Son dönemde moda sahnesinde adını sıkça duyduğumuz bir akım var. "Sürdürülebilir" veya "eco-friendly" kıyafetler, kumaşlar, tasarımlar hatta sadece bu ana fikir üzerine kurulan markalar her geçtiğimiz gün sayıca artıyor. Bir diğer adıyla doğa dostu moda, 21. yüzyılda durdurulamaz bir hızla büyüyen tekstil sektörüne biraz yavaşlamasını öğütlerken aynı zamanda tüketicileri de daha bilinçli tercihler yapmaya teşvik ediyor. Sadece doğaya saygılı üretim yapmanın çok daha ötesinde bir amaç güden bu akım, başından sonuna üretim hattındaki düzenlemelerden, kumaşların alındığı ve boyandığı fabrikaları, bu fabrikalarda çalışan işçilerin şartlarını hatta ve hatta ürünlerin dağıtım aşamalarını bile etkisi altına alıyor.
Global arenada adını başarıyla duyurmuş markaların da yakın geçmişte politikalarını yönlendiren bu akım aynı zamanda pek çok ünlünün de kıyafet seçimlerine yön veriyor. Tasarım ve yaratıcılığın yanı sıra sosyal ve çevresel faktörleri de göz önünde bulunduran sürdürülebilir moda, günümüz tüketicilerini daha az ve öz kıyafetle daha sağlıklı ve bilinçli bir alışveriş alışkanlığı kazanmaya itiyor.
Günden güne azalan doğal kaynakların en büyük düşmanlarından biri olan tekstil sektöründe büyük bir değişimin ve gelişimin yolunu açmaya öncü olan eco-friendly moda anlayışı, sizi alışveriş sırasında elinizin gittiği ürünün arkasındaki üretim ve dağıtım aşamasını düşünmeye davet ediyor.
Bir mağazaya girip bir ürüne doğru yürüdüğümüzde aklımıza gelen “etiketinde yazan rakam nedir?” “acaba indirim var mıdır?” ya da “bu ay kaç parça alışveriş yapabilirim?” soruları yerini, bilinçli bir şekilde ürün etiketine bakılarak sorulan sorulara bırakıyor.
Hiç düşünmeden elimize alıp kasaya doğru yürüdüğümüz basit bir tişörtün üretimi için harcanan 2.700 litre suyun ortalama bir insan hayatında 900 günde tüketilen su miktarına eşit olduğundan haberimiz olmasını sağlayan sürdürülebilir moda, petrolden sonra dünyayı en çok kirleten endüstri olan tekstilde bir değişime gitmek için savaşıyor.
Her yıl dünya çapında üretilen 80 milyar parça kıyafetin dünyaya ve kaynaklarına olan etkisini düşünerek alışveriş yapmamızı öğütleyen bu akım, tam da yukarı bahsedilen rakamlardan dolayı her gün popülaritesini artırıyor. Satın aldığınız ürünün hangi şartlar altında boyandığından, fabrikada kullanılan suyun miktarına, atık su ile ne yapıldığından işçilerin sigorta poliçelerine kadar akla gelebilecek en ufak detayların önemli olduğu eco-friendly moda, üretim bandında organik pamuğu baş role koyuyor.
İpek, yün, pamuk ve keten gibi doğal kumaşların daha ucuz ancak çok sentetik olan naylon ve polyester gibi materyallere tercih edildiği bu akımda, üretim sürecinde ortaya çıkan karbondioksit miktarı da gözle görülür derecede azaltılmış oluyor. Yeni tekniklerle tamamen geri dönüştürme teknolojisiyle üretilen bambu veya tencel gibi kumaşlar ise doğa dostu moda sahnesinin en yeni ve sevilen isimleri olarak günlük hayatımıza dahil oluyor.