Gerçekten “Hem çalışıyorum hem de eğleniyorum” diyebileceğiniz meslekler var! Oreo ve Toblerone’un bağlı olduğu Mondelēz şirketi geçen ay sadece çikolatalarının tadına bakacak birini arıyordu. Karşınızda en keyifli meslekler:
Instagram Turizmcisi:
İnternet olduğu sürece her yerde çalışabilirsiniz. Tek yapmanız gereken dünyayı gezmek bir de iyi fotoğraf çekebilmek. Her gün gezdiğiniz ülkenin yemeklerinin, müzelerinin, meydanlarının, insanlarının fotoğrafını çekiyorsunuz; kısacası şehri tanıtıyorsunuz. Amerikan deniz turu şirketi Royal Caribbeam stajyerlerine ayda 3000 Pound maaş ödüyor! Hem ultra lüks teknede dünyayı turluyorsunuz hem de çalışıyorsunuz! Sosyal medyanın önemi gün geçtikçe artıyor ve bu tür mesleklere olan istek de giderek büyüyor.
Özel Ada Bekçisi:
2009’da bir Avusturalya şirketi çalışanlarına, kişilere ait özel adaların bakımı için 150 bin Avusturalya doları ödemiş. Sahipleri adada değilken, adanın tamamına göz kulak olacak birilerini bulmaya çalışıyor. Çalışanlardan da tekne boyamaktan, evlerin buzdolaplarını doldurmak gibi türlü isteklerde bulunuyor. Bir de kaçak turistleri adadan kovuyorsunuz. Bu meslekle maaşlı bir Robinson Crusoe’ya dönüşebilirsiniz.
Deniz Feneri Bekçisi:
Teknolojinin gelişmesiyle insanlık tarihinde deniz fenerlerine pek ihtiyaç kalmadı. Dünyada şu an aşağı yukarı 100 tane çalışan deniz feneri var. Fakat şansa bakın; 2011’de Kanada, deniz fenerlerinin günümüzde hâlâ büyük bir ihtiyaç olduğuna karar vererek birçok deniz fenerine sahip çıkıyor ve içlerine buralara bakacak aileler yerleştiriyor. Medeniyetten biraz uzak kalıyorsunuz ve işiniz sadece fenerin ampulünü değiştirmekle kalmıyor ancak denizi ve denizciliği seviyorsunuz oldukça ideal bir iş.
Stanley Kupası Koruyucusu:
Stanley Kupası Hokey Ligi’nin şampiyonuna veriliyor ve replikası olmayan bir ödül. O yüzden kazanan takım sadece 100 gün boyunca kupaya ev sahipliği yapabiliyor. Kupa bir takıma verilmediği süre boyunca da bir bekçi tarafından korunuyor. 1988’den beri de bu mesleği Pritchard Bey gerçekleştiriyor. Bunca zamandır günün 24 saati kupayı gözlüyor, hatta senede 24 kere beyaz eldiven değiştiriyor.
Michelin Yıldızı Yazarı:
“Michelin Yıldızı” denince sadece dünyanın en iyi yemeklerini düşünmeyin. Michelin Yıldızı yazarları bazen berbat restoranların da yemeklerini denemek zorunda kalabiliyorlar. İyisiyle kötüsüyle senede 200 kere yemek tatmaya dünyanın belirli noktalarına gönderiliyorlar. Michelin Yıldızı müfettişlerinin en az 10 senelik tecrübeye sahip olması gerekiyor, başvurduktan sonra Fransa’daki genel merkeze eğitime yollanıyorlar. Böylece neye göre yıldız vermeleri gerektiklerini öğreniyorlar. Ondan sonra nereye gitseniz size kral gibi davranılıyor. Dünyayı gezip, yıldız kazanmaya çalışan restoranların avına düşüyorsunuz.