakın bir ilişki içinde oldu. Lewis Hamilton ve Charles Leclerc gibi F1 yıldızlarının henüz Richard Mille ile altı haneli sponsorluk anlaşmaları yapmadığı dönemlerde, Heuer 1970’lerin başında Ferrari’yi sponsor olarak destekliyor, 1980’lerin sonlarında genç Ayrton Senna’yı markaya kazandırıyordu. Aynı zamanda sinema dünyasında da bir TAG Heuer Monaco, 1971 yapımı kült film Le Mans’ta Steve McQueen’in bileğinde başroldeydi. McQueen’in canlandırdığı karakter, Mulsanne Straight boyunca düşünceli bir şekilde ilerlerken bileğinde mavi kadranlı bir Monaco vardı.
Bugün TAG Heuer yeniden Formula 1’in resmi zaman tutucusu konumunda. Marka aynı zamanda Red Bull Racing ile özdeşleşmiş durumda. Üç kez dünya şampiyonu olan Max Verstappen sık sık kendi Monaco modelini takarken görülüyor. Yeni marka elçisi Ryan Gosling ise Hollywood ile kurulan yıldızlarla dolu bağı sürdürüyor. Ancak marka yalnızca otomobiller ve ışıltıdan ibaret değil. Geçtiğimiz günlerde yelken temalı Skipper modelini yeniden piyasaya sürdü ve 2015 yılında lüks akıllı saat üreten ilk markalardan biri olarak sektörün çoğundan daha ileri görüşlü olduğunu kanıtladı.
İsviçre merkezli marka, hatta Barack Obama’nın bile 1990’lardan kalma deri kayışlı bir 1500 modeline sahip olmasıyla adeta başkanlık onayına sahip. Vintage esintili tasarımlardan son teknoloji ürünü akıllı saatlere kadar, işte bugün satın alabileceğiniz en iyi TAG Heuer saatleri.
F1 efsanesi Ayrton Senna, tüm zamanların en büyük F1 pilotlarından biri olarak anılmaya devam ediyor. Cesur ve hızlı Brezilyalı sürücü, İsviçreli markanın resmi elçilerinden biri olarak TAG Heuer ile yakın bir şekilde çalışıyordu. Hayatına dair Netflix dizisinin çıkışıyla eş zamanlı olarak TAG Heuer, geçen Kasım ayında Carrera Chronograph Tourbillon x Senna modelini tanıttı. Bu mekanik saat, tourbillon mekanizması, keskin sarı detaylar ve Senna'nın “S” logosu ile dikkat çekiyor. İkonları geri getirmekten bahsediyorsak, Monaco yarış kronografı efsanesine biraz ışıltı kazandırılmış haliyle dönüyor. Kare kasası hâlâ cesur tasarımıyla karşımızda. Bu versiyon, siyah iç kadranı ve tam zıt dış halkasıyla (doğrudan arşivlerdeki kronometrelerden ödünç alınmış) dikkat çekiyor. Kırmızı detaylar hareket katıyor. Hatta logoda bile geçmişe gönderme var. TAG ifadesi çıkarılmış ve Heuer’in orijinal logosu kullanılmış. TAG Heuer’in Formula 1’in resmi zaman tutucusu olarak geri dönüşüyle bu yılın en çok konuşulan saatlerinden biri oldu. Kültürel bir ikon olan bu model ilk kez 1986’da piyasaya sürüldü. Bu 80’ler klasiği, şimdi nostalji dolu bir dönüş yapıyor ve saatini çalıştıran bir tür güneş paneli olan solargraph mekanizmasıyla donatılmış. Eğlenceli renk kombinasyonları arasında seçim yapmak zor. Kalabalığın arasından sıyrılan bir dalgıç saati. 42 mm çapında olmasıyla (dalgıç saatleri için oldukça ince sayılır) dikkat çekiyor. İkonik 12 köşeli bezeli ve üç boyutlu dalga desenli dokulu kadranıyla hemen tanınabiliyor. Bu desen denizin kumlu tabanını andırıyor. 300 metreye kadar su geçirmezliğiyle profesyonel dalış saati kategorisine giriyor, yani ıslanmaktan çekinmeyin. 2025’e özel bir başka yeni model. TAG Heuer’in F1’e resmi zaman tutucusu olarak geri dönmesiyle motor sporlarından ilham alan tasarımların olması çok doğal. Biz özellikle kauçuk kayışlı ve 44 mm titanyum kasalı Formula 1 otomatik kronografları seviyoruz. Hem hafif hem neredeyse kırılmaz hem de yaza hazır. Beş farklı renk seçeneği mevcut ve evet, hem şık hem de erişilebilir bir kronograf. İlk olarak 1963 yılında tanıtılan Carrera, temiz ve akıllı tasarımı ile kolay okunabilir kronografı sayesinde sürücülere yönelik saat tasarımında standartları belirledi. Bugün, diğer tüm spor kronografların ölçüldüğü saat hâline geldi. Yakın zamanda yapılan yeniden lansmanla birlikte piyasaya birçok yeni model sürüldü. Bunlar arasında en dikkat çekeni ise 39 mm çapında, ters panda kadranlı versiyon olabilir. Kavisli camı, kusursuz oranları ve klasik delikli deri kayışıyla öne çıkıyor. Bu listedeki en kolay tanınan saat olan Monaco, adeta kendi başına, oldukça kare bir kategori oluşturuyor. Kurucu Jack Heuer tarafından tasarlanan bu model, 1969 yılında, cesur kare formu ve renkli ibreleriyle dönemin avangart tasarım anlayışına tam anlamıyla uyan bir dönemde tanıtıldı. Adını Monaco Grand Prix’sinden alan saat, gridde birçok kez boy gösterdi. En son örneklerinden biri ise, koleksiyonunda gümüş kadranlı ve sol yanda kurma kolu bulunan model ile iskelet kadranlı özel bir versiyona sahip olan Max Verstappen’in bileğindeydi. Formula 1 demişken, TAG Heuer’in motor sporlarıyla olan bağı oldukça derinlere uzanıyor. Marka, 1970’lerde Niki Lauda ile ve efsanevi Ayrton Senna ile çalıştı. Senna’nın imzasını taşıyan saatler hâlâ TAG Heuer’in Formula 1 serisi altında yaşamını sürdürüyor. Paslanmaz çelikten yapılmış klasik spor saatler ailesi olan Formula 1 serisi, kronograflardan renkli detaylara kadar pek çok unsura sahip. Red Bull Racing özel edisyonlarından Mario Kart tourbillon’larına kadar uzanan geniş bir yelpazede sunuluyor. TAG Heuer, 2015 yılında Connected modelini ilk kez tanıttığında lüks saat dünyası bu hamleyle dalga geçmişti. Ancak görünen o ki marka haklıydı. Fortune Business Insights’a göre, küresel akıllı saat satışlarının 2023’te 29 milyar dolardan 2030’da 77 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Connected serisinin en son modeli olan E4, şimdiye kadarki en gelişmiş versiyon. Ancak onu rakiplerinden ayıran esas özellik, kullanılan malzeme ve üretim kalitesi. 45 mm kasa, klasik paslanmaz çelikten üretilebildiği gibi, siyaha kum püskürtülmüş ultra hafif 2. derece titanyumla da yükseltilebiliyor. Dalış saatleri söz konusu olduğunda TAG Heuer geri planda kalan bir marka değil. Aquaracer serisi, denizin derinlikleri için fazlasıyla uygun olan yüksek performanslı su geçirmez saatler sunuyor. Aynı zamanda bilekte şık duran bu saatler, görünüş açısından da iddialı. Yeni Solargraph modelleri, enerjilerini Güneş’ten alıyor. Professional 300 serisi ise klasik dalış saatlerinin görünümüne ve etkileyici 300 metreye kadar su geçirmezliğe sahip. Otomobil ve havacılık dünyalarını birleştiren Autavia serisi, köklerini 1933 yılına kadar uzatıyor. O dönemde bu saatler hem arabalar hem de uçaklar için gösterge paneli zamanlayıcısı olarak kullanılıyordu. Günümüzde ise Autavia koleksiyonu, hem otomotiv esintili hem de askeri tarzda arazi saatlerini bir araya getiriyor. Seriye karakteristik bir kimlik kazandıran bu saatlerin içinde sık seyahat edenler için GMT modelinin yanı sıra, durdurulmadan sıfırlanabilen bir flyback kronograf modeli de bulunuyor. Carrera Plasma’yı, laboratuvar ortamında üretilmiş elmaslarla nelerin mümkün olduğunu gösteren bir vitrin gibi düşünebilirsiniz. Tourbillon mekanizmasına sahip ve yalnızca saat gösteren klasik Carrera modeline dayanan bu saat, TAG Heuer’in kendi ürettiği elmaslarla bezeli. Kurma kolu olarak kullanılan büyük tek elmas ise oldukça dikkat çekici. Tüm bu taşlar vakum odalarında büyütüldüğünden, çıkarılan maden taşlarına kıyasla çok daha sürdürülebilir. Siyah kum püskürtmeli titanyum kasa ve bilezik, bu tasarımı tamamlayan mükemmel bir arka plan oluşturuyor. TAG Heuer’in Porsche ile uzun süredir devam eden iş birliği kapsamında, Carrera serisi düzenli olarak yeniden yorumlanıyor. Bu yeniden tasarımlarda klasik 911 modellerine ve Porsche’nin yarış programlarından alınan renklere gönderme yapan detaylar bulunuyor. En yeni model, vintage esintili kadranı ve RS 2.7 kırmızı detaylarıyla erken dönem Carrera’lara selam duran bir Chronosprint kronograf. Yelken dünyasından ilham alan Skipper modeli, ilk kez 1968’de sınırlı sayıda üretilmişti ve aslında Heuer’in resmi kataloğunda yer almamıştı. Bu nadirlik ve benzersiz renkli kadranı, modeli yıllar içinde koleksiyonerlerin gözdesi hâline getirdi. Bu ilgi, markayı 2023 yılında modern detaylar ve son teknoloji bir mekanizma ile modeli yeniden sunmaya yönlendirdi. Portakal, camgöbeği, yeşil ve mavi alt kadranlar ile kubbeli kristal cam, retro görünümü tam anlamıyla tamamlıyor. Carrera’nın daha zarif bir versiyonu da mevcut. Carrera Date modeli, kronografı geride bırakarak daha sade ve şık bir görünüme sahip. Bu model, günlük kullanıma uygun 39 mm’lik kasa boyutu, zarif gümüş güneş ışığı efektli kadranı ve siyah deri kayışıyla hem takım elbiselerle hem de kot pantolon ve tişörtle rahatça uyum sağlayacak şekilde tasarlandı.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.