İnternetin bir köşesinde, Pedro Pascal’ın bir fotoğrafı paylaşılıyor. Bir stüdyoda, bir basın etkinliğinde, gülümseyerek hayranlarına el sallıyor. Los Angeles’ın parlak güneşi altında, Maison Margiela imzalı moher pantolon, ribanalı bir tişört ve beyaz, ince tabanlı spor ayakkabılar giyiyor. Ayrıca Çek takı markası Bisaku’ya ait özel yapım bir bilezik ve Cutler & Gross gözlükleri takıyor. Bunu biliyoruz çünkü Instagram hesabı @StyleOfPascal tarafından özenle tespit edilmiş durumda. Hem de günler sonra değil — fotoğrafın üstünden yaklaşık bir saat geçmişken, gönderi tertemiz, düzenli, diğer tüm gönderilerle kusursuzca uyumlu. Bu hesap, Pascal’ın herhangi bir gün giydiği her parçayı katalogluyor.
Sonra: internetin başka bir köşesinde, Harry Styles’ın bulanık bir hayran çekimi paylaşılıyor. Styles, yüzü kızarmış birinin omzunun üzerinden eğilmiş, nazikçe gülümseyerek fotoğraf çektiriyor. Devasa güneş gözlükleri yüzünün büyük kısmını kapatıyor. @StylesLookBook’un yorum kısmında onlarca hayran, belli ki vintage ve nadir olan ceketinin detaylarını öğrenmek için sıraya giriyor. Bir dakika sürüyor, ama işte orada: Great Britain 1992 Barcelona Olimpiyat eşofman üstü. Satın alamazsınız, tek bir tane var, o da onun üstünde.
Bu iş — yani son derece detaylı, derin bağlılık gerektiren ve şaşırtıcı derecede yüksek tempolu iş — ünlülerin gardıroplarını deşifre eden hesapların ve onları yöneten gizli figürlerin işi. “Biraz gizli bir dünya,” diyor tek başına 40 bin takipçili @StylesLookBook’u yöneten Zsuzsa. “Gerçek hayattan insanlar öğreniyor, ‘Bunun bir kitlesi mi var? İnsanların ilgisini çeken bir şey mi bu?’ Sonra fark ediyorlar ki yüz binlerce takipçisi olan hesaplar var.”
Style ID hesapları uzun zamandır var ama artık kritik bir eşiğe gelmiş gibiler. “İşe ilk başladığımda epey hesap vardı,” diyor 12 bin takipçili @StyleOfPascal’ın sahibi Micaela. “Yıllar içinde bu hesaplarda bir sirkülasyon oldu – bazıları ünlünün gündemde olmasına göre daha popüler hale geliyor – ama kesinlikle son dönemde ciddi bir artış var.” Ona göre yazılı olmayan bir kural var: her ünlü için yalnızca bir stil hesabı. İnternetin görünmez sınırları hayranlar tarafından genellikle saygıyla korunuyor.
Paylaşılacak içerik de hiç olmadığı kadar fazla. Pascal neredeyse bir yıldır aralıksız basın turunda — Gladiator II, The Last of Us, The Mandalorian, Materialists ve şimdi de Fantastic Four için — bu da Micaela’nın elini hiç boş bırakmıyor. Öte yandan Lewis Hamilton, Rashi’ye (nam-ı diğer @HamazingLew, 31 bin takipçi) ‘Lewis Hamilton Moda Haftası’ sayesinde yeterince malzeme sunuyor — her Grand Prix’de yaptığı dört farklı görünümle, yılda 24 kez, üstelik her yıl.
Böyle hesapları yürütmek ciddi bir adanmışlık gerektiriyor. Her bir admin, kendi fandomunun içinde köklü bir yere sahip. Rashi’nin babası onu Formula 1’le büyütmüş ve o da 2018’den beri bu hesabı yönetiyor. Beşinci yılında ise hayran hesabından stil hesabına dönüştürmüş (kullanıcı adını, ‘HamazingLew’, bizzat Hamilton’un kendisi X’te seçmiş). Zsuzsa’nın Styles sayfası da aslında bir hayran hesabı olarak başlamış; Brezilya’dan İspanya’ya dünyanın dört bir yanından kızlarla birlikte yürüttüğü bir Tumblr hesabıydı. 2019’da ise tek başına devam etme kararı almış. Micaela ise kendi hesabını 2020’de açmış; Ryan Reynolds ve Chris Evans için açılmış stil ID hesaplarına hayran kaldıktan sonra.
Bugün, yıllar sonra bu hesaplar ikinci bir kariyer gibi olmuş durumda. Rashi, Yeni Delhi’de sosyal medya pazarlaması alanında çalışıyor ve kendini kimi zaman sabaha karşı üçte bilgisayar başında buluyor. Budapeşte’de yaşayan Zsuzsa ise esnek saatler sunan bir ofis işinde çalışıyor (“Zaman yönetiminde iyiyim. Sağlıklı bir denge kurdum!” diyor). Micaela ise Amerika’nın batı yakasında “düz bir dokuz-beş” işinde, “idari işler” yapıyor. Pascal ortalarda olduğunda (şu sıralar olduğu gibi) hesabı günde birkaç kez kontrol ettiğini söylüyor.
Bu iş göründüğü kadar basit değil. Fotoğraf internete düştüğü anda, her parçayı tek tek tespit edip paylaşmak tam bir görev haline geliyor. Her adminin kendine has bir yöntemi var; deneyim kazandıkça bu süreç hızlanıyor. Mesela Styles’ın nadir bulunan vintage parçalarını bulmak “en fazla bir saat” sürerken, Pascal’ın podyumdan yeni çıkan görünümleri Micaela için “belki 10-15 dakika” alıyor çünkü onun moda zevkini artık çok iyi biliyor.
“Bazen sinir bozucu oluyor çünkü resmen her şeyi paylaşmak zorundayım,” diyor Rashi. “Saatini, ayakkabısını… Eğer tek bir parçasını bile paylaşmazsam, yorumlarda ve mesaj kutumda ‘Bu ne? Bu ne?’ diye dolup taşıyor.” Bir ara, Rashi’nin en çok talep edilen paylaşımı Hamilton’ın pistte taşıdığı devasa su şişesiydi. “Herkes ‘Lütfen söyle, hangi şişeyi kullanıyor!’ diye yalvarıyordu. Ben de… Hayır yani, onu yapmayacağım. Bu fazla garip. Google’a yazın, oradan bulun. Ben sizin için yapmam.”
Hepimizin hayranı olduğu ünlüler var ama peki birini saatlerce kataloglayacak kadar motive eden şey ne?
Micaela’yı başta cezbeden şey, “stilistlerin neye değer verdiğini” görmek ve Pascal’ın “modayı olumlu değişimi teşvik etmenin bir yolu olarak nasıl kullandığını” anlamaktı. Rashi içinse Hamilton, griddeki tek siyah pilot ve aynı zamanda gerçekten modayla ilgilenen az sayıda isimden biri. Dolayısıyla bu yönünü öne çıkarmak onun için başından beri önemliydi.
“Moda, [Lewis’in] her zaman çok ama çok önemli olduğunu söylediği bir şey. O yüzden bence mutlaka öne çıkarılması gerekiyor,” diyor Rashi. “Bu sadece onun kıyafet giymesiyle ilgili değil – bundan çok daha fazlası. Bu, genç tasarımcıları desteklemekle ilgili. Ve genel olarak onun giydikleri, zihniyetini yansıtıyor. Çok özgür. Kim ne der, kıyafetini kim nasıl yargılar umursamıyor.”
Zsuzsa için de Styles’ın vintage tişörtlere ve sloganlı şapkalara olan ilgisi, herhangi bir Daily Mail dedikodusundan çok daha fazlasını anlatıyor. “Bazen, tabii ki özel bir etkinlik için giyiniyorlar ama bazen de kendi ilgi alanlarını gösteriyorlar,” diyor Zsuzsa. “Mesela Harry’nin belirli sanatçıların vintage tişörtlerini giymesi gibi… Bu aslında sana kişi hakkında çok daha fazla şey söylüyor. Ve bu, her şeyi bilmek isteyen hayranlar için gerçekten çok ilgi çekici.”
Kişisel merakla başlayan bu yolculuk, ilginç bir şekilde, son derece tarafsız bir noktaya evrilmiş. En tartışmalı görünümler söz konusu olduğunda bile hesap yöneticileri kıyafetler hakkında kendi yorumlarını paylaşmıyor; Zsuzsa’ya göre hayranların “yorumlarda tartışmasına” izin veriyorlar. “Blogun kendisine gelince, çok fazla [görüşümü] dile getirmiyorum, özellikle de olumsuz olanları. Bence orası bana ait bir yer değil,” diyor Zsuzsa. Aynı şey Rashi için de geçerli. Lewis Hamilton konusunda önde gelen uzmanlardan biri olmasına rağmen, onun kıyafetleri hakkında ne düşündüğünün “bir önemi yok.” Ona göre işin “amacı” çoktan kendi beğeni ve fikirlerini aşmış; sessiz bir hizmet alanına taşınmış durumda.
Ve bu gerçekten bir hizmet. Gösterişli podyum görünümlerini paylaşmak, takipçilerin gerçekten satın alıp giyebilecekleri günlük parçaları — takılar ya da tişörtler gibi — bulup paylaşmak kadar ilgi çekmiyor. “Bana, ‘Bunu paylaştığın için teşekkürler, çünkü bu görünümü yeniden oluşturabildim’ ya da ‘Aynı parçayı satın alabildim’ diye mesaj atan çok insan oluyor,” diyor Rashi.
Çoğu insan fandomu kadınlarla (ya da daha çok, genç kızlarla) özdeşleştirse de gerçek düşündüğünüzden daha fazla erkek odaklı. @HamazingLew’un takipçilerinin yüzde 49’u erkek. Micaela’nınki yüzde 25, Zsuzsa’nınki ise yüzde 12,7. “İnsanlar muhtemelen bunun tamamen gençlere yönelik bir kitle olduğunu düşünüyor ama aslında benim kitlem daha çok 20’lerinde ve 30’larında,” diyor Zsuzsa. “Yalnızca kızlar ya da kadınlar değil yani. Erkeklerden de kesinlikle bir ilgi var. Aslında kitlenin sandığınızdan çok daha çeşitli olduğunu söyleyebilirim.”
Bu tür bir hesabı yıllarca yürüttüğünüzde ilginç bir şey oluyor: Siz ve konunuz aynı ritme giriyorsunuz.
Micaela, hesabını ilk açtığında Pascal’ın kıyafetlerini “katı” bulduğunu anlatıyor; giymek zorunda olduğu şeylerdi bunlar, giymek istediği şeyler değil. Sonra Pedro Pascal, Game of Thrones oyuncusu olmaktan çıktı; internetin “Zaddy”si ve viral bir fenomene dönüştü. Stili daha rahatladı, daha eğlenceli, daha ifade dolu hale geldi. Micaela da aynı şekilde değişti.
“Zaman geçtikçe o daha rahat oldu,” diyor. “Bu bana da yansıdı. Ben de eskiden çok katıydım. Fotoğraf paylaşılır paylaşılmaz, beş dakika içinde yüklerdim. İnsanlar ‘şeytan çok çalışır ama Style of Pascal daha çok çalışır’ derdi. Ama şimdi, o daha konforlu bir stile büründükçe, ben de biraz bekleyip bakmayı tercih ediyorum.”
Öte yandan Styles çoğu zaman gözlerden uzak kalmayı seçiyor. Son albümünü 2022’de çıkardı, o zamandan beri oldukça sessiz. Aylar geçiyor, ancak nadiren hayran fotoğraflarında ya da yakın zamanda olduğu gibi Tokyo Maratonu’nda görünüyor. Zsuzsa, onun temposuna ayak uydurmayı öğrenmiş.
“Harry dinleniyorsa, ben de dinleniyorum,” diyor. “Turne ve albüm tanıtım döngülerinin güzel yanı öngörülebilir olması. Turnedeyken ne zaman içerik geleceğini biliyorum. Ama bazen aylarca ortadan kayboluyor. O ortada değilse, ben de ortada olmuyorum. Zaten bunu para için yapmıyorum, sürekli paylaşmak zorunda değilim.”
Para meselesi de önemli bir ayrım noktası. Bu işten para kazanmak mümkün ama GQ’nun konuştuğu üç admin de bunu yapmıyor ve yapmayı da düşünmüyor.
“Hepsi gönüllülük. Ben para kazanmıyorum… Kazanabilirim aslında!” diyor Micaela. “Bunu işe dönüştürenler oldu. Sanırım Taylor Swift hesabı bir kitap çıkardı, moda hakkında yazdı, işin içinde çok aktifler. Harika bir şey.” Burada bahsettiği, 355 bin takipçisi olan ve New York Times çok satanlar listesine giren bir kitabı bulunan @TaylorSwiftStyled. “Ben ise tamamen gönüllü olarak buradayım. Bunu hobi olarak yapmaktan keyif alıyorum.”
“Bence işin içine para girse bana olumsuz yansırdı. O zaman doğru paylaşım yaptım mı, markaları doğru takip ettim mi diye çok gerilirdim,” diyor. “Bunu markalaştırıp para kazananlara saygım sonsuz. Onlar için süper bir şey ama kesinlikle bana göre değil.”
Peki işin sonunda nereye varılır? Maddi kazanç yoksa, kişisel yorum yoksa ve konu bazen değişken, bazen tamamen ortadan kayboluyorsa… bitiş çizgisi nerede? Hatta bir bitiş çizgisi var mı? Tutkuyla başladığınız bir şey sizden büyük hale gelirse, sonrası ne olur?
Üç admin için de hesaplar üniversiteyi, tam zamanlı işleri, belki yakında ilişkileri ve ebeveynliği aşarak devam etti. Hiçbiri şu an için bundan etkilenmiş görünmüyor.
“Bana ‘Ya Hamilton emekli olursa? Sayfan ne olacak?’ diye soruyorlar,” diyor Rashi. 40 yaşındaki Hamilton şu an Formula 1’de 18. sezonunu geçiriyor. “Ben de diyorum ki, sayfam onunla birlikte emekli olacak. Tabii ki emekli olduktan sonra bile dışarıya çıktığında görünümlerini paylaşmaya devam ederim.”
Micaela da yakın zamanda bir son göremiyor. “Son beş yılda ilgi alanlarım kesinlikle değişti ama dürüst olmak gerekirse… Artık bu işe öyle bir bağlılığım var ki. O kadar uzun süredir yürütüyorum ki. Pedro’yu hala seviyorum. Bunun asla değişeceğini sanmıyorum, gerçekten, çok çılgın bir şey olmadıkça. Ama onun öyle çılgın bir şey yapacak biri olduğunu da sanmıyorum. Açıkçası, muhtemelen fiziksel olarak yapamayacağım noktaya gelene kadar ya da devam etmeme engel olacak bir şey yaşanana kadar bu hesabı sürdüreceğim. Ve o noktada bile, elimden geldiğince sürdürmeye çalışırım.”
Styles aylar süren bir sessizlik dönemine girse bile Zsuzsa rotasını koruyor ve yapabildiği sürece devam etmeyi planlıyor. “Buna ilgi duyan bir kitle olduğu ve paylaşım yapmanın anlamlı olduğunu gördüğüm sürece… Sanırım devam edebilirim.”
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.