Daire şeklinde ve küçük bir cihaz... Aslında bir takip cihazından ibaret ama sınırları diğerlerinden biraz daha geniş. Normalde bluetooth veya GPS sınırları içerisinde belirli bir alana hâkim olabilen takip cihazları bu noktada AirTag’den ayrılıyor çünkü AirTag sayesinde eşyanız nerede kaybolursa kaybolsun Bul uygulaması sayesinde anında yerini tespit edebiliyorsunuz. Güvenlik endişelerinin çıktığı yer de tam olarak burası çünkü eşyanızın konumunu belirlerken etraftaki diğer iPhone’lardan bir nevi yardım alıyorsunuz. AirTag’ takılı eşyanı çok uzakta olsa bile çevredeki herhangi bir iPhone, cihazı kullanarak size konum gönderimi yapabiliyor.
Mahremiyet endişesini değerlendirmek ve muhtemel soru işaretlerini çözmek için İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü öğretim üyesi Yusuf Yüksekdağ ile konuşuyoruz.
Olmazsa Olmaz mı?
İhtiyaçlarımız mı teknoloji firmalarını yönlendiriyor yoksa tam tersi mi? Bilemiyorum. Ama teknoloji firmaları ve özneleri verili sosyal yaşamın dışında varlıklar da değil. AirTag’in kullanım alanının çok genişleyeceğini düşündüğümden, bir olmazsa olmaz halini alabilir. Ama bu dijital çağda, bırakın katı olan her şeyin buharlaşmasını, hiçbir şey katı olarak üretilmiyor dahi. Ancak AirTag olmasa da Tag teknolojilerinin devam edeceği aşikar.
Neden Şimdi?
Apple, AirTag üzerinde uzun zamandır çalışmakta. Piyasada birçok anahtar bulma uygulaması ve aracı halihazırda bulunmakta. Tahminim, Apple, bu uygulamalara bir alternatif yaratmaktan ziyade, AirTag’i daha geniş bir çerçevede hizmet verebilecek bir araç olarak tasarlamak istedi. Bu derece elverişli, alanı sınırsız ve pil ömrü açısından da sürdürülebilir bir cihaz üretmeleri buna işaret.
Mahremiyet İhlali ve Kötü Niyet
Katı bir kamu ve özel ayrımı üzerinden şekillenen eski bireysel mahremiyet tanımına bağlı kalırsak, dijital çağda çok da bir mahremiyetten söz edemeyiz. Var olamayan bir şeyin de ihlali pek mümkün değil. Ama yine de, bu soruya birkaç açıdan cevap vermeye çalışayım.
İlki mahremiyet meselesi, AirTag’de kodlanan bilgilerin başka kullanıcılarla paylaşılıp paylaşılmadığı. Apple, AirTag'inizin ulaştığı kişilerle cihaz sahibi ile ilgileri paylaşmıyor. AirTag'inizin açık alanda gönderdiği sinyal sadece lokasyon bilgisini paylaşmakta. Bu sinyaldeki açık anahtar bireysel bir veri içermiyor. Yani AirTag'inizi bulmanıza vasıta olan cihaz sahipleri bir bakıma sizin varlığınızdan haberdar dahi olmuyor. Bir bakıma, ne durumun ne de sizin varlığınızın farkında olmadan anahtarınıza veya çantanıza tekrar kavuşmanızı sağlıyorlar.
Peki, lokasyon, kişisel bilgi ve değerli eşya üçlüğündeki bu bilgiler, gerçekten de bu kadar güvenli şekilde şifrelenmiş olabilir mi? Yakın zamanda birçok büyük teknoloji platformu ve tekeli sansasyon yaratan güvenlik açıklarına maruz kaldı. Ancak, bunu 'maruz kaldılar' olarak ifade ederken, platformların sorumluluğunu da göz ardı etmemeliyiz. Yeni teknolojiler yanında yeni açıklar da getiriyor. Kar güdüsü ve çağın ihtiyaçlarına hızlı cevap verme isteğini, katılmasam da, anlıyorum. Ama bunlar, gerekli güvenlik testlerinin yeterli seviyede gerçekleştirilmemesine neden olmamalı. Fidye yazılımcılarına, kısa vadede de olsa, yeni bir alan açmaktan kaçınmak gerek. Bu tip fiziksel ve mental zararlarla ilgili, Apple ve diğer yapılar belki nedensel sorumluluğa sahip olmadıklarını, yani buna sebep olmadıklarını iddia edebilirler. Ama sorumluluk sadece, o zararı gerçekleştiren bireylere indirgenemez. Örneğin, yönettiğimiz yapıların içinde gerçekleşen zararlarla ilgili bir mesuliyet taşırız. Bu mesuliyeti yerine getirmemenin de neticesi bazen kurumsal bir özür mektubundan fazlası olabilir.
Ama peki, birisi bizleri takip etmek, ya da başka kötü amaçlarla çantamıza bir AirTag bırakırsa? Bu AirTag'in gönderdiği sinyalin taşıdığı bilgilerin ötesinde, belki de AirTag ile ilgili akıllara gelen ilk soru. Apple, bunu önlemek için 'istenmeyen/bilinmeyen AirTag' özelliğini kurgulamış. Sizin telefonunuzla uyuşmayan bir AirTag'e uzun süre maruz kaldığınızda, bununla ilgili bir uyarı alıyorsunuz. Ancak burada iki sorun var. Öncelikle, bu uyarıyı alana kadar, kötü niyetli takipçi bizi bir süre de olsa gözetiminde tutabilecek mi? Bir şekilde lokasyonumuz ya da gittiğimiz yer ile ilgili bir kanıya varabilecek mi? İkinci sorun ise, Apple'ın 'istenmeyen/bilinmeyen AirTag' desteğini sadece göreceli daha yeni cihazlarına sağlaması.
Yaygınlaşmanın Getireceği Değişim
‘Kötü amaçlı bireyler ne yapabilir?’ durumunun ötesinde, daha sistemik bir yapı düşünelim. Çalıştığınız işyerinde, herkese iş sözleşmesinin bir parçası olarak AirTag kullanma zorunluluğu getirildiğini düşünün. Benzer gözetim sistemleri uzun zamandır var olsa da, AirTag ile hem gözetim alanı hem de gözetimin sürdürülebilirliği artıyor.
Gizlilik Endişelerine Karşı Ne Yapılabilir?
Ben uygulama ya da cihaz güncellemeleri için son günü bekleyen biriyim. Dijital çağda beklemek çok zor, farkındayım. Güncelle-güvenli ol ikiliğindeki karar herkes için farklı şekillenebilir.
AirTag’ın ötesinde, veri toplama pratiklerinden kaçınmak neredeyse imkansız. O vakit, en azından üzerimizden toplanan verilerle oluşturulan online kimliğimizin bize yakınsamamasını sağlayabiliriz belki. Bazen hiç de istemediğimiz ürünleri inceleyebiliriz.
Büyük Verinin Yansıması
Apple topladığı dataları kullanabilir ve kullanmakta da. Ancak bu veriler kişisel profiller olmayabilir. Çoğu firma sizin hakkınızda meta veri yani bir hikaye oluşturabilecek veri başlıklarını toplar. Büyük verinin doğası gereği farklı uygulamalar tarafından toplanan veriler de bu kişisel hikayeyi detaylandırabilir.
Yemek uygulamasından ne yediniz, aynı kredi kartıyla hangi kişisel ürünü aldınız, ve sonra o kartı kullanarak doldurduğunuz ulaşım kartı ile hangi lokasyona gittiniz? Bu veriler tek başlarına bir şey ifade etmezken eşleştirildiklerinde sizin hakkınızda bir hikaye oluşturur. Ancak bu veriler genellikle kimliksizleştirerek, sadece genel trendleri incelemek için kullanılmakta. Apple da bunu iddia ediyor. Bilerek iddia ediyor diyorum. Nitekim, işbirliği yapılan Facebook gibi platformlar üzerinden toplanan veriler daha önce kişisel profiller oluşturmak için kullanıldı. Bu profillerin sahipleri de siyasi kampanya ya da reklam amaçlı olarak dijital ortamlarda hedef alındı. Cambridge Analytica skandalından bahsediyorum.
Apple’ın uzun zamandır ‘mahremiyete saygılı’ bir yapı olarak övündüğünü not düşmek gerekiyor. Ama mutfağa girmek de pek mümkün değil.
Rahatlık mı? Yeni Bir Nesne Sahipliği Baskısı mı?
AirTag’i kaybedeceğim korkusuyla insanlar diğer eşyalarına daha sıkı sıkı sarılabilir de.
Teknoloji ile Firması Arasındaki Fark
Etik açıdan endişe verici tartışmaları yaparken teknoloji ile büyük teknoloji firmaları arasında bir ayrım yapmak da gerekiyor.
Büyük teknoloji firmalarının uygulamalarını eleştirmek ile bir teknoloji distopyası endişesi taşımak farklı şeyler. İlki; teknolojiye karşı değil, büyük firmaların yarattığı güncel üretim/veri ilişkilerine dair bir eleştiri taşıyor. Yani 'Tag' fikri ile 'AirTag' arasında farkın bilincinde olmak gerek.