Getty Images, Düzenleme British GQ
Bu dijital sayfalarda, Robert Pattinson’ın tamamen tuhaflığa ve absürtlüğe daldığı performanslara âşık olduğumu saklamadım. Ki bu, artık Twilight sonrası filmografisinin neredeyse yarısına denk geliyor. Kuşağının en iyi oyuncularından biri olarak, elbette daha “düz” oynadığında da çok iyi; Good Time, Tenet ya da The Batman’e bakmanız yeterli. Bu üç başrolde Pattinson markası tuhaflık yerine tam gaz bir nevrotizm, Christopher Nolan filminde gerekli olan klasik ve temiz kesim bir leading man tavrı ve Kara Şövalye’ye beklenmedik şekilde kasvetli, buğulu bir yaklaşım görüyoruz.
Ama asıl kendini bulduğu yer, The Devil All the Time’daki görkemli derecede melodramatik güney aksanlı, çılgın vaiz gibi yan roller. Ya da The King’de Timothée Chalamet’nin karşısında Ortaçağ Fransız aristokrasisinin ölçüsüzce abartılı bir figürünü canlandırdığı kötücül rol. Bu karakter oyunculuğu türündeki daha küçük rollerde aktörün kafasında başka bir şey açığa çıkıyor sanki. 11’e kadar açacağına, vahşi bir fiziksel oyun oynayacağına ve yanında son derece deli bir aksan getireceğine neredeyse garanti gözüyle bakabilirsiniz.
İşte bu yüzden Pattinson’ın 2026’da üstleneceği roller beni inanılmaz heyecanlandırıyor; sizi de heyecanlandırmalı. Bu hafta Empire dergisi, oyuncunun antik Yunan destanının Nolan uyarlaması The Odyssey’deki ilk görüntüsünü yayınladı. Pattinson, Penelope’nin (Nolan’ın filminde Anne Hathaway) en arsız, en yüksek sesli taliplerinden Antinous’u canlandırıyor. Karakter, Odysseus tarafından (filmde Matt Damon) boğazına bir ok saplanarak öldürülüyor. Homer’ın Odyssey’sini en son bir on yıl önce İngiliz edebiyatı dersi için hızlıca gözden geçirmiştim ama bu karakter, Pattinson’ın en iyi yaptığı şeyi yapması için muazzam bir malzeme gibi görünüyor: Büyük oynamak, yüksek oynamak ve sahneleri tam gaz melodrama modunda çalmak.
Bununla da bitmiyor. Ayın başında, Pattinson yeni filmi Die My Love’ın tanıtım röportajında sıradan bir şekilde, bir sonraki Dune filminde yer alacağını açıkladı. Böylece The King’den bu yana ilk kez Chalamet ile yeniden bir araya gelmiş olacak. Dune: Part Three ve The Odyssey, 2026’nın Avengers: Doomsday dışındaki en çok beklenen iki stüdyo filmi ve ikisi de Pattinson’ın tuhaf izlerini taşıyacak. Dahası, Dune Pattinson’ın özel yetenekleri için tam anlamıyla biçilmiş kaftan. Bilimkurgunun en tuhaf hâli: Hikâyeyi ileriye taşıyan ana unsurlardan biri, Chalamet’nin Paul Atreides’inin bir hedge fon yöneticisi gibi içine çektiği “melanj” adlı, kafa açıcı bir uzay uyuşturucusu. Ve bu geniş oyuncu kadrosu, tuhaflaşmak için çok geniş bir alana sahip. Normalde komik ya da tuhaf karakterlerle ilişkilendirmeyeceğiniz oyuncular bile... Şişman, pantomim-şeytani bir uzay otokratı olarak Stellan Skarsgård, ekran süresinin yarısında çıplak ve yağ içinde yüzüyor. Pattinson’ın kimi oynayacağı hâlâ net değil ama onunla Dune dünyasının mükemmel bir evlilik olduğu kesin.
Tabii ekranda nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz; belki her iki film de Pattinson’ın daha ağırbaşlı hâlini çağıracak. Bu hâliyle de çağdaşlarının çoğundan daha etkileyici bir ekran varlığı. Ama benim umudum, 2026’nın Pattinson’ın en “çok” olduğu yıl olması. Üstelik yılın Magneto olarak Ian McKellen’ı geri getirmeyen iki büyük filminde de karşımıza çıkacak. Ayrıca Zendaya ile birlikte başrolü paylaştığı bir A24 romantik komedisi de geliyor: The Drama. Yönetmen, Dream Scenario’nun Kristoffer Borgli’si. Filmleri sürrealist, zifiri kara mizaha doğru kaydığı için Pattinson’ın “Max Patz” hâlini orada da görmemek şaşırtıcı olur.
Ne olursa olsun, Pattinson hayranları ziyafete hazırlanıyor.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.