Hedi Slimane 28 yaşında. 1996'da Avenue Marceau'deki yüksek tavanlı ofiste, incecik bedeni daha da küçülmüş, melankolik gözleri ilgiyle açık Yves Saint Laurent CEO'su Pierre Bergé'yi dinliyor. Görüşme sadece 10 dakika. Bergé, YSL'in erkek hazır giyim kolunu Hedi'ye emanet etmeyi teklif ediyor. "İki gün sonra parmaklarımın ucunda ürkekçe atölyeye girdim ve ilk koleksiyonumu hazırladım" diye hatırlayacak daha sonra.
Hedi Slimane, şimdi 16 yıl önce kapısından utangaç bir oğlan çocuğu gibi girdiği YSL'e bir rock yıldızı gibi dönüyor. Şimdi yuvasına dönmekte hevesli 44 yaşında olgun bir adam olsa da, bundan 20 yıl önce doğduğu şehir onu boğuyordu. Paris'te yeni hiçbir şey yoktu. Moda evleri kraliyet aileleri gibi, her dikişi hanedanlık mührünü korur gibi atıyor, erkek modasında Dior'un pahalı kravatları ve ipek çoraplarından başka bir şey olmuyordu.
Hedi Slimane'ın objektijinden Kate Moss (2008, Londra)
Güzel bir tesadüf
Hedi Slimane üç yıl sanat okuduktan sonra New York'a gitmeye karar verdi. Cebinde beş kuruş parası yoktu. Şimdi Harper's Bazaar'ın kreatif direktörü olan Stephen Gan'la, gece kulüplerinde takılıp, arada bir arkadaşlarının defilelerinde provalara yardımcı oluyordu. 1993'te yine böyle bir defile sırasında LVMH'de danışmanlık yapan Jean-Jacques Picart'la tanıştı. Üç yıl sonra Yves Saint Laurent'in CEO'su Pierre Bergé'nin karşısında oturuyordu.
Bergé hiçbir tecrübesi olmayan bu genç tasarımcıya tüm kalbiyle inanmıştı. Onu diğerlerinden ayıran çok ince bir ruhu, keskin bir algısı ve hassas bir gözlem yeteneği olduğunu görüyordu. Hedi YSL'den ayrıldıktan sonra onu zarafetle anlatmıştı:
"Erkek modasının içindeki tasarımcılar işi sadece podyum ve medya için yapıyor. Hedi'nin durduğu yer ise tamamen farklı. O giysileri herkesten iyi hissediyor. Harika bir tekniği var. Mesela, Hedi için müşterisi her zaman çok önemlidir. Diğerleri buna aldırmaz. Müşteriyi küçümserler. Ben fazla tasarımcıya saygı duymam ama Hedi'ye saygım var. Zamanımızı anlamasına, derin kültürüne, bugünün müzik, mimari, fotoğraf gibi birçok öğesine hassasiyetle yaklaşmasına ve yarattıklarının tüm bunların ürünü olmasına büyük hayranlık duyuyorum."
Bowie'yle tanışma
Hedi, "Nostaljiye inanmıyorum" dese de, 1974 yılından kalma küçük bir an bugünkü tasarım estetiğini şekillendirdi. Paris'in Buttes-Chaumont bölgesindeki evlerinde, odasında yalnız başına oturmuş altıncı yaş hediyesi bir plağın kapağına bakıyordu. Kapakta (David Live) David Bowie pudra mavisi bir takım elbise giymiş (paçaları bol, kalçası dar), kızıl saçlarını arkaya taramıştı. Kanı çekilmiş gibi bembeyaz, bir deri bir kemik... Hedi uzun uzun bu fotoğrafa daldığını hatırlıyor, "sanki bir izolasyon anı" gibi... 30 yıl sonra erkek modasına Bowie'nin "süt ve kokain" evresinden kalan androjen, melankolik, sıska görüntüyü getirdiğinde Buttes-Chaumont'daki bahçeye bakan odadan bir şeyler kaldığını düşünebiliriz.
Tom Ford'un gölgesi
Hedi Slimane, 1999'da Yves Saint Laurent'den ayrıldı. Ayrılışı Gucci'nin YSL'yi almasının etkisiyle alınan bir karardı. Gucci moda evini ele geçirince o dönem Gucci'nin kreatif direktörü olan Tom Ford, Hedi'nin kendisine "rapor" vermesini emretti. "Rapor vermek ne demek bilmiyordum. Bu tanımı daha önce hiç duymamıştım bile. Ve tabii ki Tom'a rapor vermeyecektim" diye anlattı daha sonra. Pierre Bergé de Hedi'nin hislerini paylaşıyordu. "Tom Ford'a saygı duymuyorum. Hem de hiç. O bir tasarımcı değl. En fazla bir pazarlamacı olabilir."Hedi, Tom'la Ritz'teki bir görüşmenin ardından 1999'da Yves Saint Laurent'den ayrıldı.
Yeni bin yıla Dior Homme'un başında girdi. Bu hem marka, hem Paris, hem de moda dünyası için bir devrimin ilk adımıydı. Hedi, kendine "çocuklar" diye hitap ettiği bir nevi entourage kurdu. Dior, araba kullanmayı bilmeyen genç tasarımcısına bir Jaguar ve Dior takım elbiseli bir şoför verdi. Atölye baştan aşağı yenilendi. İtalyan terzinin Fransız oğlu, 2001'deki büyük patlamasına titizlikle işgal stratejisini hazırlayan bir kumandanın disiplini, uzun yıllar susmuş bir sanatçının iştahıyla hazırlandı. Dior Homme için ilk Paris koleksiyonu herkes için yepyeni bir şeydi. Bıçak gibi keskin silüetler, kusurusuz terzilik, lüks kumaşlar ve Hedi'nin yaralı bir oğlan çocuğu gibi tasarımlarının görünmez yerlerine sakladığı imzası...
California güneşi ve eve dönüş
Bunu artık söylemeye bile gerek yok ama, Hedi, Dior'da geçirdiği yedi yılda erkek modasına bakışı değiştirdi. 2007'de de her şeyi bıraktı. Çok sevdiği, ona en çok ilham veren punk müzisyenleriyle, sokaktaki sıska kaykaycı oğlanlarla, indie gruplarla vakit geçirdi. Los Angeles'ta sörf yapmayı öğrendi. California punk sahnesinin, palmiyelerin, güneşin ve yanık tenli insanların arasından yine kendine özgü bir melankoli çıkardığı solo koleksiyonuyla bu yıl başında podyuma döndü. Şimdi, moda dünyasının son zamanlarda gördüğü en özgün, heyecan verici tasarımcı Paris'e, ilk koleksiyonunu yarattığı Yves Saint Laurent'e dönüyor. Bu sefer Bergé'nin yine haz etmediği Stefano Pilati'nin tahtına kreatif direktör olarak oturacak. Bergé'nin yerine gelen yeni CEO Paul Deneve'in sözleriyle "Bu moda evinin tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı."
Yazı: Ceren Şehirlioğlu