Ömer Boğuşlu'nun Yeme-İçme Sektöründeki En Büyük Motivasyonu
Yeme-İçme

Ömer Boğuşlu'nun Yeme-İçme Sektöründeki En Büyük Motivasyonu

Harabe yerlerden güzel mekanlar yaratmayı seviyor. Olmaz denileni oldurmak istiyor. Ömer Boğuşlu, hayvanları ve doğayı bir şekilde yeme-içme sektöründeki işlerinde iham kaynağı olarak kullanıyor.

Hayata geçirdiğiniz birçok marka ve oluşum hayatta keyif almayı önceliklendiren insanlar için çekici gelecek sonuçlara yol açıyor. Sizce ortak noktaları nedir?

Yaratımlarımın ortak noktası, sevgiyle inşa edilmeleri. Her projeye başlarken bir soru sormak yerine bir hisle başlıyorum: İnsanlar burada kendilerini mutlu, huzurlu ve anlamlı bir şeyin parçası hissedecekler mi? Benim için başarı, sadece bir projeyi hayata geçirmek değil, o projede insanların gülümsemesini, sevdikleriyle birlikte güzel anılar biriktirmesini sağlayabilmek. Hayatta keyif almak, hepimizin en temel hakkı ve işlerin özünde bu duyguyu yaratmak için çabalıyorum.

Projelerinizin başka bir ortak noktası da insanları bir araya getiriyor olmak. Bunun hayatınızdaki yeri ve önemi nedir?

İnsanlar bir araya geldiğinde, sevgi ve paylaşım büyür. Benim için en değerli anlar, bir sofranın etrafında toplanan insanların kahkahalarını duymak ya da bir etkinlikte farklı hayat hikayelerinin kesişmesine tanık olmak. Bu projeler, sadece bir iş değil, bir bağ kurma vesilesi. Sevgi, birliktelikle büyür. İşte bu yüzden projelerimde insanları bir araya getirecek alanlar ve fırsatlar yaratmaya çalışıyorum.

Seyahat etme tutkunuz nereden geliyor?

Seyahat benim için bir yenilenme ve ilham kaynağı. Yeni bir yere gitmek, yeni insanlarla tanışmak, farklı bir kültürü solumak beni her seferinde zenginleştiriyor. Ama en önemlisi, seyahat bana insan olmanın ortak noktalarını hatırlatıyor. Farklı ülkelerde, farklı dillerde, herkesin sevgi, dostluk ve mutluluk arayışı içinde olduğunu görüyorsunuz. Bu, benim yaratımlarımı besleyen en büyük motivasyon.

Hobiyi işe çevirebilmek sizce tam olarak neyi gerektiriyor?

Bence hobiyi işe dönüştürebilmek, sevgiyi işe taşımayı gerektiriyor. Tutkunuzun her detayına aşık olmalısınız. İşin getirdiği sorumluluk ve bazen zorluklar sizi yorabilir, ama sevdiğiniz şeyi yapıyorsanız o yorgunluk bile anlamlı gelir. Aslında, benim için yaptığım işler, birer sevgi hikayesi. Bunların hepsi, içimdeki tutkuyu ve sevgiyi dışa vurmanın yolları.

⁠2025’e yönelik sizi heyecanlandıran projeler neler?

2025 için beni en çok heyecanlandıran şey, insanların hayatına daha fazla dokunabilmek. Toskana Sanat Köyü’nde sanatın, doğanın ve dostluğun bir araya geldiği bir alan yaratıyoruz. Kazdağları’nda ise insanlar doğayla bağlarını yeniden kurabilecekleri bir yaşam alanı bulacaklar. Bu projeler benim için sadece iş değil, insanlara sevgiyi ve iyiliği taşımanın bir yolu. Ayrıca Hidden House’un hikayesini daha fazla insana ulaştırmak için yeni konseptler üzerinde çalışıyoruz. Her biri, içimde büyük bir mutluluk yaratıyor.

Yurt dışında aktif olarak projelerde bulunmak kreatif oluşumlarınızı nasıl etkiliyor?

Yurt dışında çalışmak, bana farklı bakış açıları kazandırıyor. Ama daha önemlisi, dünyanın neresine gidersem gideyim, sevginin ve iyiliğin ortak bir dil olduğunu görüyorum. Bu projeler sayesinde farklı kültürlerden öğreniyor ve bunu işlerime yansıtıyorum. Ama içimde hep bir duygu var: Türk topraklarından gelen sıcaklık ve samimiyet, projelerimde hep bir şekilde kendini hissettiriyor.

Türk markası olarak yiyecek ve içecek sektöründe olan kuvvetimiz yurt dışına sizce nasıl yansıyor?

Bu alanlar, yurt dışında taşıdığımız sevginin birer temsilcisi. İnsanlar, yiyecek ve içecekte sadece lezzeti değil, ruhu ve hikayeyi de arıyor. Türk mutfağı, her bir tarifinde sevgiyi ve paylaşmayı barındırıyor. Bizim işimiz, bu duyguyu yurt dışında doğru bir şekilde anlatabilmek.

Biraz Hidden House’tan bahseder misiniz? Savunduğu fikir, verdiği his ilk başta canlandırdığınız şekilde yansıyor mu dersiniz?

Hidden House, benim için bir hayalden daha fazlasıydı. Burası, insanların bir süreliğine gerçek dünyanın karmaşasından uzaklaşıp huzuru bulabileceği bir alan olsun istedim. Ve her gün oraya girdiğimde, bu duygunun insanlar tarafından hissedildiğini görmek beni çok mutlu ediyor. Hidden House’da her detay, bir sevgi ifadesi. Yemekler, ortam, hatta müzikler bile, bir huzur ve mutluluk atmosferi yaratmak için özenle seçiliyor. İlk gün hayal ettiğim hissin orada yaşandığını görmek, en büyük ödülüm.

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası