“Kazanmanın Tutkusu Misliyle Misli’de” sözleriyle başlayan yolculuk, Erol’un anlatımıyla aslında bir sloganın değil, bir duygunun peşinden gitmenin hikayesi. Sporu, taraftarlığı ve oyunu bir arada tutan en güçlü bağın “tutku” olduğunu söyleyen Erol, bu kavramı yalnızca iletişim dili değil, Misli’nin tüm dokularına işlenen bir yaklaşım olarak tanımlıyor. Ona göre bu kampanya, tutkunun sadece söylenen değil, yaşanan bir duygu olduğunun en güncel kanıtı.
Marka, bu duygu bağını yalnızca iletişim kanallarıyla değil, sahadaki duruşuyla da pekiştirmiş durumda. Futbolda Galatasaray ve Beşiktaş JK, basketbolda Fenerbahçe Beko ile kurulan sponsorluk yapısı; Misli’nin “Tutkulu Sponsor” kimliğini sadece görünür kılmakla kalmamış, adanmış hayatların, bitmeyecek sevdaların ve her şeyden çok sevenlerin hikayelerini markanın doğal birer parçasına dönüştürmüş. Erol, “Bitmeyecek sevdaların, adanmış hayatların, her şeyden çok sevenlerin hikayelerine biz de kendi tutkumuzu ekledik. Hem büyüdük hem de sporseverlerin hikayelerini bizle birlikte büyüttük. Sene başındaki içgörümüzde taraftarlar takımlarına öyle bir tutku duyuyor ki, sahaya çık, her şey sana bağlı desek, hiç çekinmez ve yaparlar diyor ve bunu yansıtıyorduk. Bu son kampanyamızda ise, sponsoru olduğumuz kulüplerimizin taraftarın bu tutkusunu kendi içlerinde nasıl yaşadığını resmetmeyi hedefledik; güzel de iş çıkardık” diyor.
Okan Erol
Bu güçlü iletişim yolculuğunda kreatif ajans We İstanbul, Erol’un özellikle altını çizdiği bir ortak. Geliştirilen kampanyanın hem duygusal hem de yaratıcı temelinin bu sinerjiyle mümkün olduğunu belirten Erol, “Böyle bir enerjiyle yola çıkmasak, bugün elde ettiğimizin çok daha azı mümkün olurdu. Bu iş gerçek bir sinerji işi” diyerek sürecin ruhunu özetliyor.
Felis jürisinin dikkatini çeken ana unsur ise kampanyanın tam anlamıyla entegre yapısı olmuş. Radyodan açık havaya, televizyondan sosyal medyaya; CRM’den influencer iş birliklerine, stadyum ve salon içi deneyim alanlarına kadar sporseverin bulunduğu her noktada “tutku” teması aynı yoğunlukla işlenmiş. Şubat ayından bu yana sürdürülen tutku odaklı iletişim stratejisi sayesinde kampanya geniş bir temas haritasına ulaşmış ve hem sahada hem dijitalde tutarlı bir anlatım yaratmış.

Bu bütüncüllük, beraberinde ölçülebilir sonuçları da getirmiş. On milyonlarca organik izlenme, yüksek sosyal medya etkileşimi, marka bilinirliği ve aktif oyuncu katkısındaki belirgin artış; kampanyanın sadece duygusal değil, ticari anlamda da güçlü bir performansa sahip olduğunu ortaya koymuş. Erol’a göre Felis ödülü, bu yoğun emeğin ve doğru stratejinin isabetli bir teyidi niteliğinde.
Misli için bu ödül bir son değil; tutkuyla örülmüş daha uzun bir yolculuğun önemli bir durağı. Erol, markanın önündeki dönemi “Sporseverlerle kurduğumuz bağı daha da büyüteceğimiz yepyeni bir döneme henüz başladık, daha nice faaliyetle de geliştireceğiz”olarak tanımlıyor ve ekliyor: “Tutku biten bir şey değil; her sezon, her maç ve her hikayeyle yeniden büyüyor. Biz de o hikayelerin bir parçası, tutkulu ve gururlu anlatıcısı olmaya devam edeceğiz.”