Maténin faydaları, onu üst düzey sporcular ve birçok ünlü arasında popüler hale getirdi. Yine de, hala tam olarak ne olduğunu pek bilmiyoruz. Kahve mi? Hayır. Çay mı? Pek sayılmaz. Maté, Güney Amerika’ya özgü ikonik bir içecektir ve geleneksel olarak Guarani ve Tupi halkları tarafından kullanılmıştır. Yerba mate adlı, çobanpüskülüne akraba bir bitkinin yapraklarından hazırlanır; bu bitki, ağırlıklı olarak Arjantin'in kuzeyinde ve Brezilya'nın güneyinde yetişir. Zaten Lionel Messi, Angel Di Maria ve Edinson Cavani gibi Güney Amerikalı futbolcular da onun Avrupa’da daha popüler hale gelmesine katkıda bulunmuştur (özellikle de Antoine Griezmann ve Paul Pogba gibi isimler arasında).
Ancak bu küçük medya ilgisinin ötesinde, maté esas olarak besleyici özellikleri ve fizyolojik etkileriyle ilgi çekiyor. Doğal ve ciddi bir kahve alternatifi olarak öne çıkıyor. Faydalarını daha iyi anlayabilmek için GQ, matéyi günlük olarak kullanan ve tavsiye eden beslenme uzmanı ve diyetisyen Pascal Nourtier ile görüştü. Haydi keşfedelim.
Çay ve kahvenin yanında, maté dünyada en çok tüketilen kafeinli içecekler arasında yer alır. Arjantin, Paraguay, Uruguay ve Brezilya'nın güneyinde son derece popülerdir; ayrıca Şili ya da Bolivya gibi diğer Latin Amerika ülkelerinde de sevilerek tüketilir. Geleneksel olarak maté, calebasse (kabak tası) adı verilen bir kapta, bombilla adı verilen, filtresi olan metal bir pipet yardımıyla hazırlanır. Bu ritüel, birçok Güney Amerika ülkesinde kültürün ayrılmaz bir parçasıdır; sokakta ellerinde matéleriyle, genellikle gün boyunca yaprakları tekrar demlemek için termos taşıyan insanlara sıkça rastlanır. Maté, tadının yanı sıra esas olarak enerji verici özelliğiyle takdir edilir.
Kurutulmuş yaprakların demlenmesiyle elde edilen bir içecek olan maté, içerdiği kafein (diğer adıyla matéin) sayesinde fiziksel ve zihinsel bir uyarıcı gibi etki eder. Ancak polifenoller sayesinde bu etki kahveye kıyasla daha yavaş ve daha yumuşak hissedilir; çünkü bu bileşenler kafeinin emilimini yavaşlatır. Maté, uyanıklığı artırır, konsantrasyonu geliştirir ve zihinsel yorgunluğu azaltır. “Aynı zamanda metabolik açıdan da ilginç etkileri vardır; çünkü maté tokluk hissi üzerinde etkili olur, iştahı düzenlemeye yardımcı olur ve insülin hassasiyetini artırır,” diye vurguluyor Pascal Nourtier.
Demleme yoluyla tüketildiğinde maté, vücudu ve zihni doğal olarak nemlendirir, canlandırır ve uyarır. Kahve veya şekerli içecek tüketimini azaltmak isteyenler için mükemmel bir alternatiftir. Maté, vücut için faydalı besin öğeleri ve biyoaktif bileşenler açısından gerçek bir konsantredir.
Artık maté’nin birçok faydaya sahip olduğunu anlamışsınızdır. İşte başlıcaları:
Pascal Nourtier şu yanıtı veriyor: “Evet, ama ölçülü ve orta sıcaklıkta tüketildiği sürece. Kaynar infüzyonlardan kaçınmak gerekir. Maté, antioksidan, metabolik, sindirimsel, bilişsel ve karaciğeri destekleyen etkileri belgelenmiş doğal bir içecektir. Dengeli bir beslenme düzenine gayet iyi uyum sağlar.”
Maténin ölçülü bir şekilde günlük tüketimi faydalı olabilir. Pascal Nourtier, günde en fazla 3 fincana kadar tüketilmesini öneriyor. Bu, maténin antioksidanlarından, hafif uyarıcı etkisinden ve metabolik özelliklerinden yararlanmak için yeterlidir. Ancak aşırı miktarda, yani günde 1 litreden fazla ve uzun vadeli tüketim bazı sağlık sorunlarına yol açabilir — özellikle çok yüksek sıcaklıklarda tüketildiğinde ya da tütsülenmiş (kurutma işlemi sırasında dumana maruz bırakılmış) türleri tercih edildiğinde, bazı sağlık riskleri artabilir.
Maté infüzyonu, içerdiği etken maddelerin kademeli olarak emilmesini sağlar. Geleneksel matéyle aynı etkileri sunar, ancak daha yumuşak bir yoğunlukla. Kafeine karşı hassasiyeti olan kişiler için idealdir. İnfüzyon, antioksidan ve anti-inflamatuar ajanlar olarak görev yapan polifenolleri serbest bırakır.
Matéyi ılımlı sıcaklıkta içmek (< 65 °C)
Tütsülenmemiş ve organik versiyonları tercih etmek
Günde 3 ila 4 fincanı (yaklaşık 300–500 ml) aşmamak
Uzmanımızın yanıtı: Evet. Açıklaması şöyle: “Maté, karaciğerin toksinleri daha iyi atmasına yardımcı olan bazı enzimleri uyarır. Ayrıca karaciğerde yağ birikimini azaltmaya da yardımcı olur; bu da, yağ fazlalığına bağlı karaciğer hastalığı olan alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasından (NAFLD) muzdarip kişiler için faydalı olabilir.”
Eğer kilo vermek istiyorsanız, yeşil (tütsülenmemiş), kaliteli ve mümkünse organik bir maté tercih edin. Maté, hafif iştah kesici etkisi sayesinde iştahı düzenlemeye ve atıştırma isteğini sınırlamaya yardımcı olabilir. Aynı zamanda termojenezi — yani vücudun ısı üretimini — uyarır; bu da biraz daha fazla kalori yakımına katkı sağlayabilir. Üstelik, klorojenik asit gibi antioksidanlar içerir ve bunlar yağ ve şeker metabolizmasını destekleyebilir.
Antioksidan açısından zengin olması sayesinde maté, cilt hücrelerini erken yaşlanmaya karşı korur. Ciltteki lipidlerin oksidasyonunu azaltır, mikro dolaşımı iyileştirir ve cildin elastikiyeti ile ışıltısına katkıda bulunabilir. Pascal Nourtier, “Maté, cildin daha elastik olmasına yardımcı olur çünkü iyi bir mikro dolaşım, cilt katmanlarında kolajen ve hyaluronik asit üretimini teşvik eder,” diye ekliyor. Ayrıca maté, akneye eğilimli ciltler için faydalı olabilecek anti-inflamatuar özellikler de taşır.
Orta düzeyde tüketildiğinde yan etkiler nadirdir, ancak aşırı ya da geç saatlerde tüketildiğinde (içerdiği kafein nedeniyle) hafif sindirim sorunları, sinirlilik ya da uykusuzluk görülebilir. Aşırı tüketim, sinirlilik, uykusuzluk ya da sindirim rahatsızlıkları gibi istenmeyen etkilere yol açabilir. Uzun vadede, çok sıcak (65 °C’nin üzerinde) ve büyük miktarlarda (günde 1 litreden fazla) maté tüketiminin, özellikle Güney Amerika’da, üst solunum ve sindirim yollarıyla ilgili bazı kanser riskleriyle ilişkilendirildiği görülmüştür. Bu çalışma, çok sıcak maté tüketimi ile yemek borusu kanseri arasında olası bir bağlantıyı ortaya koymuştur; bunun daha çok maténin sıcaklığıyla ilgili olduğu, içeceğin kendisinden kaynaklanmadığı düşünülmektedir.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ FRANCE WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.