Markanın tasarım direktörü London College of Fashion mezunu Josef Lazo. Lazoschmidl’in arkasındaki entelektüel zihin ise artistik direktör ve aynı zamanda Alman ve Japon edebiyatı üzerine yüksek lisans eğitimi almış bir hümanist yazar Andreas Schmidl. İkili, röportajımızda hem marka kimliğini hem de bu eğlenceli koleksiyonda kaybolan şeylerin ve asla unutulmayan giysilerin bir yansımasını anlatıyor.
Markanızın hikayesi nedir?
Markayı büyülendiğimiz, giysiye çevrilen sanat eserlerinin keşfi olarak kurduk. İlk koleksiyon, bir sanatçının atölyesinde bir deney olarak geliştirildi. Performans sanatı, dada ve fluxus hareketi, pop kültürü temalarını keşfettik. Marka organik olarak büyüdü, medyada ve uzman çevrelerde olumlu tepkiler aldı. Amacımız serbest bırakmak ve özgürleşmek- ana tema ise kendiniz için giyinmek, yasak meyveyi tatmak ve eğlenmek.
Moda tasarımı ile edebiyat disiplinlerini birleştiren sıra dışı bir çizginiz var. Japon edebiyatı markanızı ve stilinizi ifade etmede nasıl yardımcı oluyor?
Edebiyat veya yaratıcı yazı, her koleksiyonun oluşumunu bilgilendirir. Genel olarak her görünüm önce kelimelerle tanımlanır ve ardından giriş çizimleri, desenler ve son olarak giysilere dönüştürülür. Çoğunlukla kelimelerin gücüyle ilgilidir, ancak belirli bir tür veya dil değildir.
"Cake" koleksiyonunuzda, Scott Csoke ile iş birliği yaparak çocukluğumuzda annemizin bizi giydirdiği zamanlara götürdünüz. Bu koleksiyonda kendi çocukluğunuzdan sevdiğiniz kıyafetler var mı?
Pasta resimleri, merakla dolu ergenlik döneminin ruh halini, hayal kırıklıklarını, stresi ve öfkeyi mükemmel bir şekilde yansıtıyordu. Scott Csoke’un her pastanın üzerine koyduğu ifadeler, bu isyan duygusunu ve aynı zamanda aidiyet özlemini de taşıyor. Kişisel referanslarımız ise kadife pantolon, şal desenli gömlek ve daha büyük bir silüetler.
“Çocukluğu anmak, yetişkin erkeklerin kalbin nerede olduğunu yeniden keşfetmeleri için eğlenceli ve mutlu bir yerdir. " diyorsunuz. Bunu biraz açıklar mısınız?
Bu ifadenin arkasındaki düşünce özgür ve özgür düşünceli, geleneksel toplumsal kısıtlamalardan kurtulmuş bir insan olarak, keşif, açıklık ve kendinizin saf ve toy olmanıza, hata yapmanıza, risk almanıza ve kendi kendine ironik olmanıza izin verme açısından çocukluk ruhunu korumanın her zaman harika olduğudur.
Paris Moda Haftasında rengarenk pastalarla süslenmiş bir masada İsveçli sanatçılar Tova Mozard ve Lars Nilsson canlı bir sohbet gerçekleştirdi. Bu fikir nasıl hayata geçti?
“Cake” serisi farklı lokasyonlarda, insanları pasta sevgisi ve hayranlığıyla buluşturan ve devam eden bir performans projesi olarak planlanıyor. Stockholm Moda Haftası sırasında Berlin'den bir fotoğrafçı olan Joseph Wolfgang Ohlert, Barcelona'dan bir drag sanatçısı ve koreograf Joan Oh ve İsveçli sanatçı Arvida Byström'ü bir araya getiren ikinci bölümü yayınlandı.
Geleneksel erkek giyiminde eğlenceli ve cinsiyetsiz bir çizginiz var. Size göre erkekleri tasarımlarınızı giymeye teşvik eden nedir?
Erkekler de seksi hissetmek ister!
Tasarımlarınızı Harry Styles, Miley Cyrus, Kesha gibi pek çok ünlüde görüyoruz. Özellikle giydirmek istediğiniz biri var mı?
Tasarımlarımızı takdir eden çeşitli karakterler ve kimliklerden memnunuz. Özel biri yok. Onlar bizi seçebilirler.
Andreas & Josef / Fotoğraf Martha Thisner
